Günün Madencilik Makalesi

8 Kasım tarihinin bizim buralar için özel bir önemi vardır. Stratejik bir maden olan taşkömürü, 191 yıl önce 8 Kasım günü Ereğli’de bulunmuştu. Uzun Mehmet ismindeki bir köy emekçisi tarafından…

Yıl doğrudur, ama 8 Kasım sembolik bir tarihtir.

Anlatacağım…

Artık, Uzun Mehmet’in kömürü bulunuşunun öyküsüne yapılan itirazları aştık. Çünkü 1829, Ereğli ve Uzun Mehmet Osmanlı basınında da, Osmanlı arşivlerinde de var. En son bizim Recep Çetin bunları bir kitapla belgeledi. Kömürün bulunuşu  öyküsünün “uydurma” olduğu ileri  süren okuma ve araştırma özürlü tarihçilerin (!) sesi eni-konu kesildi…

Ben bu köşede çok yazdım, çok altını çizdim:

Taşkömürüne, bulunuşundan 103, ilk işletmeye açılışından da 84 yıl sonra Zonguldak Halkevi tarafından bir bulunuş öyküsü yazılması izahı kolay, sıradan bir olay değildir.

Ama biz, bu sıradışılığın ne olduğunu biliyoruz Şudur o:

Kültür emperyalizmine yerel bir tepki ! Milli kültüre yerel bir katkı…

Milli kültür, millet olmanın temel karakterlerinden birisidir. O olmadan millet olunamaz.

Cumhuriyetin ilanından sonra ülke çapında, özellikle Halkevleri aracılığı ile bir milli kültür seferberliği başlatılmasının nedeni budur. Bir milli kültür, onun bir öğesi olan milli bir dil yaratma çabası…

Zonguldak kömür madeni, 1930’lu yıllarda da havzaya 1896’da giren Fransız sermayeli Ereğli Şirketi ile Kozlu’da faaliyet gösteren İtalyan sermayeli Türk Kömür Madenleri A.Ş’nin egemenliğindeydi. Münferit ocakların çoğuda Rum ve Ermenilerin elindeydi.

Özellikle Fransızlar, 1896-1930’lu yıllar arasında Zonguldak’ta kolonileşmişlerdi. Mahalleleri, okulları, kiliseleri, alışveriş ve eğlence yerleri  vb. vardı. Kent içinde kent gibiydiler.

Ortodoks kilisesi, her yıl Aralık ayının 4. günü, Azize Barbara ( Sen Barp) adına bir de maden yortusu kutluyordu. Ocaklarda da törenler yapılıyor, bizim işçiler de törenlere katılmaya zorlanıyordu…

Uzun Mehmet’i Anma ve Kömür Bayramı buna bir tepki olarak ortaya çıkartılmıştır. Uzun Mehmet Günü, antiemperyalist/milli bir gündür.

(St. Barbara yortusu, azizenin yaşayıp yaşamadığını belgeleyen orijinal metinlere ulaşılamadığı gerekçesiyle 1969’da kilise takviminen çıkartıldı. Buna rağmen, Dünya Madenciler Günü adı altında hala kutlanıyor. İşin ilginci bizim kimi maden sendikalarımız da, uyarılarımıza rağmen, o gün kutlama mesajları yayınlıyor !

00

Gelelim 8 Kasım’a…

Uzun Mehmet’in Ereğli’de 1829 yılında kömürü buluşunun öyküsünün yazarı babam Ahmet Naim’dir. Yerel tarihte, öykünün Hüseyin Fehmi (İmer). Tahir Karaoğuz ve Ahmet Naim’den oluşan Halkevi Komitesi tarafından yazıldığı (1932) belirtilir. Ancak, öykü için gerekli malzemeyi toplayan da, öyküyü yazan da, zaten öyküleriyle ünlenmiş bir yazar olan Ahmet Naim’dir gerçekte.

Uzun Mehmet’in öyküsü Çıladır ailesine aittir.

1950’li yıllarda bir gün babama sormuştum:

“Kömürün bulunuşundan 103 yıl sonra, bulunuş tarihini gün de belirterek nasıl saptadınız ?”

Özetle şöyle yanıtlamıştı:

“1829  ve Ereğli zaten biliniyordu. 8 Kasım’ı Komite’ye ben önerdim. Gerekçem şuydu: Sen Barp (St. Barbara) Yortusu 4. Aralık’taydı. Biz, ön alalım dedik, 8 Kasım’ı uygun gördük. Kasım ayı, kömürün halkın yaşamına en aktif şekilde girdiği bir aydır da ayrıca… Öyküyü de zamanlama olarak buna göre kurguladım…”

00

Solculuk savındaki kimi yerel tarihçileri olayın bu yanından ya haberli değiller ya da görmezden geliyorlar. Hala, öykünün kurgusundaki defolar (!) üzerinde gevezelik yapıyorlar. Kestaneci köyü ile köseağzı arasında yol yokmuş, Köseağzı’nda değirmen yokmuş filan…

Antiemperyalist bir formasyona sahip değiller…

Antiemperyalist bir formasyona sahip olmadan solcu olunamayacağının da bilincinde değiller !..

00

Uzun mehmet’i anma ve Kömür Bayramı’nı bu yıl da coşkuyla kutluyorum.