Madenlerin yükünü devlet çekecek

tuuySon yıllarda yapılan düzenlemelerle özel sektör maden işyerlerinin maliyetleri de arttı. Bundan böyle ekstra maliyetin yükünü devlet üstlenecek.
    

Madencilik sektörü son yıllarda en çok göz önünde olan ve değişikliğe uğrayan sektörlerden biridir. Nitekim geçmişte gerek Soma gerekse de Ermenek faciaları sonrası bu sektör sıkça gündem yapıldı ve birçok yasal düzenleme getirildi. Bu yasal düzenlemeler ile maden işçilerine çalışma şartları ve imkânlar açısından bazı ayrıcalıklar tanındı.

Hiç kuşkusuz getirilen bu düzenlemeler maden işyerlerini olumsuz etkiledi. Bu süreçte maliyetlerin artması gerekçe gösterilerek birçok maden işyerinin kapısına kilit vuruldu. Bu sebeple de birçok maden işçisi işsiz kaldı.

Geç de olsa bu hafta Resmi Gazete’de yayımlanan 6661 sayılı Torba Kanun ile maden işyerlerinin mali yükünü azaltmaya yönelik bir düzenleme getirildi.

 
MADENLERİN MALİYETİ NEDEN ARTTI?

2014 ve 2015’te çıkartılan torba kanunlarla maden işyerleri ile ilgili önemli düzenlemeler yapılmıştı. Yapılan bu düzenlemeler maden işyerlerinin maliyetinin artmasına neden oldu.

 Haftalık 45 saat olan çalışma süresi yeraltı maden işlerinde çalışan işçiler için haftalık 37 buçuk saat olarak değiştirilmişti.

 Yıllık ücretli izin süreleri maden işlerinde çalışanlar için diğer çalışanlara göre 4’er gün arttırıldı. Maden işyerlerinde fazla çalışma yaptırılması yasaklandı.

 
Linyit ve taşkömürü çıkartılan işyerlerinde asgari ücret 2 kat olarak belirlendi.

 
KAMU-ÖZEL SEKTÖR ARASINDA HAKSIZ REKABET

Maden sektöründeki çalışma hayatına yönelik yapılan düzenlemelerden sonra, maden işyerlerindeki maliyet artışı, işçi çıkarmalar ve işyeri kapanışlarının önüne geçmek için Şubat 2015’te 6592 sayılı kanun çıkartıldı ve Maden Kanunu’na bir madde eklendi.

Ancak söz konusu madde ile sadece devlete ait maden işyerleri için maliyetin karşılanması uygulaması getirildi. Böylece meydana gelen maliyet artışları fiyat farkı olarak ödenmeye başlandı. Bu durum da kamu ile özel sektör maden işyerleri arasında haksız bir rekabetin ortaya çıkmasına ve özel maden işyerlerinin sektörde tutunamamasına neden oldu.

ARTIK ÖZEL SEKTÖR DE BU KAPSAMDA

Ocak 2016’dan itibaren asgari ücretin yaklaşık yüzde 30 artması ile birlikte maden işyerleri iyice zor duruma düştü ve bu hafta Resmi Gazete’de yayımlanan 6661 sayılı Torba Kanun ile devlete ait maden işyerlerine sağlanan maliyet karşılama uygulamasının özel sektör maden işyerleri için de uygulanması öngörüldü.

Getirilen düzenlemeye göre linyit ve taşkömürü çıkartan özel maden işyerlerinin çalışma süreleri ve asgari ücret nedeniyle oluşan maliyet artışları Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı bütçesine konan ödenekten karşılanacak.

Uygulamanın ne şekilde olacağı ise önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu’nca çıkarılacak yönetmelik ile belirlenecek.

BRÜT ÜCRET 5100 TL ALTINDAYSA DESTEK DE VAR

Linyit ve taşkömürü çıkartan maden işyerleri asgari ücret desteğinden de faydalanabilecek. Buna göre, 2015 yılının aynı ayında SGK’ya aylık brüt 5100 TL ve altında bildirimi yapılan sigortalıların yarısını geçmemek üzere 2016 yılında sigortalı başına aylık 100 TL destek verilecek.

2016 yılı içinde ilk defa kurulan işyerlerinde ise SGK’ya bildirilen tüm sigortalılar için sigortalı başına aylık 100 TL destek verilecek. 

Mermer tozu ve külden suda batmayan “beton” üretildi

mermer-tozu-ve-kulden-suda-batmayan-beton-uretildiAfyon Kocatepe Üniversitesi’nden bilim vatandaşları , mermer tozu ve yanmış kömür külünden, çevreci, hafif, ısıya ve suya sağlam beton blok geliştirdi .

Kocatepe Üniversitesinden (AKÜ) bilim vatandaşları , mermer tozu ve kömür külünden, inşaat pazarında blok beton olarak kullanılabilecek, ısıya ve suya sağlam malzeme geliştirdi .

AKÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Kısmı Yapı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof .Dr. İsmail Demir başkanlığındaki 5 şahsiyet ekip, Ülkemiz Biyolojik ve Teknolojik Araştırmalar Müessesesi (TÜBİTAK) tarafından sağlanan destekle yürüttüğü projeyle ürettiği malzemenin patentini almak ve seri üretimine geçmek için iş başlattı.

Demir, ANADOLU AJANSI muhabirine yaptığı bildiride , 14 ay öncesinde atık ürünlerin inşaat pazarında tüketimi için iş başlattıklarını ifade etti .

Ülkemiz’nin ve Afyonkarahisar’ın dünya mermer imalatında mühim bir yerinin olduğunu vurgulayan Demir, “Afyonkarahisar’da senede tahmini 3 milyon ton mermer atığı çıkıyor.

Ülkemizdeki termik santrallerde yakılan kömürden ortaya çıkan kül ölçüsü ise tahmini 20 milyon ton. Bu atıkları şu anda randımanlı olarak değerlendiremiyoruz” diye konuştu .

beton1DONMA, ÇATLAMA VE ISLANMA PROBLEMİ YOK
Projeyle mermer tozu ve kül faydalanarak çevreci bir ürün ortaya çıkarmayı hedeflediklerini söyleyen Demir, şu şekilde aynı ritimde devam etti:

“Mermer tozu ve kül, farklı kimyevi maddelerle karıştırılırken içerisine organik asallı köpük ajanı katılıyor. Köpük ajanı beton blokun içerisinde kapalı hava odacıkları oluşturuyor. Odacıkların kapalı olması su geçirgenliği sağlıyor. Suyun kütlesinden hafif olduğu için batmadan su üstünde kalabiliyor. Öbür betonlar benzeri içerisine su almadığı için yağmurdan sonra kilosu artmıyor. Islanan betonun ilgisiz havada donması ve çatlaması benzeri sıkıntılar bu malzemede yaşanmıyor.”

Ürettikleri ürünü inşaatlarda duvar bloku olarak kullanılmak üzere tasarladıklarına dikkati çeken Demir, suda batmaması ve dayanıklılığı sayesinde küçük deniz araçlarının yapımında da kullanılabileceğine işaret etti.

“TAMAMEN ÇEVRECİ BİR ÜRÜN”
Demir, inşaatlarda kullanılan beton blokların kum ve çakıl benzeri doğadan alınan malzemelerle yapıldığına işaret ederek sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“İnşaatlarda kullanılan tuğla da doğadan, daha çok tarım alanlarından alınan toprakla üretiliyor. Biz bu projede doğadan alınan malzemeler yerine, atık sahalardan alınan malzemeler faydalanarak doğanın korunmasına katkı sunuyoruz. Atık maddelerin geri dönüşümü sağlanarak milli ekonomiye katkı sağlıyoruz. Tamamen çevreci bir üründür.”

“DEPREME DAYANIKLI BİNALARIN İNŞASINI SAĞLAYACAK
Demir, beton blokun yapımında atık malzemelerin kullanılmasının maliyeti düşürdüğünü, bu sayede piyasada aynı işlevi gören öbür ürünlere göre daha ekonomik olduğunu anlattı.

Ekonomik üretim maliyetiyle rekabet gücü yüksek bir ürün elde ettiklerini, patent alınması ve seri yapımı için çalışmaların aynı ritimde devam ettiğini vurgulayan Demir, şunları kaydetti:

“Ürettiğimiz ürünler 300 ile 600 kilogram/metreküp birim ağırlığa sahip. Ürünün mukavemeti TSE standartlarının üstünde . Isı yalıtım değeri piyasadaki öbür ürünlerden daha performanslı. Bütün değerler laboratuvarlarımızda yaptığımız deneylerde ortaya konulmuş ve belgeleri alınmıştır. Daha hafif olduğu için binaya yüklenen ‘ölü yük’ dediğimiz ağırlık düşük olacak. Deprem sırasında binaların daha güçlü olmasını sağlayacak. Ürünün en mühim özelliklerinden biri de ısı yalıtım değeri. Enerji, günümüzde çok pahalı. Bu ürünün kullanılmasıyla ısı kaybı en aza indirilecek. Binalara sonradan ısı yalıtımı için mantolama yapılmasına gerek kalmayacak. Malzemenin bir öbür artısı ise yangına karşı sağlam olması. Isı yatılımında genelikle yanıcı özelliği bulunan petrol ürenleri kullanılıyor. Bizim ürünümüz ise A1 sınıfı olarak bilinen yanmaz malzeme olarak üretilecek, yangına karşı sağlam olacak.”    

Bor mineralinden üretilen milli deterjan

eti-matik-maden-bor-milli-deterjanDünya bor rezervlerinin yüzde 72’si Türkiye’de mevcut. Eti Maden İşletmeciliği tarafından bor mineralleri kullanılarak ilk milli deterjan üretildi ve raflardaki yerini aldı. Türkiye neden bir deterjan üssü haline gelmesin?

Bir ülkenin kalkınması, olabildiğince kaba bir tanımla; bilim insanlarını yetiştirip (eğitime önem vererek), gerekli imkan ve olanakları sağlayıp (dışarıya kaçırmadan), mevcut kaynaklarını (yeraltı-yerüstü) kullanılır hale getirip (diğer kaynaklarına zarar vermeden), coğrafi konum ve şartlarını avantaja dönüştürerek, çalışan genç nüfuzuna güvenerek ve de bölgedeki siyasi ağırlığını kullanarak iç piyasada ve dış piyasada yer bulması ile oldukça akıcı bir süreçle devam eder.

Bu durumun Türkiye için de böyle olması gerekmez mi?

İşte böyle bir hikayenin eksik kalan yanı için geçtim bilgisayarımın başına. Bir dost sohbeti sırasında öğrendiğimde, önce kendimi sorguladım dış dünyaya ve ülkeme bu kadar mı yabancıyım diye. Sonra etrafımdaki çoğunluğa baktığımda bihaber olmak konusunda yalnız olmadığımı anladım.

Araştırmaya başladığımda gördüm ki ne büyük medya devleri, ne de devlet yöneticileri böyle bir bilgilendirme etkinliği göstermiş. Bölgesel yayın kuruluşları ve tirajı kısıtlı yayın organları ile sınırlı kalmış.

Yani anlayacağımız, tanıdık bildik kimsenin ağzında dolaşmamış bu bakla…

Milli kaynağımız: Bor mineralleri

Dünya bor minerali rezervlerinin % 72’si Türkiye’de mevcut. Ve fakat işletilmesi ve kullanılır hale gelmesi için bilgi çağında olmamız da yetmiyor. Sadece bor minerali ile de sınırlı değil sahip olduğumuz kaynaklar. Dünya üzerindeki 90 çeşit önemli mineralden 50 çeşit mineralin zaten ülkemizde olduğu biliniyor ama sadece biliniyor ve yetkililer sadece açıklama yapıyor, “Yer altı işletmeciliğine daha çok önem verilmeli” deniyor.

Verdiğimiz önem de örneklerle karşımızda duruyor ölen 301 madenci anlayışı ile…

Tarih bilgilerim beni yanıltmıyorsa Sanayi Devrimi olalı ve geç de olsa akabinde dünya ülkelerinin kaynaklarını işletmesi ve mevcut personelden kaliteli verim alınması için aldıkları önlem ve yenilikleri başlatalı çok uzun zaman oldu.

bor madeni kullanım alanları

Milli kazanç ama nasıl?

Bir düşünsenize, birçok konuda dışa bağımlı (mamul ve yarı mamul) olan ülkenin hiç değilse birkaç noktada dışa bağımlılığı bitiyor ve bu konuda pazar bile oluşturacak kapasiteye geliyor. Ne büyük kazanç ve fırsat…

Bu konuda yetkili ağızlardan yapılan iki önemli açıklamaya yer vermek istiyorum:

1- Eti Maden İşleri Genel Müdürü Orhan Yılmaz: ”Bu şekilde Türkiye’nin yılda deterjana harcadığı para 1 milyar doları buluyor. Bu ürünü piyasaya sunacak hale getirmeyi başardığımız takdirde, maliyetler 3’te 1 oranına gerileyecek. Böylece 1 milyar doların yurt dışına çıkmasını önleyip, Türkiye’nin bütçesine bu kadar para gireceğini söyleyebilirim.”

2- ETİ Maden İşletmeleri Genel Müdürü Orhan Yılmaz: Türkiye’nin 4. Büyük kâr eden kuruluşu olduklarını söyleyen Yılmaz, devlete hem temettü anlamında ödeme, hem kâr arttığı için vergi ödemesinde bulunduklarını söyledi. 2023 hedeflerinin için 2.1 milyon ton Bor faaliyetini 5.5 milyon tona, satış geliri olarak 1 milyon doları 2.5 milyon dolara çıkaracaklarını belirten Yılmaz, ciro olarak Türkiye’de çok önemli bir konumda bulunduklarını belirtti. 2005”ten itibaren sektörel olarak dünyada bor madeninin % 72”lik bölümün Türkiye’nin elinde bulundurduğunu, Türkiye’yi yüzde 8 ile Rusya’nın ve yüzde 7 ile ABD’nin izlediğini belirtti.

Milli hedef: Deterjan üssü ülke

Çalışmalar sonrası seri üretimin yıllık 250 bin ton olmasının düşünüldüğü ve üretim için Eti Maden İşletmeleri Kırla Bor İşletme Müdürlüğü bünyesinde işletme kurulacağı ve Türkiye’nin bir ‘Deterjan üssü‘ olması için yatırımcılarla konuşulduğu haberini de iletmiş olalım.

etimatikhead[1]

Milli deterjan: Eti Matik

Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Ege Üniversitesi tarafından yapılan Ar-Ge çalışmaları neticesinde bor madenli deterjan ‘Eti Matik’ ortaya çıkıyor ve bir müddet (üç ay) işletme birimlerince denenirken, aynı zaman da personele dağıtılıyor ve sonuçlar birleştirildiğinde tam not alarak üretimine karar veriliyor.

Meydana getirilen deterjanın % 80’i bor minerali ve %20’i sabun katkılı malzeme içeriyor. Hiçbir kanserojen madde içermiyor.

Bor mineralinden üretilen Eti Matik’in diğer özellikleri

  • Doğal ve Çok Amaçlı Temizlik Ürünü
  • Fosfat içermez
  • Petrol Türevi Katkı Maddeleri içermez
  • Çamaşırı Yumuşatma Özelliği
  • Kokusuz
  • 60 °C’de Beyazlarda, 40 °C’de Renklilerde Güçlü Temizleme Performansı
  • İki Performans Bir Arada
  • Renkleri Soldurmadan Temizleme
  • Sert ve Kireçli Sularda Kireç Sökücü Gerektirmez
  • Mantar Oluşumunu Önlediğinden Koku Giderme Özelliği
  • Evsel ve Endüstriyel Lekelerin Temizlenmesinde Etkili
  • Doğal Hammaddeler Nedeniyle İnsan Sağlığı ve Çevre Açısından Güvenilir
  • Sağlık Bakanlığından onaylı

Üstelik ekonomik açıdan da fiyat çok uygun. Üç ve beş kiloluk ambalajlar halinde ve 12 TL ve 16 TL fiyatları ile raflarda yerini almış durumda. Kullanıcı yorumları da oldukça olumlu.

Bir tüketici daha ne ister? Bu denklemi bozmadan devam edersek ülkemizin ender güzelliklerden birine en büyük desteği sağlamış oluruz. Sonuçta bu işler arz talep meselesi değil mi?

Bir şeyler yapılmalı artık er ya da geç, doğru ya da yanlış, eksik ya da fazla veyahut taklit ama bu çaba gösterilmeli.

Ben bardağın dolu tarafından baktım, tercih size kalmış.

 

MADENCiLiK ZOR ZANAAT

0_1453794965405Kış günlerinde yeterli kömür üretilmediğinden, kömür fiyatları son yılların en yüksek rakamına ulaştı. Kömür madenlerinde sık sık meydana gelen kazalardan dolayı bazı maden sahipleri üretimi azalttı, bazı firmalar sadece açık işletmeler yoluyla üretim yaptığı öğrenildi.
Çalışma Bakanlığı’nın madenlerdeki yaptırımları ve firma sahiplerinin de gözünün korkmasından nedeniyle kömür madenlerinde üretimler son derece azaldı. Soma madenlerinde ustabaşı olarak çalışırken emekli olan Osman Çaltılı, her firmanın artık iyiden iyiye korktuğunu ifade ederek “Soma’da 301 madencinin ölümünden sonra kolay kolay işçi bulunmuyor. Zaten kömür işletmelerinin sahipleri olağanüstü yaptırımlara ayak uyduramadıkları için üretim yapmıyorlar. Açık işletmesi olan firmalar kömür üretimi yapıyor” dedi.

KİMSE RİSKE GİRMEK İSTEMİYOR

Kömür madenlerinde meydana gelen grizu patlamaları, maden işletmecilerini tamamen tedirgin ettiği için kimsenin riske girmek istemediğini anlatan Osman Çaltılı “Ben 18 sene tabanca ile çalıştım, daha sonra ustabaşı oldum. 60 yaşıma kadar çalışmaya devam ettim. Oldukça iyi para alıyordum. 301 işçinin öldüğü ocaklara yakın bir şirkette çalışıyordum. Baktım gördüm ki, çekilecek çile değil ve emekli oldum. Maden ocağına gelen işçilerin hiç birinin çalışmaya canı istemiyor. Yani yaptırımlar bir taraftan, güvenlik önlemlerinin tamamını yapmak diğer taraftan, bunların hemen hepsini göze alamayan firmalar işletmecilikten artık tamamen soğumuşlar” diye konuştu.

DAVUDOĞLU MADEN İŞÇİLERİNİ ZİYARET EDECEK

1AK Parti Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ilk fırsat bulunduğunda Zonguldak’a gelerek maden ocağında işçileri ziyaret edeceğini belirtti.

enel Maden İşçileri Sendikası  (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, beraberinde Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu ve Genel Mali Sekreter Adnan Tıska ile birlikte AK Parti Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile Ankara’da bir araya gelerek, Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) işçi açıkları konusundaki son durum üzerinde değerlendirmelerde bulundular

Daha önce birkaç kez değişik ortamlarda yapılan görüşmelerde Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu Zonguldak’ta maden ocağını ziyaret etmeye davet eden Demirci ve Ulupınar, bu konuda da temasları sürdürme konusunda görüş birliğine vardılar.

Ulupınar, ülkenin mevcut gündeminin yoğunluğu nedeniyle ziyaretin mümkün olmadığını belirterek, Başbakan’ın ilk fırsat bulunduğunda Zonguldak’a gelerek maden ocağında işçileri ziyaret edeceğini belirtti.

Demirci, Ulupınar’a eşinin geçirmiş olduğu rahatsızlık nedeniyle de geçmiş olsun dileklerinde bulundu.

Can Haber

Mermer Sektörü Gelişim Toplantısı Düzenlendi

FIRAT KALKINMA AJANSI MERMER SEKTÖRÜNÜN GELİŞMESİ İÇİN TOPLANTI DÜZENLEDİ. TOPLANTIYA FIRAT KALKINMA AJANSI GENEL SEKRETERİ MESUT ÖZTOP VE MERMER SEKTÖRÜ YETKİLİLERİ KATILDI. (KAMİL CANKILIÇ/ELAZIĞ-İHA)

Elazığ’da Fırat Kalkınma Ajansı mermer sektörünün gelişmesi için toplantı düzenledi.

Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü toplantı salonunda gerçekleşen programa, Fırat Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mesut Öztop ve mermer sektörü yetkilileri katıldı. Öztop, “2010 yılında kurulduk. Bugüne kadar Bölgemizde 76 milyon lira bir hibe destek kullandırdık. Malatya merkezliyiz, Elazığ, Bingöl, Tunceli bölgemiz içerisinde yer alıyor. Bu uygulamayı geçtiğimiz aylarda başlattık. Kasım ayı içerisinde ticaret sanayi bölgemiz bünyesinde plastik tekno gelişim toplantısını düzenlemiştik. Bugünde mermer sektör gelişim toplantısını için organize sanayi bölgemizdeyiz. Bu toplantıların amacımız öncelikle format olarak resmiyetten tamamen uzak bir sohbet ortamında ilimizin sektörlerine dışarıdan bir gözle belki yeni bir vizyon ve yeni bir ufuk katma amacıyla misafirler davet edip karşılıklı bir sohbet oluşturduk” dedi.

Yurt dışındaki ziyaretlerle ilgili bilgi veren Mavi Proje Firması Mimarı Selim Vanlı, “Orada Türk malzemesinin nasıl karşılandığını, algılandığına ait fikirler gördük. Özellikle proje yaparken ve yabancılar malzeme seçerken ne olur bittiğini tabi ki hissetmek kolay değil. Belki 10 yıl çalıştıktan sonra bunları algılamaya başladık. Mermer ve benzeri doğal taşlar oldukça yapıları farklıdır. Bir mimarın bunları kullanması için iyice bilmesi lazım. Hangisi sert, yumuşak, yüzey işleme çeşitleri, hangi mermer nerede kullanılır. Her taş birbirinden farklıdır. Ancak birbirlerine benzer özellikleri vardır ama hiçbir taş birbiriyle aynı değildir. İnsanlar farklı olduğu gibi buda farklıdır. Bunları bilip kullanmak bir mimar için aslında zordur. Çünkü kullanır gibi geliyor ama her kullandığımızı hesap vermeniz gerekiyorsa hakkeden zor bir iş anlamına geliyor. O yüzden birçok alternatif malzemeler olduğu için mimarların birçoğu bazen ekonomik nedenlerle bazen de kendi işini kolaylaştırmak için suni veya seramik malzemeleri tercih etme yoluna gidebiliyor” diye konuştu.

İşçiler toprak altında adalet kayıp!

isciler-toprak-altinda-adalet-kayip-105939-5Maraş’taki Afşin-Elbistan B Termik Santralı’na kömür temin edilen Çöllolar Kömür Sahası’nda 2011 yılında 11 işçinin ölümüyle sonuçlanan iş cinayeti ile ilgili 23 sanığın yargılandığı davanın 17’nci duruşmasından da sonuç çıkmadı. Bilirkişi raporu yine gelmedi, dava ertelendi.
Elbistan Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya, cansız bedenine hâlâ ulaşılamayan 9 işçiden Muhsin Koşan’ın ailesi ile tutuksuz yargılanan 23 sanıktan 2’si katıldı. Uzun zamandır beklenen üçüncü bilirkişi raporu için bir kez daha Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılmasına karar veren mahkeme heyeti, davayı 5 Nisan’a erteledi. Mahkeme, ekim ayında görülen bir önceki duruşmada da aynı kararı vermiş, ancak rapor yine gönderilmemişti.

‘Suç duyurusunda bulunulmalı’
İşçi ailelerinin avukatlarından Arif Emre İlhan, gazetemize yaptığı açıklamada, davanın gelmeyen bilirkişi raporu nedeniyle tıkandığına dikkat çekerek, “Biz mahkemeden müzekkerenin ihtarla yazılmasını, yani raporun gönderilmemesi durumunda suç duyurusunda bulunulacağının ifade edilmesini talep ettik, ancak bu talebimiz kabul edilmedi. Mahkeme her duruşmada rapor için müzekkere yazıyor” dedi.

Dosyada zaten iki bilirkişi raporunun bulunduğunu söyleyen İlhan, “Üçüncü raporu lüzumsuz görüyoruz. Hep birlikte, bilirkişilerle olay yerine giderek inceleme yapılmasını istemiştik, böyle yapılacak olsa bu raporun bir anlamı olurdu. Ancak bu talebimiz de reddedildi. Hâlâ bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

 

‘Ölüsüne hasret bıraktılar’
Muhsin Koşan’ın babası Cafer Koşan, adliye önünde yaptığı açıklamada, 11 işçinin ölümüne neden olanların cezalandırılmasını istedi.
Muhsin Koşan’ın kız kardeşi Zeliha Öztürk ise davanın 17’nci duruşmasından da sonuç çıkmadığına dikkat çekerek, hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdüreceklerini ifade etti. Öztürk, “Kardeşimi diri gönderdik, ölüsüne hasret bıraktılar. Toprak altında kalan işçileri oraya gönderenlerin ve tüm sorumluların cezalandırılmasını istiyoruz. O insanların kaderi böyle olmamalıydı. Sorumluların adalet önünde hesap vermesini diliyoruz. Buradan istediğimiz sonuç çıkmadığı takdirde davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar taşıyacağız” diye konuştu.

***

9 işçi halen toprak altında!
Çöllolar Açık Kömür Üretim Sahası’nda 6 Şubat ve 10 Şubat 2011 tarihlerinde heyelan sonucu peş peşe göçükler meydana gelmiş, toplamda 11 işçi yaşamını yitirmişti. İşçilerden Hacı Mehmet İpek, Muhsin Koşan, Adnan Demir, Tuğran Gökhan, Nail Yılmaz, Kemal Elmas, Cuma Yıldırım, Aydoğan Polat ve Halil Tatlı’nın cenazelerine halen ulaşılamadı.

Birgün

TTK’dan son 5 yılın en düşük performansı

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK), son 5 yılda 6 milyon 512 bin 512 ton taş kömürü satarak KDV hariç 1 milyar 305 milyon 303 bin 865 lira gelir elde etti.

Kuruma bağlı müessese müdürlüklerinden Üzülmez, Karadon, Kozlu, Armutçuk ve Amasra maden ocaklarında yerin metrelerce altından çıkartılan taş kömürü, kentteki termik santralın yanı sıra demir-çelik fabrikaları, kamu kurum ve kuruluşları ile vatandaşlara satıldı.
Geçen yıl 915 bin 865 ton kömür karşılığı 201 milyon 272 bin 501 lira gelir sağlayan TTK, son 5 yılın en düşük performansını gösterdi.
KDV hariç olmak üzere termik santrale geçen yıl, 79 milyon 641 bin 747 lira karşılığında 521 bin 98 ton kömür satan TTK, diğer önemli müşterisi demir çelik fabrikalarına sattığı 316 bin 162 ton koklaşabilir özellikteki kaliteli kömür karşılığında da 92 milyon 182 bin 733 lira gelir elde edebildi.

Son 5 yılda 6 milyon 512 bin 512 ton taş kömürü satarak 1 milyar 305 milyon 303 bin 865 lira kazanç sağlayan TTK, söz konusu tarihlerde en fazla kömürü 3 milyon 783 bin 786 tonla termik santrale, 2 milyon 49 bin 535 tonla da demir çelik fabrikalarına sattı.

Zorlu Enerji’nin jeotermal santrali üretimi başladı!

zorlu-enerji-nin-jeotermal-santrali-uretimi-basladi-320x260Zorlu Enerji’nin Manisa Alaşehir’deki 45 MW güce sahip jeotermal santralinin 11.27 MW’lık ünitesinin testleri tamamlandı ve santral faaliyete geçti.

Şirketten KAP’a şu açıklama yapıldı:

31.12.2015 tarihli özel durum açıklamamıza istinaden, Şirketimizin % 100 oranında hissedarı olduğu Zorlu Jeotermal Enerji Elektrik Üretimi AŞ tarafından Manisa’nın Alaşehir ilçesinde yapımı tamamlanan 45 MW kurulu güce sahip Alaşehir I projesi kapsamındaki jeotermal santralinin 11,27 MW’lık ikinci ve son fazının performans ve güvenilirlik testleri başarıyla tamamlanmış olup, Bakanlık resmi kabülünün yapılmasının ardından, santral 15.01.2016 tarihi itibarıyla tam kapasite çalışmaya  başlamıştır.

Sındırgı’da İlk Cevher Çıkarma Ve İlk Külçe Altın Dökümü Sonbaharda

sindirgida-ilk-cevher-cikarma-ve-ilk-kulce-altin-dokumu-sonbahardaSındırgı’da Zenit Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yaklaşık 15 yıl önce başlayan sondajlı altın madeni arama çalışmalarında olumlu sonuçlar elde edilmesinin ardından, resmi izinlerin alınması ve projelendirme aşamalarında da sona gelinip, inşaatı aşamasına geçildi. 2013 yılında Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu Raporu’nun alınmasının ardından Balıkesir İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, Balıkesir İl Orman ve Su İşleri Müdürlüğü, Balıkesir İl Gıda Tarım Hayvancılık müdürlüğü ve Devlet Su İşleri (DSİ) başta olmak üzere projeyi denetleme durumunda olan yaklaşık 15 kurumdan gereken izinler alındı. Maden sahasında bugüne kadar 25 bin metre sondaj yapıldı. Yaklaşık 6.5 ton net altın eşdeğeri metal rezervi tespit edildi.

“850 BİN TON CEVHER ÇIKARILMASI PLANLANDI”

Zenit Madencilik Halkla İlişkiler Müdürü Jeoloji Mühendisi Coşkun Kuzum, cevher çıkarma işlemine ve tesisteki ilk külçe altının dökümüne sonbaharda başlanmasının hedeflendiğini söyledi. Çalışmalarla ilgili bilgi veren Kuzum, ilk safhada ana damarda açık ocak yöntemiyle yapılacak işletmede, yaklaşık 13 milyon 850 bin tonluk kazıdan 850 bin ton cevher elde etmeyi planladıklarını belirtti. Bu miktarın 13 milyon tonu, pasa tabir edilen, altın ve gümüş içermeyen ancak ocağın güvenli bir şekilde işletilebilmesi amacıyla basamak oluşturma amaçlı kazılması zorunlu kısım olduğunu belirten Kuzum, bunun da bir proje dahilinde emniyetli şekilde uygun yere stoklanarak iş bitiminde üzeri toprak örtüyle kaplanıp ağaçlandırılarak doğaya kazandırılacağını söyledi. Kuzum, sahadaki faaliyetleri hem ilgili resmi makamların periyodik denetimleri ve kontrolü altında hem de özellikle Sındırgı ve yakın köyler sakinlerinin oluşturacağı sivil inisiyatifler ile birlikte sürekli bir bilgi akışı kurularak sürdürmeyi amaçladıklarını belirtti. Kuzum, proje kapsamında doğrudan istihdam şeklinde 150 ile 180 arasındaki kişiye, projenin yarattığı katma değer ve bölgesel ticari hareketlenme sonucunda da yaklaşık 500 kişiye istihdam yaratılacağını kaydetti.

4 DAMARIN YAKLAŞIK ÖMRÜ 10 YIL

Kuzum, şöyle devam etti: “1 ton kayada ortalama 3 gram altın, 43 gram gümüş cevheri bulunuyor. 4 damarın yaklaşık ömrü 10 yıl. Bu süre boyunca civardaki diğer sahalarımızda arama çalışmalarımızı sürdürerek yeni cevherler keşfederek mümkün mertebe işletmenin ömrünü uzatmak ve bölgesel ve milli ekonomiye maksimum katkıyı yapmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

“İŞ VE ÇEVRE GÜVENLİĞİ EN ÜST SEVİYEDE TUTUYORUZ”

İş Sağlığı, İş Güvenliği Çevre Müdürü Maden Yüksek Mühendisi Ali Baz da Sındırgı’da kurulacak altın madeninin iş ve çevre güvenliği açısından dünya standartlarında bir tesis olacağını söyledi. Kanunlar ve yönetmeliklerde en yüksek risk grubunda tanımlanan maden işletmeleri kapsamında tesisin güvenliği için çok sıkı tedbirler aldıklarını vurgulayan Baz, “Su-toz ölçümleri, yeraltı suyu analizleri, gaz ve emisyon ölçümleri gibi bir çok kategoride periyodik ölçümler Çalışanların bizim en değerli cevherimiz olması nedeniyle güvenliği en üst seviyede tutuyoruz. Kişisel Koruyucu Donanımsız (KKD) hiç kimse tesise giremeyecek. Girişte bir brifing odası yapıldı, gelenlere güvenlikle ilgili brifing vereceğiz, içeride uyulması gerekli kuralları anlatacağız. Refakatçi eşliğinde gezebilecekler. Belli aralıklarla iş sağlığı bilgilendirmeleri ile çeşitli konularda eğitimler verilecek” diye konuştu.

Sındırgı’ya 12 kilometre mesafedeki Yusufçamı-Yolcupınar-Çoturtepe köyleri arasında bulunan tesis alanında ofisler, yemekhane, yatakhaneler, laboratuvarlar, bakım atölyeleri, depo ve su deposu ile yolların yapımı sürüyor.

Başbakanlığın Maden Ruhsatı Genelgesine Danıştay Dur Dedi

Başbakanlığın-Maden-Ruhsatı-Genelgesine-Danıştay-Dur-Dedi-660x330Başbakanlığın Maden Ruhsatı Genelgesine Danıştay Dur Dedi.Danıştay 8. Dairesi, daha önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı Maden İşleri Genel Müdürlüğünden alınan maden ocağı ruhsatlarını Başbakanlığın iznine bağlayan Başbakanlık Genelgesi’nin yürütmesini “maden ruhsatları” yönünden durdurdu.

Başbakanlığın Maden Ruhsatı Genelgesine Danıştay Dur Dedi 3

Zonguldak Kozlu’da maden arama ruhsatı başvurusu yapan kişi, başvurusunun reddine ilişkin Başbakanlık Ekonomik, Sosyal ve Kültürel İşler Başkanlığının işlemi ve bu işlemin dayanağı, 16 Haziran 2012’de Resmi Gazete’de yayımlanan Başbakanlık Genelgesi’nin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştayda dava açtı.

Başbakanlığın Maden Ruhsatı Genelgesine Danıştay Dur Dedi 4

Davaya bakan Danıştay 8. Dairesi, davacının maden arama ruhsat talebinin reddine ilişkin işlemle dava konusu Başbakanlık Genelgesi’nin yürütmesini maden ruhsatları yönünden durdurdu. Dairenin kararında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile maden haklarıyla ilgili ruhsatları düzenlemek ve bu ruhsat sahalarındaki madencilik faaliyetlerini takip etme görevinin Maden İşleri Genel Müdürlüğüne verildiği belirtildi.

Başbakanlığın Maden Ruhsatı Genelgesine Danıştay Dur Dedi 5

Maden Kanunu’nda da “madencilik faaliyetleri ve ruhsatlandırma işlemlerine Bakanlık tarafından kısıtlama getirilebileceği, maden arama faaliyetlerinin, bu kanunda sayılanlar dışında herhangi bir izne tabi olmadığı, işletme faaliyetlerinin ise bu kanuna göre Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliğe göre yürütüleceği” hükümlerine yer verildiği anımsatıldı.

Aynı Kanun’da ayrıca madenlerle ilgili arama ruhsatının Maden İşleri Genel Müdürlüğünce düzenleneceğinin de belirtildiği aktarılan kararda, 6 Kasım 2010’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği’nde de madenlere arama ruhsatı almak için Maden İşleri Genel Müdürlüğüne başvuru yapılacağının kurala bağlandığı hatırlatıldı.

Başbakanlığın Maden Ruhsatı Genelgesine Danıştay Dur Dedi 2

Kararda, davacının, Maden İşleri Genel Müdürlüğüne başvurduğu, genel müdürlüğün de bu başvuru ile 174 ruhsat talebini, izin verilmesi istemiyle söz konusu Başbakanlık Genelgesi uyarınca Başbakanlığa gönderdiği kaydedildi.Kamu hukukunda yetkinin hiyerarşiden üstün olduğu vurgulanan kararda, “Yani bir yetki yasa ile hangi makama verilmişse o makam tarafından kullanılmalıdır.

Başbakanlığın Maden Ruhsatı Genelgesine Danıştay Dur Dedi 1

Dar anlamda ‘yetki unsuru’ denilen karar alma yeteneği, konu, yer ve zaman itibarıyla Anayasa ve yasalarla belli bir organ, makam ve kamu görevlilerine tanınmış bir güçtür. Yetkinin kimin tarafından kullanılacağını belirleyen kuralların varlığı halinde bu yetkinin devri ile paylaşımı konusunda da açık bir düzenlemenin bulunması gerekmektedir” tespitleri yapıldı. İlgili mevzuat hükümleri uyarınca, maden ruhsatı verme yetki ve görevinin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı Maden İşleri Genel Müdürlüğüne ait olduğu, madencilik faaliyetleriyle ilgili her türlü kısıtlamanın ancak kanunla yapılabileceği belirtilen kararda, şunlar kaydedildi:

“Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından maden ruhsatı düzenlenebilmesi için gerekli bilgi, belge ve izinlerin Maden Kanunu ile ilgili yönetmeliklerde açıkça belirtildiği ve bunların arasında Başbakanlık izninin gerekli olduğu yolunda bir hükmün yer almadığı görülmektedir.

Başbakanlığın Maden Ruhsatı Genelgesine Danıştay Dur Dedi 7

Dava konusu genelgeyle maden mevzuatında öngörülmeyen ayrı izin müessesesi getirildiği, bu haliyle dava konusu genelgenin, maden ruhsatları bakımından kısıtlayıcı hükümler içeren ve üst hukuk normu olan Maden Kanunu ve Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği’ne aykırı bir düzenleme olduğu sonucuna varılmıştır.”

Dairenin 5 üyesinin oy çokluğuyla aldığı karara 4 üye katılmadı. Karşı oy yazısında, Anayasa’ya göre, başbakanın, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlü olduğu hükmüne yer verildiği belirtildi.

Davalı Başbakanlık ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının, karara itiraz hakkı bulunuyor. İtirazı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu görüşecek.

Hürriyet

Kaymakçı, “Madencilik sektöründe yaşanan sorunlara çözüm bulmaya çalıştık”

Kaymakci_Madencilik_sektorunde_yasanan_sorunlara_cozum_bulmaya_calistik-IMG_2942TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı, hafta sonu yapılan ve tekrar başkanlığa seçildiği 44.Olağan Genel Kurulu değerlendirdi.

Odanın Zonguldak’ta 61 yıldır hizmet verdiğini ve bu süre içerisinde madencilik sektöründe yaşanan sorunlara çözüm bulmaya çalıştıklarını, sorunların tespiti ve çözümü konusunda adım attıklarını dile getiren Erdoğan Kaymakçı, bundan sonraki süreçte maden sektöründe yaşanan sorunları tekrar ele alacaklarını ve çözüm konusunda iyi yol kat edecekleri bir dönem geçirmeyi temenni ettiklerini belirtti.

Kaymakçı ayrıca, Genel Kurula katılarak kendilerini onurlandıran ve güzel bir Genel Kurul geçirmelerine vesile olan üyelere teşekkür etti.

Maden Mühendisleri olarak 61 yıldır tüm Türkiye’de faaliyet gösterdiklerini ve  2016 itibariyle de Zonguldak’ta 61.yılı doldurduklarına dikkat çeken Erdoğan Kaymakçı, sözlerine şöyle devam etti, “Maden Mühendisleri olarak 61 yıldır tüm Türkiye’de faaliyet gösteriyoruz. Zonguldak’ta 2016’da 61.yılımızı doldurmuş olduk. Bu süre içerisinde madencilik sektörü içerisinde, madencilik sektöründe yaşanan sorunlara çözüm bulmaya çalıştık, sorunların tespiti ve çözümü konusunda adımlar atıldı. Bizim Genel Kurullarımızda genel olarak bu çerçevede kendi içimizde sektörün durumunun değerlendirildiği ve masaya yatırıldığı etkinlikler, demokratik ortamlar yaratmaya çalışıyoruz. Bizim Genel Kurulumuz iki yılda bir yapılıyor. Bu sene de 240’a yakın üyemiz Genel Kurula katıldı. Adaylarımız vardı ve Genel Kurul üyelerimiz adaylarımız arasından tercihlerini yaptı. Genel Kurula katılarak bizleri onurlandıran ve güzel bir Genel Kurul geçirmemize vesile olan üyelerimize teşekkür ediyorum. Katılamayan ancak kalben de bizimle olan üyelerimize de teşekkür ediyorum. Önümüzdeki sürecin maden sektöründe yaşanan sorunları tekrar ele alacağımız ve çözüm konusunda iyi yol kat edeceğimiz bir dönem olmasını umut ediyorum”

https://cse.google.com/cse?cx=partner-pub-2698861478625135:3033704849&ie=UTF-8&q=haber-330044-Kaymakci_Madencilik_sektorunde_yasanan_sorunlara_cozum_bulmaya_calistik

Mermer ihracatı 230 kat büyüdü

mermer1984’te 9,6 milyon dolarlık ihracat payı olan mermer sektörü, geçen yılı 2,2 milyar dolarla kapattı.İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kahyaoğlu, 1984’te 9,6 milyon dolarlık ihracat payı olan ve geçen seneyi 2,2 milyar dolarla kapatan mermer sektörünün, Türkiye’nin cari açığını kapatacak önemli sektörlerden biri olabileceğini söyledi.Kahyaoğlu, Alp-Himalaya kuşağında yer alan Türkiye’nin bol çeşitlilikte ve yüksek kalitede doğal taş rezervine sahip olduğunu belirtti.Dünya mermer rezervinin yüzde 40’ının Türkiye’de bulunduğunu vurgulayan Kahyaoğlu, her ilde doğal taş rezervinin bulunduğunu ve bunların ekonomiye kazandırıldığını

ifade etti. İstanbul’dan Ardahan’a, Kars’tan Edirne’ye kadar Türkiye’nin adeta bir mermer cenneti olduğunu dile getiren Kahyaoğlu, “Türkiye bu konuda o kadar zengin ki bunları doğru çıkartarak, doğru kullanarak, doğru pazarlamayla satarak daha çok para kazanabiliriz. Çünkü çıkardığımız ürün kendi mirasımız değil. Gelecek nesillerin mirasını kullanıyoruz. Çok dikkatli çıkartıp çok iyi fiyatlara satıp bu güzel malzemeyi iyi değerlendirmek lazım. Türkiye doğal taşta çok zengin bir ülke” dedi.Kahyaoğlu, sektörün önünde birtakım bürokratik engellerin olduğunu vurgulayarak, “Engeller kaldırılırsa Türkiye’de cari açığı kapatacak en önemli sektörlerden biri oluruz. Türkiye’ye çok fazla katkı sağlar” değerlendirmesini yaptı.

Kahyaoğlu, Türkiye’nin özellikle son 5 yılda Çin’e blok mermer satmasıyla sektörün yukarı doğru hızlı bir ivme kazandığını söyledi.

İhracatın giderek arttığına dikkati çeken Kahyaoğlu, şunları kaydetti:

“1984’te 9,6 milyon dolarlık ihracat payı olan mermer sektörü, geçen yılı 2,2 milyar dolarla kapattı. Bu bir uçurum aslında. İhracatta büyük bir patlama. Daha fazla da olabilir. Türkiye’nin blok mermer satışı da az değil. 1 milyar dolara yakın blok mermer, 1,2 milyar dolar da kesilmiş satıyoruz. Türkiye bir deprem ülkesi. Hemen hemen tüm ocaklarımızdan çıkan doğal taşlarımızın yüzde 80’i sakat. Kesemediğimiz taşların büyük çoğunluğunu Çin’e satıyoruz. Çin ile teknoloji farkımız yok ama iki ülke arasında insan faktörü var. Orada insan gücü ve elektrik fiyatları ucuz. Biz de daha yüksek. Böyle olunca Çinliler el işçiliğiyle blokları teker teker tamir edip ekonomiye kazandırıyorlar. Bizim bunu yapma şansımız yok. Blok satmadığımız takdirde bu sektörün gelişme şansı da olmaz.”

Türkiye’de mermer makineleri yapan sektörün de çok fazla büyüdüğünü vurgulayan Kahyaoğlu, “Şu anda sektör oyuncuları, dünyanın her yerine makine satıyorlar. Bu işin başkenti İtalya. İtalya’ya bile makine gönderiyorlar. Teknolojide ve sektörde sıkıntımız yok ama taşı işlemedeki maliyetlerde sıkıntımız var. Maliyetler düştüğünde, ucuz elektrik ve mazot aldığımız takdirde daha fazla mal kesip satma şansına sahip olacağız. Tek sıkıntımız bu” diye konuştu.

http://www.sektorelhaberler.com/2016/01/12/mermer-ihracati-230-kat-buyudu/

Enerji Bakanlığına atanan müşavirler özgeçmişi

headline

Enerji Bakanlığına bugün 3 müşavir atandı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına, 13 Ocak 2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kararnameyle 3 Bakanlık Müşaviri atanmıştır.

İşte o müşavirler

Tahsin Yazar

1975 yılı doğumlu olan Tahsin Yazar, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Kariyerine serbest avukatlık ile başladıktan sonra Devres Hukuk Bürosu ve Zorlu Holding A.Ş.’de devam eden Yazar, 15 yıllık çalışma deneyimine sahiptir. 2010 yılında Çalık Holding bünyesine katılan Yazar, Çalık Holding Enerji İşleri Hukuk Direktörlüğü’nün yanı sıra, Çalık YEDAŞ ve ARAS EPAŞ’ın Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini yürütmektedir.

Ömer Demirhan

Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan Demirhan Calik Holding’e bağlı EWE Turkey Holding yöneticisidir.

Mehmet Ali BERBER

Sabah Gazetesinde enerjiyle ilgili makaleleri yayımlanan yazar

Mehmet Hamdi Yıldırım, Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığına atandı

86135Başbakanlık ve bakanlıklardaki atamalar devam ediyor. Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığına Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mehmet Hamdi Yıldırım getirildi.

Lütfi Elvan’ın Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olduğu dönemde 2014 yılı Haziran ayında Suat Hayri Aka’dan boşalan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevine getirilen  Mehmet Hamdi Yıldırım Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığına atandı.

Başbakanlık ile Adalet, Avrupa Birliği, Bilim Sanayi ve Teknoloji, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Orman ve Su İşleri Bakanlıklarına ait atama kararları, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Buna göre;  Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığına Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mehmet Hamdi Yıldırım,Avrupa Birliği Bakanlığı Bakan Yardımcılığına Ali Şahin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakan Yardımcılığına Orhan Yegin, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Bakan Yardımcılığına Harun Tüfekci atandı.

Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkan Yardımcılığına, Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi Başkanı Uzm. Dr. Ömer Hamidullah Ammar Müslümanoğlu, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 1. Hukuk Müşavirliğine Belda Şenel Parlak getirildi.

MEHMET HAMDİ YILDIRIM KİMDİR?

1965 yılında Konya’da doğdu. 1990 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde mezun oldu. 1993 yılında Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilimdalı’nda “Özelleştirme; Yöntemleri ve Türkiye Örneği” üzerine Yüksek Lisans Programını tamamladı. Aynı yıl Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Anabilim Dalı, Yönetim Bilimleri Bilim Dalında Doktora Programına başladı. “Kamu Yönetiminin Görev Alanının Daraltılması Açısından Kamu Hizmetleri ve Özelleştirme Sorunu” ve “Örgütsel Yenileşme Etmenleri, Çevresel, Durumlar ve Yapısal Etmenlerin Örgütsel Yenileşmeye Etkisi Üzerine Bir Araştırma” konularında tez çalışmaları yaptı.

Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğünde çalışma hayatına başladı. Milli Prodüktivite Merkezi (MPM) TÜRK ŞEKER A.Ş. Reorganizasyon Projesinde komisyon üyeliği ve grup başkanlığı görevlerinde bulundu.

Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde Araştırma Görevlisi olarak çalıştı.

1996–2003 yılları arasında Madencilikten Sorumlu Devlet Bakanlığı Baş Danışmanlığı, ETİ HOLDİNG (Madencilik) Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Vekilliğinde bulundu. Bu dönemde, Madencilik Sektörünün Yeniden Yapılandırılması Projeleri, Madencilik Bakanlığının Kurulması çalışmaları, ETİ HOLDİNG ve MTA’nın Yeniden Yapılandırılması, Seydişehir Alüminyum tesisi kapasite artırım ve yenileme projesi, TRONA ve BOR, madenlerinin yatırımlarının realizasyon çalışmaları, Zonguldak Havzası Kalkındırma Projesi, TTK Rehabilitasyon Projesi, Yeni Maden Kanunu ve Jeotermal Kanunu hazırlanması, Doğu ve Güneydoğu Madencilik Projesi vb. çalışmalarını yürüttü.

TBMM Milletvekilliği Danışmanlığı, çeşitli özel sektör firmalarında, Genel Koordinatör, Yönetim Kurulu Başkanlığı, Kurumsallaşma ve Yeniden Yapılandırma Başkanlığı görevlerinde bulundu.

2003–2008 yılları arasında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Danışmanlığı, Eti Maden İşletmeleri Eti Zeolit Kimya Sanayi A.Ş. Genel Müdür Yardımcılığı, aynı dönemde ÇAYELİ BAKIR İŞLETMELERİ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği, ETİMINE SA (Lüksemburg) Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini yürüttü.

Eti Maden İşletmeleri Genel Müdür Müşavirliği, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ( TMSF), Toprak Holding, Toprak İnşaat AŞ Yönetim Kurulu Üyeliğinde bulundu.

26 Mart 2008 tarihinde Maden İşleri Genel Müdürlüğü görevine atandı.

Haziran 2014 yılında Lütfi Elvan’ın Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olduğu dönemde de Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevine getirildi.

Mehmet Hamdi Yıldırım, evli ve üç çocuk babası olup, İngilizce ve Rusça bilmektedir.

Deniz Haber Ajansı

4-8 OCAK ANKARA YÜRÜYÜŞÜ’NÜN 25. YILI

42370759_620x4104-8 Ocak 1991 Zonguldak-Ankara Büyük Madenci Yürüyüşü ‘nün 25. Yıldönümünde Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Yönetim Kurulu adına bir basın açıklaması yapan Genel Başkan Ahmet Demirci, maden işçileri ile Zonguldak halkının grev ve yürüyüşünün, işçi ve emekçileriyle tüm demokrasi güçlerine ışık tuttuğunu söyledi.

Demirci açıklamasında şöyle dedi:
“4-8 Ocak 1991 tarihi, mücadele tarihinin en önemli simgelerinden biridir. 4 Ocak tarihi, maden ocaklarımızı, demir-çelik sektörümüzü, enerji sektörümüzü, ülkemiz sanayisini, yani üretim kültürünü hedef alanlara karşı, maden işçilerinin, Zonguldak ve bölge halkının verdiği büyük mücadele günüdür. 30 Kasım 1990 tarihinde başlayan grevle, 35 gün Zonguldak caddelerinde haklı taleplerini haykıran ve siyasi iktidarı uyaran maden işçisi ile Zonguldak halkı, 4 Ocak’ta “Artık yeter” dedi ve Ankara yoluna çıktı. Yüzbini aşan insanla Ankara’ya yürüdüğümüz ve sesimizi dünyaya duyurduğumuz 4-8 Ocak 1991 Ankara Yürüyüşümüz ile Madenci Feneri, Türkiye’yi aydınlattı. Kar-kış demeden yollara çıkan yüz binin üzerinde insan, 5 gün boyunca yollarda, dağda-bayırda büyük bir kararlılık ve disiplin ile sloganlarını haykırdı. Mengen’de kurulan barikat önünde tüm dünyaya sesini duyurdu. Madenciler, haklı ve meşru bir mücadele içinde olmaktan aldıkları güç ile ülkemiz demokrasi mücadelesine altın bir sayfa ekledi. Maden işçilerine ve Zonguldak halkına, böylesine örnek ve büyük bir eylemi gerçekleştirme başarısını sağlayan güç, lider sendikacı Şemsi Denizer ve Sendikamız Yönetim kadroları ile bölgemiz insanlarının 167 yıllık üretim ve madencilik kültürüdür. 1994 yılında bazı maden ocaklarının kapatılması istenen 5 Nisan Kararları’na karşı da aynı mücadele ruhu canlandırılmış ve yine Zonguldak’a ve bölgeye yönelen saldırılar püskürtülmüştür. Bugüne gelinceye kadar geçen süreç, Zonguldak ve bölge halkının mücadelesinin ne kadar haklı olduğunu gösteren örneklerle doludur. Bugün bölgemizde, komşularımızda yaşanan kargaşa ve belirsizlikler enerji piyasasının geleceği açısından endişe vericidir. Koklaşabilir özelliğiyle ülkemiz demir-çelik sektörünün, dolayısıyla sanayinin güvencesi olan Zonguldak Taşkömürü Havzamıza sahip çıkmak ve üretimi artırmak mecburiyetimiz var. 1990 yılında yaşadığımız örnek grevin ve 4-8 Ocak 1991 tarihinde sesimizi dünyaya duyurduğumuz Büyük Yürüyüşün öncüsü Rahmetli Genel Başkanımız Şemsi Denizer’i şükranla anıyor, birlikte hareket edebilme yeteneğiyle başarıya nasıl ulaşılacağını gösteren maden işçilerimizi, Zonguldak ve bölge halkını, tüm demokrasi güçlerini saygıyla selamlıyoruz.”

http://www.haberturk.com/yerel-haberler/haber/42370759-4-8-ocak-ankara-yuruyusunun-25-yili

Haber Türk

Rödevansçının sorunu çözülüyor, TTK elden gidiyor

55135_zonguldak-haberleriTürkiye Taş Kömürü Kurumu ile ilgili olarak Çağdases’in haberine göre Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, AKP’li milletvekillerinin imzasıyla Meclis gündemine taşınan Maden Kanunu’nda gerçekleştirilmesi planlanan düzenlemeler görüşülecek.Hazırlanan kanun teklifi, devletin sadece rödövans yöntemiyle iş yaptığı firmalar için değil, diğer maden firmalarının artan maliyet artışlarının da devlet tarafından karşılanmasına ilişkin düzenlemeler yer alıyor.Maden Kanunu’nun 5. Maddesi’nde maden firmalarının maliyet artışlarının devlet tarafından karşılanması öngörülüyor.

Çağdaş Ses’in haberine göre, Maddenin gerekçesinde de, Soma’daki işçi soykırımının ardından yeraltında çalışan işçiye ödenen asgari ücretin iki katına çıkartılması, 2016 yılı itibariyle asgari ücretlere ilave %30 zam getirilmesi gibi maliyet artışları sebep gösterildi.

Pek çok özel sektörde faaliyet yürüten maden firması, bu maliyet artışlarını gerekçe gösterek istihdam ettikleri işçilerin iş aktine son vermiş ya da kömür çıkarma işlemi yaptıkları ocakları kapatmak zorunda olduklarını açıklamışlardı.AKP’li milletvekillerinin imzasıyla yasalaşacak olacak bu kanun teklifinde, “Enerjiye en yoğun ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, yerli kaynaktan kömür üreten firmaların piyasadan çekilmesi, ithal kömüre olan bağlılığımızı arttıracaktır” ifadelerinde bulunuluyor.

Artan maliyet artışlarının özel sektördeki kömür üreticilerinin belini büktüğünü, ithal kömür karşısında özel sektörün mücadele edebilmesi için bu düzenlemelerin gerçekleştirilmesi gerektiğinin altı çiziliyor.Ancak Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel, bu düzenlemenin özel sektör karşısında rekabet edebilecek bir kolaylık getirmediği gibi, maliyetlerin nasıl karşılanacağının muğlak – belirsiz olduğunu kaydediyor.İşte Ayhan Yüksel’in CagdasSes.com’a yaptığı o değerlendirme: Türkiye’de kanun yapımının ne kadar plansız, programsız ve katılımsız yapıldığının göstergesidir bu adım. 13 Mayıs’ta Soma’da yaşanan facianın sonucunda zamanın Başbakanı “Çalışma süreleri 36 saate indirildi, yer altı kömür ocaklarında çalışanların ücretleri en az iki asgari ücretten az olamaz” dedi. Ama bunlar söylenirken herhangi bir plan program çıkarılmadı. Bu nelere sebep oldu: Kömür bir enerji hammaddesidir ve enerjinin küresel bir fiyatı vardır. Bu bizim yerli kömürümüzün maliyetini çok yükseltti ve ithal kömüre karşı da rekabet şansını azalttı. Bunun üzerine yerli kömür üreticileri küçülmeye, işçi çıkarmaya başladı. Ürettikleri kömürü satamaz hale geldiler. Ve böyle bir sorun başladı ülkede. Biz “Ülkenin yerli kaynakları kullanılmalı, sanayiye kazandırılmalı, sadece sanayiye kazandırılması sağlanmaz, bu sayede bu işten 10 bin kişi ekmek yiyor”dedik. Şunu önerdik: İthal kömüre belli bir oranda fon konsun. Bu fon sektörün iş güvenliği sorunlarına, sigorta primlerine destek olunarak sektör ayakta tutulsun.

Sektörde daralma yaşanınca, sektörden de talep gelince hükümetten sorunun çözümü için böyle bir örnek geldi. Ancak müktesebatına baktığımızda çok muğlak. Bu farkın nasıl karşılanacağı henüz belli değil. Bunun belli olması lazım. İkinci asgari ücretin maliyeti ithal kömüre karşı konacak bir fondan karşılanırsa bizce sorun daha iyi çözülür diye düşünüyoruz. İthal kömüre vergi konsun, o verginin ya da fonun belli bir kısmı yerli üreticiye aktarılarak iki kömürün de fiyatı eşitlensin. Bunun devlete getireceği bir yük olmaz.

KANUN TEKLİFİ NE AMAÇLIYOR?

Sorunun çözülüp çözülmeyeceği belli değil. Sadece Bakanlar Kurulu’na yetki veriliyor. Rödavansçılarla ilgili de çözüm üretilmeye çalışıldı ama mesela onlar durumdan memnun değiller. Kanun çok belirsiz bir kanun, Bakanlar Kurulu’na yetki veriliyor ve Bakanlar Kurulu’nun bu yetkiyi ne şekilde kullanacağı belli değil. Bence demokratik ülkelerde yapılacak yetkilerin ve yapılacak kanunun içeriğinin belli olması lazım. Yerli üreticinin ithal kömürle rekabet etme şansı kalmadığı için bir düzenlemeye ihtiyaçları var. İthal kömürle yerli kömürün maliyetlerinin aynı olması lazım ki yerli sanayimiz ayakta durabilsin. Ama düzenleme ve ihtiyaçların da böyle alelacele değil tartışılarak kanun çerçevesi belirlenerek yapılması gerekiyor. Geçen sene maden patronları Enerji Bakanı Taner Yıldızile görüşmüşlerdi. Patronların talepleri olmuştu. Bu talepler kabul görmemişti o zaman. Sadece devletle iş yapanların talepleri karşılanıyordu. Hatta bu durum “Yandaşa destek veriyorsunuz, diğerlerine vermiyorsunuz” diye eleştirilmişti.

Yaklaşık bir yıl önce yapılan Maden Kanunu görüşmelerinde biz de önerilerimizi sunduk fakat kabul görmedi. Sektör krize girince bir düzenleme yapılması artık kabul edilmek zorunda kaldı. Yapılması gereken ulusal kömür madenciliğimizin uluslararası kömür madenciliğine karşı rekabet gücünün arttırmaktır.

Pusula

 

 

 

http://www.pusulagazetesi.com.tr/h_55135/rodevanscinin-sorunu-cozuluyor-ttk-elden-gidiyor/

AKP’den maden firmalarına büyük kıyak!

52206_656x369Hazırlanan kanun teklifi, devletin sadece rödövansyöntemiyle iş yaptığı firmalar için değil, diğer maden firmalarının artan maliyet artışlarının da devlet tarafından karşılanmasına ilişkin düzenlemeler yer alıyor.

Maden Kanunu’nun 5. Maddesi’nde maden firmalarının maliyet artışlarının devlet tarafından karşılanması öngörülüyor. Maddenin gerekçesinde de, Soma’daki işçi soykırımının ardından yeraltında çalışan işçiye ödenen asgari ücretin iki katına çıkartılması, 2016 yılı itibariyle asgari ücretlere ilave %30 zam getirilmesi gibi maliyet artışları sebep gösterildi.

Pek çok özel sektörde faaliyet yürüten maden firması, bu maliyet artışlarını gerekçe gösterek istihdam ettikleri işçilerin iş aktine son vermiş ya da kömür çıkarma işlemi yaptıkları ocakları kapatmak zorunda olduklarını açıklamışlardı.

AKP’li milletvekillerinin imzasıyla yasalaşacak olacak bu kanun teklifinde, “Enerjiye en yoğun ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, yerli kaynaktan kömür üreten firmaların piyasadan çekilmesi, ithal kömüre olan bağlılığımızı arttıracaktır” ifadelerinde bulunuluyor.

Artan maliyet artışlarının özel sektördeki kömür üreticilerinin belini büktüğünü, ithal kömür karşısında özel sektörün mücadele edebilmesi için bu düzenlemelerin gerçekleştirilmesi gerektiğinin altı çiziliyor.

Ancak Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel, bu düzenlemenin özel sektör karşısında rekabet edebilecek bir kolaylık getirmediği gibi, maliyetlerin nasıl karşılanacağının muğlak – belirsiz olduğunu kaydediyor.

İşte Ayhan Yüksel’in CagdasSes.com’a yaptığı o değerlendirme:

Türkiye’de kanun yapımının ne kadar plansız, programsız ve katılımsız yapıldığının göstergesidir bu adım. 13 Mayıs’ta Soma’da yaşanan facianın sonucunda zamanın Başbakanı “Çalışma süreleri 36 saate indirildi, yer altı kömür ocaklarında çalışanların ücretleri en az iki asgari ücretten az olamaz” dedi. Ama bunlar söylenirken herhangi bir plan program çıkarılmadı. Bu nelere sebep oldu: Kömür bir enerji hammaddesidir ve enerjinin küresel bir fiyatı vardır. Bu bizim yerli kömürümüzün maliyetini çok yükseltti ve ithal kömüre karşı da rekabet şansını azalttı. Bunun üzerine yerli kömür üreticileri küçülmeye, işçi çıkarmaya başladı. Ürettikleri kömürü satamaz hale geldiler. Ve böyle bir sorun başladı ülkede. Biz “Ülkenin yerli kaynakları kullanılmalı, sanayiye kazandırılmalı, sadece sanayiye kazandırılması sağlanmaz, bu sayede bu işten 10 bin kişi ekmek yiyor”dedik. Şunu önerdik: İthal kömüre belli bir oranda fon konsun. Bu fon sektörün iş güvenliği sorunlarına, sigorta primlerine destek olunarak sektör ayakta tutulsun.

Sektörde daralma yaşanınca, sektörden de talep gelince hükümetten sorunun çözümü için böyle bir örnek geldi. Ancak müktesebatına baktığımızda çok muğlak. Bu farkın nasıl karşılanacağı henüz belli değil. Bunun belli olması lazım. İkinci asgari ücretin maliyeti ithal kömüre karşı konacak bir fondan karşılanırsa bizce sorun daha iyi çözülür diye düşünüyoruz. İthal kömüre vergi konsun, o verginin ya da fonun belli bir kısmı yerli üreticiye aktarılarak iki kömürün de fiyatı eşitlensin. Bunun devlete getireceği bir yük olmaz.

Kanun teklifi ne amaçlıyor?

Sorunun çözülüp çözülmeyeceği belli değil. Sadece Bakanlar Kurulu’na yetki veriliyor. Rödavansçılarla ilgili de çözüm üretilmeye çalışıldı ama mesela onlar durumdan memnun değiller. Kanun çok belirsiz bir kanun, Bakanlar Kurulu’na yetki veriliyor ve Bakanlar Kurulu’nun bu yetkiyi ne şekilde kullanacağı belli değil. Bence demokratik ülkelerde yapılacak yetkilerin ve yapılacak kanunun içeriğinin belli olması lazım. Yerli üreticinin ithal kömürle rekabet etme şansı kalmadığı için bir düzenlemeye ihtiyaçları var. İthal kömürle yerli kömürün maliyetlerinin aynı olması lazım ki yerli sanayimiz ayakta durabilsin. Ama düzenleme ve ihtiyaçların da böyle alelacele değil tartışılarak kanun çerçevesi belirlenerek yapılması gerekiyor. Geçen sene maden patronları Enerji Bakanı Taner Yıldız ile görüşmüşlerdi. Patronların talepleri olmuştu. Bu talepler kabul görmemişti o zaman. Sadece devletle iş yapanların talepleri karşılanıyordu. Hatta bu durum “Yandaşa destek veriyorsunuz, diğerlerine vermiyorsunuz” diye eleştirilmişti.

Yaklaşık bir yıl önce yapılan Maden Kanunu görüşmelerinde biz de önerilerimizi sunduk fakat kabul görmedi. Sektör krize girince bir düzenleme yapılması artık kabul edilmek zorunda kaldı. Yapılması gereken ulusal kömür madenciliğimizin uluslararası kömür madenciliğine karşı rekabet gücünün arttırmaktır.

Çağdaş Ses

 

 

http://www.cagdasses.com/guncel/30737/akpden-maden-firmalarina-buyuk-kiyak

Eski kömür madencilerinde solunum sorunları

madenciABD’de yapılan bir araştırma eski madencilerin işten ayrıldıktan yıllar sonra bile kömür tozundan kaynaklı sağlık sorunları yaşadığını ortaya çıkardı. Çalışma NIOSH tarafından duyuruldu.

NIOSH (Mesleki Güvenlik ve Sağlık Ulusal Enstitüsü) çalışanları tarafından yürütülen çalışma Alabama, İllinois, İndiana, Kentucky, Pennsylvania, Virgina ve West Virgina’daki kömür madenlerinde uygulandı.

Çalışmada eskiden çalışmış olan ve halen çalışan madencilerin testleri karşılaştırıldı. Karşılaştırmada 2009’dan 2013 yılına kadar toplanmış olan akciğer filmleri ve üfleme testi olarak da adlandırılan solunum fonksiyon testleri kullanıldı. Eski madenciler ortalama olarak 14 yıldır madenlerde çalışmamışlardı.

Çalışma sonucunda siyah akciğer hastalığı olarak da bilinen kömür işçisi pnömokonyozu (akciğer toz hastalığı) belirtilerinin ve akciğer işlevlerinde bozulmanın eski çalışanlarda daha fazla görüldüğü ortaya çıktı. Diğer bir deyişle, eski madenciler yıllardır madenlerde çalışmamalarına, yani kömür tozuna maruz kalmamalarına rağmen, kömür tozunun olumsuz sağlık etkilerinin acısını hâlâ çekmekteler.

Bazı faktörler, kömür madencilerin sağlık sorunlarının ortaya çıkmasını hızlandırır ya da şiddetlendirir. Bunlar arasında en önemliler olarak sigara kullanımı, madenlerde geçirilen sürenin uzunluğu, bozulmuş boy-kilo oranı sayılabilir. Araştırmacılar, bu faktörlerin etkisini kontrol etmelerine rağmen, sağlık sorunlarının eski madencilerde daha fazla görülmesi gerçeği değişmedi.

Siyah akciğer hastalığı olarak da bilinen kömür işçisi pnömokonyozu kömür tozlarına maruz kalmayla ortaya çıkan bir hastalıktır. Maruz kalınan kömür tozunun miktarına, maruz kalma süresine, maruz kalınan tozun içindeki kömür dışı diğer tozlara, işe başlama yaşına, sigara içimine vb etkenlere bağlı olarak hastalığın şiddeti değişebilir. Başlangıçta kronik bronşit benzeri öksürük, balgam, nefes darlığı gibi şikayetler görülebileceği gibi, sonrasında ölümcül akciğer dokusu yıkımından kaynaklı solunum sistemi yetmezliği ve diğer hastalıklar gelişebilir. Hastalığın özgün bir tedavisi yoktur. Bu yüzden, çalışanların toza maruziyeti mutlaka azaltılmalı ve toza maruziyetten kaynaklı ortaya çıkabilecek sağlık sorunları olabildiğince erken tanılanmalıdır.

NIOSH konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı. “Kömür madenlerindeki toz kontrolünün madencileri koruyabileceği konusundaki artmış farkındalığa rağmen,siyah akciğer hastalığının genel oranı son 16 yıl boyunca önemli ölçüde artmıştır. Son zamanlarda, NIOSH, ülke çapında, kömür madencilerine ücretsiz akciğer taramaları sunan Kömür İşçileri Sağlık Gözetim Programı’nı genişletti. Eskiden, her 5 yılda bir yapılan akciğer taramaları için yalnızca yeraltı kömür madencileri seçiliyordu. Genişletilmiş program, madencilik yüklenicisi olarak çalışanların yanı sıra, yeraltı ve yerüstü madenciler dahil olmak üzere, tüm kömür madencileri için bu taramalara erişim imkanı veriyor. Bu taramalara siyah akciğer hastalığı için göğüs grafisi ve spirometri olarak adlandırılan akciğer fonksiyon testi dahildir. NIOSH tüm aktif kömür madencilerini Kömür İşçileri Sağlık Gözetim Programı’na katılmaları ve kendilerinin solunum sağlığını izlemeye davet ediyor. NIOSH aynı zamanda eski madencileri mesleki geçmişlerini kendi sağlık hizmeti sunucularıyla paylaşmalarını davet ediyor.

http://www.meslekhastaligi.net/eski-komur-madencilerinde-solunum-sorunlari/

2015’in Maden ‘Kazası’ Bilançosu

maden-kazası-696x522DİSK’e bağlı Dev Maden-Sen’in raporuna göre 2015 yılında 99 iş “kaza”sı yaşandı, 73 maden işçisi hayatını kaybetti, 92 işçi yaralandı.

DİSK’e bağlı Dev Maden-Sen’in hazırladığı rapora göre 2015 yılında “iş kazası” adı altında yaşanan 99 olayda 73 maden işçisi hayatını kaybetti, 92 işçi de yaralandı. Hastanelerde tedavi görenlerin tedavilerinin ne kadarının başarıyla sonuçlandığını ve bu yaralılar içinde kaç kişinin kurtarılamadığını öğrenebilmek ise mümkün olmadı.

Türkiye Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası’nın (Dev Maden-Sen) 2015 raporu yayımlandı. Rapora göre ülkemizde 2015 yılı içerisinde 99 iş “kaza”sı yaşandı, bu “kaza”larda 73 maden işçisi hayatını kaybetti, 92 işçi de yaralandı.

Raporda, “Kısıtlı olanak ve sınırlı ölçüdeki muhabir ağımızla paylaştığımız bu rakamların en az sayıda ve gerçek rakamlar olduğu bilinmelidir. Pek çok yerde bize ulaşmayan, ilan kaybetme kaygısıyla yerel basın tarafından görmezden gelinen ve sayfalarına yansıtılmayan, devlet hastanelerine götürülmeden işyeri hekimleri ya da özel hastanelerde kayıtdışı tedavi uygulandığı için resmi kayıtlardan uzak tutulanların sayısını tahmin etmekte zorlandığımızı da belirtmiş olalım” denildi.

2015 yılı içinde gerçekleşen, madencilerin yaşamlarını yitirmesine ve yaralanmalarına neden olan iş “kazaları” şöyle:

3 OCAK 2015 – Manisa Soma’da, Soma Kömürleri A.Ş linyit ocağında çalışırken adı tespit edilemeyen genç bir işçi bacağına malzeme düşmesi sonucu yaralanarak Soma Devlet Hastanesine kaldırıldı.

4 OCAK 2015 – Edirne Uzunköprü Karapürçek Köyü sınırları dahilinde faaliyet yürüten Çakır Madencilik Linyit ocağında çalışan Ahmet Arslan (43), halatların kopması sonucu kömür dolu vagonların arasında sıkışarak yaşamını yitirdi.

9 OCAK 2015 – Zonguldak Dilaver Mahallesi’nde, özel sektöre ait taşkömürü ocağında meydana gelen göçükte Sinan Cin (32) yaşamını yitirdi, Kadir Nalbant (28) ise yaralı olarak kurtarıldı.

9 OCAK 2015 – Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumuna (TTK) bağlı Üzülmez Müessesesi Asma İşletme Müdürlüğü 1 Nolu ocakta çalışan Vural Saraç, yıkılan maden direğinin altında kalarak yaralandı. Vücudunun çeşitli yerlerinde kırık ve ezilmeler olduğu bildirilen Saraç hastaneye kaldırıldı.

14 OCAK 2015 – Denizli’nin Çivril İlçesi Tokça Mahallesi’nde, Cantürk Madencilik şirketine ait linyit ocağında çalışan Ümit Cezm (27), elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirdi.

21 OCAK 2015 – Sivas’ın Gemerek İlçesi’nde faaliyet yürüten Özmar Madencilik Şirketi’ne ait linyit ocağında meydana gelen göçükte, Nuri Ayyıldız (47) yaşamını yitirirken, Yusuf Şimşek (50) ise yaralandı.

29 OCAK 2015 – Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumuna (TTK) bağlı Amasra Müessese Müdürlüğünde çalışan Seyhan Dal (59), geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Elektro-Mekanik Şube Müdürlüğünde görevli Dal, rutin kontrollerini yapmak üzere indiği maden ocağının eksi 250 kodunda aniden yere yığıldı.

31 OCAK 2015 – Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumuna (TTK) bağlı Karadon Müessesesi Gelik İşletme Müdürlüğü ocağında tavandan düşen kömür ve taş yığınlarının altında kalan işçiler Ramazan Toprak ve Kadir Başören yaralı olarak kurtarıldı.

7 ŞUBAT 2015: Muğla’nın Fethiye İlçesi Karacaören Mahallesi’nde Dayhal Madencilik şirketine ait krom ocağında çalışan Mehmet Ali Taşkın (51), 200 kilogramlık krom kütlesinin altında kalarak yaşamını yitirdi.

27 ŞUBAT 2015: Manisa’nın Soma İlçesi’nde Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Genel Müdürlüğüne bağlı, Ege Linyit İşletmesi (ELİ) maden sahasında faaliyet yürüten İmbat Madencilik Enerji Turizm Sanayi ve Tic. A.Ş linyit ocağında, meydana gelen kazada Yusuf Çakıroğlu (35 ) hayatını kaybetti.

9 MART 2015: Manisa Soma’da İmbat Madencilikte gündüz vardiyasında çalışan Ozan Yeşil‘in (20) “iş kazası” sonucu sağ parmağı kırıldı.

10 MART 2015: Zonguldak’ın Ereğli ilçesine bağlı Kandilli beldesinde, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Armutçuk Müessese Müdürlüğüne bağlı maden ocağında sabaha karşı meydana gelen göçükte Nevzat Candan (39) yığınların altında kalarak can verdi. Üzerine tahkimat ve kömür parçaları düşen Yaşar Özdemir’in ayağı kırıldı, Hüseyin Demirdöven ise şoka girdi.

26 MART 2015: Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü’ne bağlı 2 Nolu kuyuda yerin eksi 50 metre altında bakım işi yapan Volkan U. dengesini kaybetti. İsmail A. ile birlikte emniyet kemeri sayesinde kuyu boşluğunda havada asılı kalan işçilerin imdadına arkadaşları yetişerek kurtardı. İşçiler hastaneye kaldırıldı.

27 MART 2015: Zonguldak’ta, Dilaver Mahallesi’nde özel sektör tarafından işletilen bir ocakta çalışan Hasan Keskin, üzerine tavandan kopan kaya parçaları düşmesi sonucu yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.

28 MART 2015: Manisa Soma’da, Soma Kömürleri A.Ş tarafından işletilen ve geçtiğimiz günlerde yeniden üretime geçen Atabacası linyit ocağında meydana gelen “kazada” adı öğrenilemeyen bir işçinin bacağı kırıldı.

8 NİSAN 2015 – Bilecik, Gölpazarı, Gökçeler Köyü’nde Doğaltaş Şirketine ait bir taşocağında meydana gelen patlama sonucu Erol Uğur (38) yaşamını yitirdi.

10 NİSAN 2015 –Isparta, Şakirkaraağaç İlçesinde faaliyet yürüten Eti Maden’e bağlı barit ocağında çalışan Mustafa Yaylı (30) göçük altında kalarak ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan Yaylı kurtarılamadı.

28 NİSAN 2015 – Gümüşhane OSB’de özel sektöre ait bir maden işletmesinde meydana gelen kazada, paso yüklü kamyonun damper pistonunun bükülerek sürücü kabinini ezmesi sonucu, Mahmut Meydan (59) yaşamını yitirdi.

30 NİSAN 2015 – Yalova’nın Güneyköy’ünde BMT Madencilik şirketince işletilen taşocağında, Bilal Türkoğlu (36) damperli kamyonun boşalması sırasında altında kalarak yaşamını yitirdi

1 MAYIS 2015 – Kayseri’nin Develi ilçesine bağlı Alaylı Mahallesi’nde faaliyet yürüten özel sektöre ait taş ocağında çalışan ve adı Hakkı olan soyadı belirlenemeyen bir kişi göçük altında kalarak yaşamını yitirdi.

7 MAYIS 2015 – Zonguldak’ta özel sektöre ait taş kömürü ocağında, bacada meydana gelen göçük sonucu Fatih Sezer’in (29) boynu kırılarak hastaneye kaldırıldı.

7 MAYIS 2015 – Ordu’nun Fatsa İlçesi Örencik Mahallesi’nde özel sektör tarafından işletilen taşocağında kurulumunu yaptıkları taş kırma makinesinin paletinin üzerlerine düşmesi sonucu Ümit A. (39) ve Emrah Ö. (18) yaralandı. İşçiler hastaneye kaldırıldı.

12 MAYIS 2015 – Manisa Soma’da İmbat Madencilikte meydana gelen iş kazasında Ercan Balcı (41) yaralandı.

15 MAYIS 2015 – Manisa Soma’da İmbat Madencilik şirketinin ocağının yanında bulunan malzeme deposunda meydana gelen yangın sonucu 5 işçi yaralanarak hastaneye kaldırıldı.

15 MAYIS 2015 – Manisa Soma’da Demir Export şirketine ait linyit ocağında meydana gelen iş kazası sonucu Abdullah Biçer’ın ayağı kırıldı.

16 MAYIS 2015 – Manisa Soma’da İmbat Madencilik şirketinde koğuşlar ve malzeme depolarının olduğu bölümde elektrik kontağından çıktığı ileri sürülen yangın meydana geldi. Yangın sonucu, 4 işçinin dumandan zehirlenerek, 1 işçi ise topuğundan yaralanarak hastaneye yatırıldı.

16 MAYIS 2015 – Zonguldak Kilimli ilçesi Gelik Beldesi Esen Mevkiinde, ruhsatsız işletilen kömür ocağında metan gazından etkilenen Yılmaz Şebek (39) ve Ahmet Naldemir (39) hastanede tedavi altına alındı.

17 MAYIS 2015 – Burdur’un Yeşilova ilçesi Düden Köyü sınırları içinde faaliyet yürüten Sürücüoğlu Madencilik şirketine ait krom madeninde meydana gelen gaz sızıntısı sonucu Engin Özcan (34) ile Ömer Özcan (35) hayatını kaybetti. Çalışan işçilerden İbrahim Örki, Ali İhsan Özcan, Hüseyin Örki (26) ve Mustafa Örki (29) ise yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.

20 MAYIS 2015 – Zonguldak’ta özel sektöre ait maden ocağında meydana gelen göçüktü Ergin Ceylan (43) yaşamını yitirdi. Ceylanın cansız bedenine göçükten 5 saat sonra ulaşılabildi.

23 MAYIS 2015 – Adana’nın Pozantı İlçesi Kamışlı Mevkiinde, özel sektör tarafından işletilen krom ocağında çalışan Oral Büyüköztürk, galeride çalışırken dengesini kaybederek düştü. Yaralanan Büyüköztürk hastaneye kaldırıldı.

9 HAZİRAN 2015 – Amasya’nın Suluova İlçesinde, Polat Madenciliğe ait linyit ocağında Şılam patlaması (Akışkan su ile toz kömürünün birleşmesiyle oluşuyor) sonucu göçük meydana geldi. Yaşanan kazada Zeki Eşe (41) isimli işçi hayatını kaybetti. Hüseyin Ergün ve Yüksel Demir ise yaralı olarak kurtarıldı.

12 HAZİRAN 2015 – Isparta merkez Kadılar Köyü’nde özel sektör tarafından işletilen bir mermer ocağında, üstüne düşen mermer blokunun altında kalan Durmuş Cengiz (41) yaşamını yitirdi.

15 HAZİRAN 2015 – Kırşehir’in Özbağ Beldesi Kızılca Mahallesi’nde Şifa İnşaat tarafından işletilen Kum ocağında vidanjörle yol sulaması yapan Ekrem Önal (65), kullandığı aracın freninin boşalarak takla atması sonucu altında kalarak yaşamını yitirdi.

18 HAZİRAN 2015 – Manisa Salihli’de özel sektör tarafından çalıştırılan Kum ocağında, kum eleme makinesinden yaklaşık 3 metre aşağıya düşen Deniz Üzel (38) hayatını kaybetti.

23 HAZİRAN 2015 – Zonguldak’ın Dilaver Mahallesi’nde özel sektöre ait bir maden ocağında meydana gelen göçükte arkadaşlarınca kurtarılan Turgut Yılmaz (38) kaldırıldığı Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdi.

28 HAZİRAN 2015 – Amasya Suluova’da Yeni Çeltek Maden ocağı çalışanlarını taşıyan kamyonetin orta refüjde bulunan viyadük ayağına çarpması sonucu işletmede stajyerlik yapan Jeoloji Mühendisi Sefa Gök (20) hayatını kaybetti.

30 HAZİRAN 2015 – Ankara’nın Nallıhan İlçesi Çayırhan Beldesi’nde, Park Termik Maden İşletmesinin Güney Sektöründe tavan desteklerini tutturmak için kullanılan köpük malzemenin saat 23:00 civarında alev alması sonucu çıkan yangında 2’si ağır 13 işçi dumandan zehirlenerek hastaneye kaldırıldı.

3 TEMMUZ 2015 – Isparta merkeze bağlı Büyükgökçeli Köyünde özel sektör tarafından işletilen Mermer ocağında çalışan Hüseyin Ünsal (43) mermer bloğunu keserken testerenin yerinden çıkarak çarpması sonucu yaşamını yitirdi.

7 TEMMUZ 2015 – Zonguldak Kırat Mahallesinde bulunan özel sektöre ait maden ocağında meydana gelen göçük sonucu Alaattin Çayırlı (38) arkadaşları tarafından kurtarıldı. Adı öğrenilemeyen ikinci işçi ise AFAD ekiplerince kurtarıldı.

8 TEMMUZ 2015 – Konya, Kadınhanı, Mahmudiye Köyünde özel sektör tarafından çalıştırılan Taş ocağında kullandığı iş makinesinin devrilmesi sonucu altında kalan Mevlüt Küçükavcı (55) hayatını kaybetti.

10 TEMMUZ 2015 – Zonguldak, Kilimli, Gelik Beldesinde özel sektörce işletilen taş kömürü ocağında 16 Mayıs 2015 tarihinde metan gazından zehirlenerek hastanede tedavisi süren Yılmaz Şebek (39) 55 gün ancak yaşayabildi

12 TEMMUZ 2015 – Denizli, Acıpayam’da, Sürtaş Madencilik şirketine ait krom ocağında, meydana gelen göçükte İbrahim Şahan (36) kurtarılamadı.

13 TEMMUZ 2015 – Tekirdağ Malkara Hemit Mahallesi’nde özel sektör tarafından işletilen taş ocağında, kırma makinesinden fırlayan taşların çarptığı Adem Mimli işçi yaralı olarak Malkara Devlet Hastanesine kaldırıldı.

14 TEMMUZ 2015 – Maraş’ın Afşin ilçesi Topaktaş Mahallesinde, özel sektör tarafından işletilen krom ocağında dinamit patlaması sırasında Halil Topal (23) ağır yaralandı. Topal’ın bir gözünü kaybettiği ve sağ bacağının da kırıldığı öğrenildi.

20 TEMMUZ 2015 – Adana, Kozan’da Akmetal Madencilik tarafından işletilen Horzum Madeni çinko işletmesinde dinamit patlatılması sonucu oluşan göçükte, üç ay önce işe başlayan Ersöz Eroğlu (32) hayatını kaybederken Yasin Bingöl (25) yaralı olarak kurtarıldı.

22 TEMMUZ 2015 – Muğla, Milas”ta, özel sektöre ait boksit maden işletmesinde, 200 metre derinlikte iş makinesiyle çalışma yapan Ethem Bursa (51), üzerine devrilen direğin altında kalarak can verdi. Konuya ilişkin şirket sahibinin işçilere konuşma yasağı koyduğu öğrenildi.

26 TEMMUZ 2015 – Afyon’da özel sektöre ait bir Mermer ocağında, üzerine büyük bir mermer parçası düşen Ali İhsan Çiloğlu (53) kurtarılamadı.

27 TEMMUZ 2015 – Ankara Nallıhan/Çayırhan’da Park Teknik’e ait linyit ocağında nezaretçi olarak çalışan Macit Yüksel (37), monorayın çarpması sonucu hayatını kaybetti.

31 TEMMUZ 2015 – Burdur’un Bucak İlçesi’nde özel sektöre ait bir mermer fabrikasında çalışan Ali Zeren (19), elektrik akımına kapılarak can verdi.

31 TEMMUZ 2015 – Zonguldak İnağzı Mahallesinde, özel sektör tarafından işletilen taşkömürü ocağında meydana gelen göçükte Çetin İnamoğlu (38) ağır yaralı olarak kurtarıldı.

5 AĞUSTOS 2015 – Mardin Mazıdağ’da bulunan Eti Bakır Fosfat tesislerinde adı belirlenemeyen bir işçi kırma makinesinin bantlarına kapılarak yaşamını yitirdi.

10 AĞUSTOS 2015 – Zonguldak’ta Mithatpaşa Tüneli girişinde dinamit patlatılması esnasında işçi Aytaç Çapri (32) tünelin ağzında bulunan iki tonluk kapağın altında kalarak yaşamını yitirdi.

11 AĞUSTOS 2015 – Zonguldak Kilimli de TTK Müessese Müdürlüğüne bağlı Gelik İşletmesi taşkömürü ocağında meydana gelen göçükte Sezai Aslanbaş (29) yaşamını yitirdi.

19 AĞUSTOS 2015 – Zonguldak’ın Kilimli İlçesi’ne bağlı Gelik Beldesi’nde özel sektör tarafından işletilen taşkömürü ocağında tavandan düşen taş yığınlarının altında kalan Oktay Taş (33) yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.

22 AĞUSTOS 2015 – İstanbul Silivri Büyükkılıçlı Köyü’nde, özel sektöre ait kum ocağında çalışan Hasan Alkan, elektrik panosunda meydana gelen arızayı gidermek için çalışırken elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirdi.

25 AĞUSTOS 2015 – Zonguldak Kilimli’de TTK’ya ait Karadon Müessese Müdürlüğüne bağlı Gelik İşletmesi taşkömürü ocağında meydana gelen iş kazasında Barış Bacak (35) yaralı olarak kurtarıldı.

26 AĞUSTOS 2015 – Bursa Harmancık’ta Hayri Öğelman Krom Ocağı’nda meydana gelen göçükte, Mustafa Evren (45) yaşamını yitirdi, Ramazan Alçı (31) ise ağır yaralandı.

26 AĞUSTOS 2015 – Muğla’nın Kavaklıdere İlçesi Derebağ Mahallesi’nde özel sektör tarafından işletilen bir mermer ocağında, iş makinesinin kaldırdığı iki mermer bloku arasında sıkışan Ahmet Karadeniz (30) yaşamını yitirdi.

28 AĞUSTOS 2015 – Bursa’da özel sektöre ait bir Mermer Ocağının molozlarını kamyonla döküm sahasına boşaltan Mustafa Özünlü (39) aracın kayması sonucu uçuruma yuvarlandı. Ağır yaralanan Özünlü, kaza yerinde hayatını kaybetti.

31 AĞUSTOS 2015 – Zonguldak Kırat Mahallesi Hacı Osman Sokakta özel sektöre ait bir taşkömürü ocağında çalışan Erol Gün (38) ve Ahmet Şen (34) karbondioksit gazından etkilenerek hayatlarını kaybettiler.

31 AĞUSTOS 2015 – Amasya Akyazı Köyü yakınlarında, Regal Mermer şirketine ait taş ocağında meydana gelen patlama sonucu çıkan yangında, Selçuk Ateş (29), Evren Y. (30) ve Tuncay Bilgin (41) ağır, toplam 5 işçi yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. İşçilerin vücutlarında yüzde 70’inde 3’üncü dereceden yanık olduğu tespit edildi.

1 EYLÜL 2015 – Kütahya’nın Tavşanlı ilçesine bağlı Tunçbilek beldesine yaklaşık 15 kilometre uzaklıkta bulunan Karakaya Köyü sınırları içinde linyit ocağında göçük meydana geldi. Göçük sonucunda Mustafa Oran toprak altında kalarak hayatını kaybetti. İşçilerden Ramazan Mintaş ise yaralı olarak kurtarıldı.

1 EYLÜL 2015 – Bilecik’in Yenipazar İlçesi Kavacık Köyü’nde özel sektör tarafından işletilen bir mermer ocağında Fikret Kaya (50), mermer bloklarının bulunduğu alandaki suyu kapatmaya giderken 7 metre yüksekten düşerek ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan işçi yaşamını yitirdi.

4 EYLÜL 2015 – Amasya Akyazı Köyü yakınlarında, Regal Mermer şirketine ait taşocağında 31 Ağustos 2015 tarihinde meydana gelen patlama sonucu çıkan yangında üçüncü derecede yanık olduğu tespit edilen ağır yaralı işçilerden, Selçuk Ateş (29) ve Tuncay Bilgin (41) hastanede yaşamını yitirdi. Ağır yaralı olarak kurtarılan Evren Yeşilırmak (30) ise Ankara’ya hastaneye sevkedildi.

4 EYLÜL 2015 – Kütahya’nın Emet ilçesi Yeniceköy yakınlarında özel sektör tarafından işletilen mermer ocağında Fatih Erkul’un (23) kullandığı iş makinesi, yükleme yapıldığı sırada kontrolden çıkarak 300 metrelik uçuruma yuvarlandı. İş makinesi operatörü Erkul kazada yaşamını yitirdi.

7 EYLÜL 2015 – Afyon Emirdağ ocaklar bölgesinde özel sektör tarafından işletilen bir mermer ocağında, mermer bloğundan kopan bir parçanın üzerine devrilmesi sonucu Yunus Güçlü (18) yaşamını yitirdi.

8 EYLÜL 2015 – Zonguldak’ın Kilimli İlçesi’ne bağlı Gelik Beldesi’nde özel sektöre ait taşkömürü ocağında meydana gelen göçükte Alpay Çaylı (40) hayatını kaybetti.

9 EYLÜL 2015 – Kayseri’nin Avşarpotuklu Mahallesinde özel sektöre ait krom ocağındaki vinç ve kulesi sökülürken meydana gelen patlamada Yusuf Kaygısız (38) hayatını kaybetti. Yaralanan Ahmet Çiftçi, Yasin Çiftçi, Kandemir Yıldırım, Cezmi Toprak ve Hacı Kaygısız ise hastanelere kaldırıldı.

10 EYLÜL 2015 – Amasya merkeze bağlı Akyazı Köyü yakınlarında faaliyet gösteren özel sektöre ait taş Ocağında 31 Ağustos 2015 tarihinde meydana gelen patlamada alevlerin arasında kalıp vücudunda ağır yanıklar oluşan ve Ankara’ya hastaneye sevkedilen Evren Yeşilırmak (30) kurtarılamadı.

11 EYLÜL 2015 – Balıkesir’in Bandırma İlçesi’nde Eti Maden İşletmesine ait Boraks tesislerinde çözelti kazanına dengesini kaybederek düşen işçi Zekai Demir (35) yaralı olarak kurtarılarak hastaneye kaldırıldı.

16 EYLÜL 2015 – Antalya Fethiye’de Aksu Maden San. Tic. A.Ş’ne ait Karagedik Krom İşletmesinde meydana gelen iş kazasında Yalçın Güngörmez ve Ercan Güç yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.

16 EYLÜL 2015 – Kütahya 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde özel sektör tarafından işletilen mermer fabrikasında plaka ebatlama makinesine düşerek sıkışan Sinan Tanlıkolu (30) yaşamını yitirdi.

27 EYLÜL 2015 – Gümüşhane merkeze bağlı Karamustafa Köyü’nde faaliyet gösteren özel sektöre ait bir maden ocağında, yeni atık merkezi yapımı için ağaç kesimi yapan işçilerden Murat Kaya (35), kesilen tomruğun üzerine düşmesi sonucu ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan Kaya yaşamını yitirdi.

2 EKİM 2015 – Zonguldak’ın Ereğli İlçesi Kandilli Beldesi’nde, TTK Armutçuk Müessesinde meydana gelen göçükten yaralı olarak kurtarılan Erkan Seyhan (31) hastanede yaşamını yitirdi. Göçükten yaralı olarak kurtarılan Sezai Çoban’ın (30) ise tedavisi sürüyor.

4 EKİM 2015 – Balıkesir’in Bandırma İlçesi’nde Eti Maden İşletmesine ait Boraks tesislerinde çöktürme havuzuna dengesini kaybederek düşen mühendis Yüksel Yalçın (27) yaralandı. Arkadaşları tarafından havuzdan çıkarılan Yüksel Yalçın, Bandırma Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

4 EKİM 2015 – Malatya Büyükşehir Belediyesine ait Esenlik Şirketince işletilen kum ocağında çalışan Lütfü Güven (33) geçirdiği kaza sonucu yaşamını yitirdi.

6 EKİM 2015 – Düzce belediyesine ait İntaş şirketince, Çınardüzü Köyü’nde işletilen taşocağında, geriye doğru manevra yapan kamyonun altında kalan Hasan Sefa ezilerek can verdi.

6 EKİM 2015 – Muğla’nın Milas ilçesinin Alatepe Mahallesi’nde özel sektöre ait linyit ocağında meydana gelen göçükte Deniz Yaman (30) yaşamını yitirdi.

12 EKİM 2015 – Manisa Soma’da İmbat Madencilikte çalışan İlhan Tepe (40) geçirdiği kaza sonucu gözünden yaralanarak İzmir’e hastaneye kaldırıldı. Tepe, hastanede gözünden ameliyat edildi.

15 EKİM 2015 – Denizli Tavas’ta özel sektörce işletilen linyit ocağında, çatıda aydınlatma ışıklarını yerleştirdiği sırada malzeme almak için giderken boşluğa basarak 10 metre aşağı düşen Hasan Gencimek (52) yaşamını yitirdi.

26 EKİM 2015 – Şırnak Kemerli Köyü civarında özel sektör tarafından işletilen linyit ocağında meydana gelen göçükten ağır yaralı olarak kurtarılan Halil Atak (49), kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.

29 EKİM 2015 – Kütahya’da maden cevheri taşıyan kamyon kontrolden çıkarak şarampole devrildi. Kamyon sürücüsü Halil İbrahim Sarı (52) kurtarılamadı.

31 EKİM 2015 – Elazığ, Alacakaya Kef’te özel sektör tarafından işletilen bakır ocağında geçirdiği baygınlık sonucu 150 metreden düşen Sefa Borulday (28) hayatını kaybetti.

2 KASIM 2015 – Bolu’nun Mengen ilçesine bağlı Gökçesu beldesinde Yanar Elmas Madencilik Limited Şirketine ait linyit ocağında meydana gelen kömür tozu patlaması sonucu Murat Onur, Kemal Akçaköse, Doğan Bayer ve Süleyman Kışla Bolu İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alındılar. Sağlık durumu ağır olan Süleyman Kışla, ambulans helikopterle İstanbul Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi.

2 KASIM 2015 – Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Mecidiye Köyü’nde, özel sektörce işletilen taşocağında E. Ç.’nin (30) kullandığı iş makinesi, geri manevra yaptığı sırada arkasından geçen taş kırma makinesi operatörü Ahmet Hamdi Özmercan’ın (45) üzerinden geçti. Özmercan kurtarılamadı.

4 KASIM 2015 – Çorum’un İskilip ilçesine bağlı Yanoğlan Köyü’nde faaliyet gösteren özel sektöre ait bir linyit işletmesinde yeraltı bölümünde çalışan Mehmet Ali Küyük (39), Mustafa Can (45), Naşit Arık (39), Abdullah Kuş (38), Yakup Karabıyık (47) ve Sadullah Alaçam (37) adlı 6 işçi karbonmonoksit gazından zehirlenerek İskilip Atıf Hoca Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

13 KASIM 2015 – Konya’nın Beyşehir İlçesi Bekdemir Mahallesi’nde özel sektör tarafından işletilen taşocağında, şantiye binasının çatısında ölçü almaya çalışan kaynak ustası İsmail Emiroğlu (67) 6 metre yükseklikten düşerek beton zemine düştü. Emiroğlu anında hayatını kaybetti.

15 KASIM 2015 – Çorum’un İskilip ilçesine bağlı Yanoğlan Köyü yakınlarında faaliyet gösteren özel sektöre ait linyit ocağında karbonmonoksit gazından zehirlenen Gazi Dertli (49) yaşamını yitirdi. Aynı işletmede 6 işçi 4 Kasım 2015 tarihinde zehirlenerek hastaneye kaldırılmıştı.

19 KASIM 2015 – Urfa’da özel sektör tarafından işletilen bir mıcır ocağında, üzerine kaya parçası düşen Abdullah Kudak (36) hayatını kaybetti.

20 KASIM 2015 – Zonguldak’ın Kilimli İlçesi Gelik Beldesi’nde özel sektör tarafından üretim yapılan taşkömürü ocağında, meydana gelen patlama sonucu Naci Çiftçi (45) yaşamını yitirdi, Bekir Çiftçi, Şaban Çiftçi ve Murat Karakuş ise yaralı olarak kurtarıldı.

25 KASIM 2015 – Zonguldak’ın Kilimli ilçesine bağlı Gelik Beldesi’nde özel bir şirkete ait taşkömürü ocağında meydana gelen göçükte Yusuf Köroğlu (41) yaşamını yitirdi.

1 ARALIK 2015 – Çanakkale’nin Yenice ilçesi Kalkım Beldesi Karaydın Köyü sınırları dahilinde Oreks firmasınca işletilen Kurşun işletmesinde göçük meydana geldi. Göçük sonucu Üzeyir Özçetin (32) yaşamını yitirirken, Günay Orhan (50) yaralı olarak kurtarıldı.

4 ARALIK 2015 – Zonguldak Asma Mahallesi Kömürcü Sokaktaki eski TTK ocağından taşkömürü çıkarmak isteyen Mustafa Sağır (62) üzerine düşen büyük bir maden kütlesinin altında kalarak yaşamını yitirdi.

4 ARALIK 2015 – Ankara’nın Nallıhan ilçesine bağlı Çayırhan’da, Park Teknik Linyit İşletmesinde Hayrettin Akıncı, Ali Erdoğan ve İsmail Ören, işçi nakliyesinde kullanılan monoraydan düşerek yaralandı. Yaralı olarak kurtarılan işçiler önce, Beypazarı Devlet Hastanesine oradan da Akıncı özel hastanesine ve Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi.

19 ARALIK 2015 – Muğla’nın Yatağan ilçesi Deştin Mahallesi’nde, özel sektör tarafından işletilen bir mermer ocağında, dağ kesme makinesi ile kayalar arasında sıkışarak ağır yaralanan Tuncay Karakan (45) yaşamını yitirdi. Karakan’ın bir ay önce işe girdiği belirtildi.

19 ARALIK 2015 – Gaziantep’in Şehit Kamil İlçesinde faaliyet yürüten özel sektöre ait kum ocağında çalışan Rüstem Taşdemir (42) ölü olarak bulundu.

19 ARALIK 2015 – Zonguldak Kilimli Gelik Beldesinde özel sektör tarafından işletilen taşkömürü ocağında meydana gelen göçükte Soner Mutlu (29) yaşamını yitirdi.

21 ARALIK 2015 – Antalya’nın Konyaaltı ilçesine bağlı Üçoluk mahallesinde, özel sektör tarafından işletilen taşocağında Yalçın Coşkun (41) üzerine düşen büyük bir kaya parçasının altında kalarak yaşamını yitirdi.

29 ARALIK 2015 – Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü taşkömürü ocağında yerin 600 metre altında çalışan Ali Dökmeci (39), saat 10.30 sıralarında rahatsızlandı. Arkadaşlarına, “Göğsüm ağrıyor” diyen Ali Dökmeci’yi arkadaşları hastaneye götürdü ama Dökmeci kurtarılamadı.

http://sirinnar.net/2015in-maden-kazasi-bilancosu

MADENCİNİN YAŞAMI GÜVENCE ALTINA ALINMALI

ayhanMaden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel madencilik sektöründe çalışanların yaşamlarının güvence altına alınması gerektiğini belirtti.

Adana’da Maden Mühendisleri Odası üyeleri, düzenlenen gecede bir araya geldi. Seyhan Oteli’nde düzenlenen geceye, Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel, Adana Şube Başkanı Sabahatdin Sakatoğlu ve çok sayıda maden mühendisi katıldı.

Programda konuşan Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel, Türkiye’nin maden bakımından zengin doğal kaynaklara sahip olan ancak bunları ülkenin yararına sunamayan, nadir ülkelerden biri olduğunu aktardı. Türkiye’nin gelişmesi ve periyodik ekonomik krizlerden kurtulması için madenlerin üretime alınması ve bu yolla sanayinin ham ve ara madde ihtiyacının karşılanması gerektiğini aktaran Yüksel, “İş kazalarında ülkemiz hala Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sıradadır. Bu tablonun bir an önce değişmesi ve yerin altında, adeta ölüm-kalım mücadelesi vererek ailelerinin geçimini sağlayan onlarca meslektaşımızın ve madencimizin yaşamlarının güvence altına alınması gerekmektedir.” dedi.

Maden Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Sabahattin Sakatoğlu da madenciliğin tarih boyunca uygarlıkların gelişmesinde çok önemli yer tutan sektörlerden biri olduğunu ifade etti. Sakatoğlu şöyle konuştu: “Madenlerin yer altından çıkarılması oldukça tehlikeli ve zordur. Yeraltı kaynaklarını doğayla mücadele ederek yerin yüzlerce metre altında her türlü tehlike ve zorluğa karşı yeraltı zenginliklerimizi üreten, gerektiğinde bu uğurda yaşamını kaybeden üyelerimize ve maden emekçilerine sadece bizlerin değil toplumun tüm kesimlerinin vefa borcu bulunmaktadır. Her gün eşleri ve çocukları tarafından, “hayırlı işler” diye uğurlanan ve her akşam, “geçmiş olsun” diye karşılanan ölümle burun buruna yaşayan bu insanlara ve mesleğe sahip çıkmak bir insanlık görevidir.” Konuşmaların ardından meslekte 30 ve 40. yılını dolduranlara plaket verildi.

Haber 3

TTK Eski Genel Müdürü Ömer Yenel …..

ömer yenelEski Genel Müdür’den çarpıcı iddia: TTK, TKİ modeline çevrilecek, Zonguldak, Soma olacak

TTK eski Genel Müdürü Ömer Yenel, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’nun yeni yıla Zonguldak’ta madene girmelerini ve yaptıkları açıklamadı değerlendirdi.

Ömer Yenel, “Bakanların açıkladıkları değil, açıklamadıkları flaş haberdi.  Anlaşılıyor ki TTK, TKİ modeline çevrilecek, Zonguldak Havzası da Soma gibi olacak. Bu programın sonuçlarını önümüzdeki günlerde tartışalım” dedi.

İşte Ömer Yenel’in konuşla ilgili açıklaması:

“Son yıllarda yeraltında madenciler ile iftar yemeği yemek veya yılbaşını geçirmek moda oldu. Bunu yapan yüksek bürokrat ve politikacılar madencinin yanında olduklarını göstermek için şov yapıyorlar. Madenciler burada konu mankeni. Madencinin ve Madenciliğin sorunlarını çözmek için madene inmek gerekmez ki. Madenden çıktıktan sonra ise söylemler hep aynıdır. “Madencinin aldığı anasının ak sütü gibi helal’’ , ‘’Şartlar en kısa zamanda iyileştirilecek ‘’ , ‘’Madenciliğin Ülkemiz için ne denli önem arz ettiğini biliyor ve gece gündüz çalışıyoruz‘’ , ‘’Madenciler ve Madencilik için birçok iş yaptık‘’  gibi.

Bu yılbaşı gecesi de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu Kozlu’da ocağa indiler. Her iki Bakanın da madenden çıktıktan sonraki açıklamalarını dikkatle okudum. Bol inşallahlı yukarıdaki sözler.

Yerel basında bu söylemler ‘’Bakandan flaş açıklamalar’’ başlığı ile yer aldı. Burada flaş olan Bakanın açıklamaları değil açıklamadıkları idi. Kabul edelim ki Bakan açıklamalarında dürüst davrandı ve Zonguldak’ın aylardır beklediği TTK ya işçi alacağız demedi. Özel sektörün sorunlarını çözeceğiz ve şartlarını iyileştireceğiz derken Zonguldak madenlerindeki iyileştirmeleri Özel Sektör eliyle yapılacağının işaretini verdi.

Anlaşılıyor ki TTK, TKİ modeline çevrilecek, Zonguldak Havzası da Soma gibi olacak. Bu programın sonuçlarını önümüzdeki günlerde tartışalım.”

Enerji jeopolitiği ve yerli kaynaklara dönüş stratejisi

Ülkemiz enerji ihtiyacının, ancak dörtte biri yerli kaynaklardan karşılanmakta, geri kalan dörtte üçü ise yıllık yaklaşık 60 milyar dolar ödenerek ithal edilmektedir. İthal edilen enerjinin üçte biri de kriz yaşamakta olduğumuz Rusya’dan temin edilmektedir. Bu rakamlar aslında şunu gösteriyor ki en temel insan hakkımız olan yaşam için gerekli olan enerji açısından kökten dışa bağımlıyız, esas olarak da senaryosunu bilmediğimiz, oyuncusu olmadığımız enerji savaşlarının önemli aktörlerinden biri olan Rusya’ya bağlıyız.

 

Dünya fosil enerji rezervlerinin yüzde 70’inin Avrasya’da; bunun büyük bölümünün de Ortadoğu’da olduğu dikkate alındığında, bu bölgedeki bitmez tükenmez krizlerin, kaosların, mezhep ve etnik savaşların asıl nedeninin ‘enerji savaşları’ olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Esasen bizler çok şanslıyız. Çünkü, Cumhuriyetimizi kuran irade bu ekseni de bu senaryoyu da 90 yıl önce tanımlamıştır. Bu adil ve demokratik senaryo da “Yurtta sulh, cihanda sulh”tur. Bu ufuk açıcı konseptin; aslında, günün koşullarına uygun dinamik bir yaklaşımla projelendirildiğinde; ekonomik kültürel ve sosyal sonuçlar üretecek ve bunları adil dağıtacak, ülkeler arasında; krizlerin, savaşların yaşanmayacağı bir anahtar olduğu anlaşılmalıdır. Bölgemizde yaşanan enerji savaşları için, din, mezhep, etnisite bağnazlıklarının araçsallaştırılmasına ortak olmayacak bir politikanın bu eksende geliştirmesi de hem ülkemiz hem bölgemiz hem de tüm insanlık için kaçınılmazdır.

Kaynak yaratılmalı

Enerji jeopolitik boyutu ekseninde yaşamakta olduğumuz kriz, ülkemizde enerji kapasitesinin alternatifli olarak geliştirilmesini ve tasarruflu kullanılmasının önemini açıkça ortaya koymaktadır. Bununla birlikte enerji güvenliği, dünya enerji piyasalarındaki arz gelişmeleri ve ekonomikliği göz önüne alınarak enerji ihtiyacımızın karşılanmasında yerli kaynaklara ağırlık verilmesi şarttır. Ancak, 780 bin kilometrekarelik Misak-ı Milli sınırları içinde gerek yüzeyde gerek yeraltındaki enerji hammaddeleri başta olmak üzere doğal kaynaklarımızın varlığı maalesef sistematik bilimsel etüt ve arama çalışmalarına yeterli kaynak ayrılmamış olması nedeniyle tam olarak belirlenememiştir. Basit bir karşılaştırma yapacak olursak; ABD her bir 20 kilometrekarelik alanında yaptığı sondaj çalışmaları ile topraklarının yaklaşık üç bin metre derinliğindeki varlığını yüzde 90 doğruluk derecesi ile belirlemiş ve çoğunu da katma değer yaratacak tarzda ekonomiye kazandırmışken, biz, kısıtlı kaynaklarla yapılan çalışmalarla topraklarımızın en fazla 150-200 m altındaki varlıklarımızı yüzde 50 doğruluk derecesi ile tahmin edebilmekteyiz, dolayısı ile de ulusal ekonomiye yeterince kazandıramamaktayız. Halbuki eğer sadece enerji ithalatı için harcanan meblağın yüzde 10’luk kısmı 3-5 yıllık bir projeksiyonla ve bir seferberlik ruhuyla  arama çalışmalarına ayrılsa, çok büyük miktarlarda çok çeşitli kaynakları ortaya koyabilecek bir jeolojik yapıya sahibiz. En kısa zamanda bu yönde kararlar alınarak bu ayıptan kurtulmamız, başka bir deyişle topraklarımızın altını da üstünü de bilir hale gelmemiz gerekmektedir. Öyle ise ilk aşamada bilinen kaynaklarımızdan önemli bir rezerve sahip olduğumuz kömürü, çevre dostu teknolojiler kullanarak en kısa sürede enerjiye dönüştürmeliyiz. Eş zamanlı olarak da yenilenebilir enerji kaynaklarımızı hızla ekonomiye katmalıyız. Elbette bu sınırlı bir katkı olur. Esas olarak da gelişen teknolojiyle beraber yeni ve alternatif enerji kaynaklarından yararlanmalıyız.

Akılcı politika şart

Bu kaynaklardan biri olan, hidrojen; temiz, taşınabilir, yenilenebilir, dönüşebilir, alevli ve katalitik yanmaya, elektrokimyasal dönüşüme uygun olması bakımından fosilyakıtlara göre büyük üstünlükler göstermektedir. Sodyum bor hidrür, hidrojen depolama kapasitesi, yüksek sıcaklıklara kadar kararlı halde kalabilmesi ve patlama riski olmaması nedeniyle en uygun depolama yöntemidir. Bu yönü ile şanslıyız. Tüm dünyada bilinen bor rezervlerinin yaklaşık yüzde 75’ine sahibiz. Ancak borun mevcut tüketim alanlarının kısıtlılığı ve ileri teknolojiye sahip olamamamız nedeniyle rezerv tüketim oranları ülkemiz açısından çok da iç açıcı değildir. Türkiye’nin hidrojen kapasitesine baktığımızda ise ilk göze çarpan veri Karadeniz’deki geniş hidrojen sülfür oluşumudur. Bu varlıklarımız, hidrojen enerjisi kullanımında, ülkemizi önemli aktörlerden biri haline getirebilecek, hem kendi hem de dünyanın enerji gereksiniminin önemli bir bölümünü karşılayabilecektir.

Dünya petrol piyasasını elinde bulunduran çok uluslu şirketlerde fosil yakıt çağının bitmek üzere olduğunu bildikleri için hidrojen enerjisi teknolojileri ile ilgili çalışmalarına hız kazandırmışlardır.

O halde ülkemizin, orta ve uzun vadede, AR-GE faaliyetlerine ağırlık vererek, temel hammadde kaynaklarına tekel seviyesinde hakim olduğumuz hidrojen enerjisine geçiş için uluslararası işbirlikleri ve projeler geliştirmesi son derece hayatidir. Aksi taktirde geleneksel kullanım alanlarındaki talebi oldukça sınırlı, rezervin de sadece bizde olduğu bir enerji hammaddesi olan bor, çok uluslu şirketlere güven vermeyecek, onları boru ikame edecek araştırmalara yöneltecektir. Esasen bu yönde çalışmalar yapılmakta olduğu da bilinmektedir.

Uzun süreden beri çok uluslu tekellerin, devletçe üretilmekte olan bor madenlerimizin özelleştirilmesi yönündeki baskı ve lobi faaliyetlerinin asıl nedeni, herhalde geleneksel tüketim alanlarındaki toplam 5-10 milyar dolar katma değerli boyut olmayıp, yakın geleceğin enerji konseptindeki 500 milyar dolarlık boyutlar olsa gerektir. Bu değeri, akılcı bir politika ile yönetmemizve mevcut bor rezervlerimizin yerine geçecek ürünlerin bulunarak, bu varlığımızın toprak haline dönüştürülmesini engellememiz acil bir görevdir.

Prof. Dr. Ali KAHRİMAN (Maden Y. Mühendisi)

1955 yılında Sivas’ta doğdu, İTÜ Maden Fakültesi’nden 1977 yılında mezun oldu. 1977-1990 yılları arasında MTA ve TKİ Genel Müdürlüğü bünyelerinde ‘Mühendis, Başmühendis, Şube Müdürü’ gibi muhtelif görevlerde bulundu. 1990-1996 yılları arasında Cumhuriyet Üniversitesi’nde görev yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümünde Anabilim Dalı ve Bölüm Başkanı olarak çalışmaya başlayan Kahriman, 2008’de Okan Üniversitesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğü görevlerini üstlendi. Prof. Kahriman, halen Okan Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İngilizce İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesidir.

Maden işçilerinin yeni yıl dileği: Ölmeyelim

maden-iscilerinin-yeni-yil-dilegi-olmeyelim-100978-5Zonguldak’ta yeni yıla yerin yüzlerce metre altında giren maden işçileri, 2015’te iş cinayetlerinde yaşamını yitiren maden işçilerini anarken, 2016 yılında madende ölüm istemediklerini söyledi. Maden işçileri, ‘Kazasız Belasız Nice Senelere’ yazılı yaş pastayı keserek birbirlerine ikram etti. İşçiler, “2015 yılını kazasız belasız bitirdik. 2015’te bütün maden şehitlerine Allah’tan rahmet diliyoruz. Bu yılbaşını burada hep beraber geçiriyoruz. Belki seneye burada olamayız” dedi.

 

Öte yandan Enerji Bakanı Berat Albayrak, madencilik ile ilgili bir yasal düzenleme hazırladıklarını söyledi. Çalışma Bakanı Süleyman Soylu ile birlikte yeni yılı TTK Kozlu Maden Ocağı’nda işçilerle karşılayan Albayrak, “Bu ay içerisinde özellikle özel sektör madenciliği noktasında iyi bir çalışma hazırlıyoruz. İnşallah bu yasal düzenleme Meclis’ten geçtikten sonra Bakanlar Kurulumuzun da desteğiyle tüm kesimleri kapsayacak. Yani kamu, özel üzerinde rödevans dâhil, maliyetler konusunda yaşanan süreçlerle ilgili bir çalışma yapıyoruz” dedi.

Birgün

Bakanlar Yeni Yıla Maden Ocağında Girdi

1Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, yeni yıla Zonguldak TTK Kozlu Müessese Müdürlüğü’ndeki maden ocağında yerin 425 metre altında girdi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, yeni yılı maden ocağında geçirmek üzere Zonguldak Kozlu TTK Müessese Müdürlüğü’ne geldi. Bakanları Zonguldak Valisi Ali Kaban karşıladı.

TTK Kozlu Müessese Müdürlüğü’nde kısa bir eğitimden geçen bakanlar, beraberindeki AK Parti Zonguldak Milletvekilleri Hüseyin Özbakır, Özcan Ulupınar, Faruk Çaturoğlu ve partililer ile birlikte önce kurum binasında madenci elbisesi giydi. Baretlerini giyen bakanlar, ardından Kozlu Müessese Müdürlüğü yetkililerinden yer altında 30 dakika yeten madenci maskesi hakkında bilgi aldı.

“ZONGULDAK EMEĞİN MERKEZİ”

Ocağa girmeden önce gazetecilere değerlendirmede bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, “Dün Suudi Arabistan’daydık. Önemli bir seyahat oldu Türkiye açısından. Hava muhalefetine rağmen söz vermiştik. Zonguldak’a geldik. Hava muhalefetine rağmen sözümüzü yerine getirdik. Emek, iş gücü, Zonguldak’ta buranın merkezi. Yeni yıla burada girmek istedik. Aynı zamanda yerli kaynaklarımıza, madenciliğimize, gerekli ehemmiyeti verme noktasında burada birlikte geçirmek istedik. Vekillerimiz, başkanlarımız, valimiz, aynı şekilde sağ olsunlar. Süleyman Soylu bakanımız da buradalar. Birlikte yeni yıla girelim istedim. İnşallah yeni yılın ülkemize, milletimize özellikle son iki yıldır zor sıkıntılı süreçlerden geçtik. Kardeşliğimize, dirliğimize katkıda bulunacağı güzel bir yıl temennisiyle hepinize teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“EMEĞİN BAŞKENTİNDE MESAJ VERELİM İSTEDİK”

Asgari ücret hakkındaki gelişmeler ve emeklilere yapılan katkılarla ilgili hatırlatmada bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu ise, “Tüm insanlık için hayırlara vesile olur temennisindeyiz. Bir şeyi ifade etmek gerekir ki 2015 yılında 2014 yıllında demokrasiyi, milli iradeyi seçimlerle doyasıya yaşadık. 2015’te 1 Kasım’dan sonra 2019’a kadar milletimizin de hükümetimizin de aslında her birimizin hedefi Türkiye’nin arzu ettiği hem büyümeyi, hem gelişmeyi, hem üretimi, hem istihdamı, emeğin başkentinde Zonguldak’ta hep birlikte bir mesaj verelim istedik” şeklinde konuştu.

“2016 GÜZEL GELİŞMELERE VESİLE OLACAK”

Zonguldak’ın önemli bir yere sahip olduğunu ifade eden Soylu, “Aziz milletimiz bilsin ki bu ülkede 1 Kasım’da Türkiye’nin yönetimini emanet ettikleri evlatlarını hem sıtkı sadakatle hem büyük gayretle kendilerine bırakılan emaneti en iyi şekilde temsil etmeye, çalışarak, gayret göstererek taşımaya hem de milletin bu büyük emanetini yarınlara götürmeye hep birlikte gayret içerisindeyiz. İnşallah Zonguldak bizim memleketimizin, ülkemizin emek açısından da coğrafya açısından da önemli bir yerdir. İnanıyoruz ki bugün burada Enerji Bakanımızla 2016’da direk kendi alanında kendi sektöründe vereceğiz güzel müjdelerle birlikte güzel gelişmelere vesile olacak adımlar atarız. Hep birlikte dün beraber asgari ücreti açıkladık. Takdir edersiniz ki ondan önce de emeklilerle ilgili her ay 100 lira yıllık 1200 lira katkı olacak. Tek tek 1 Kasım seçimlerinden önce verdiğimiz taahhütleri yerine getiriyoruz. Buraya gelirken Başbakanımızla yapmış olduğumuz toplantı neticesinde geldik. Hem selamlarını iletiyoruz. Yeni yıl dileklerini iletiyoruz. İnşallah yeni yılda hep birlikte bu temennilerimize ulaşırız. Allah tüm insanlığın yardımcısı olsun” dedi.

İŞÇİLERLE YENİ YIL YEMEĞİ

Bakanlar, açıklamaların ardından yerin 425 metre altına indi. Beraberindekiler ile birlikte kafese binen bakanlar, yer altındaki işçilerle buluşacak. Börek ve cevizli kömecin yanı sıra çeşitli ikramlardan oluşan yeni yıl sofrasına oturacak olan bakanlar, ayrıca yer altındaki işçilerle de görüşerek fikir alışverişinde bulunacaklar.

2