İzmir’de Uluslararası Jeotermal Kongresi

Uluslararası Jeotermal Enerji Kongresi, IGC Türkiye 2016″, 6-8 Haziran tarihlerinde, ulusal ve uluslararası birçok uzmanın katılımıyla İzmir‘de gerçekleştirilecek.

Anadolu Ajansının (AA) sponsorluğunda Swiss Otel Büyük Efes‘te düzenlenecek kongrede, uzmanlar, bölgenin jeotermal enerji açısından gelis¸imi ve potansiyeli hakkında sunum yapacak.

Türkiye’nin önemli jeotermal enerji potansiyeli ve proje geliştirme fırsatlarının tartışılacağı kongrede, fuar ve konferanslar gerçekleştirilecek. Bu kapsamda, Keşif ve Risk Önlenmesi, Sürdürebilirlik ve Rezervuar Yönetimi, Enerji Santrali Teknolojisi, Jeotermal Isı Uygulamaları konuları ele alınacak.

Kongre öncesinde, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının işbirliğiyle Türkiye‘deki jeotermal gelişiminin fırsatları ve zorlukları üzerine bir çalıştay düzenlenecek. Ayrıca, üretim pompaları ve sondaj teknolojisindeki yeni gelişmeler hakkında da iki çalıştay gerçekleştirilecek.

Dünya genelinde 150 enerji santralini yöneten ve kongrenin gezi sponsorluğunu üstlenen Ormat Technologies Inc. şirketi, oturumların ardından bölgedeki jeotermal enerji santrallerine tur düzenleyecek.

ThinkGeoEnergy isimli enerji haberleri platformu ve kar amacı gütmeyen kuruluşlara ücretsiz olarak enerji danışmanlığı yapan Enerchange işbirliğiyle düzenlenen kongrede,Türkiye için Jeotermal Enerji Piyasası Raporu sunulacak ve yeni bir Türkçe jeotermal haber platformu faaliyete geçecek.

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Ticaret, Ekonomi ve Tarım Bölüm Başkanı Balazs Gargya, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Türkiye ve Orta Asya Direktörü Natalia Khanjenkova, EBRD Enerji Verimliliği ve İklim Değişikliği Departman Yöneticisi Adonai Herrera-Martinez, Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Şentürk ve Schlumberger Türkiye Müdürü Tevfik Kaya’nın da aralarında bulunduğu uzmanların kongrede hazır bulunması bekleniyor.

Türkiye’nin 2008 yılında 30 megavat olan jeotermal güç üretim kapasitesi, 2016’da 648 megavata ulaştı. Son 7 yılda jeotermal güç üretim kapasitesini 600 megavat artırarak bu alanda büyük gelişim gösteren Türkiye, dünyada jeotermal enerji sektöründe ilk 10 ülke arasına girmeye hedefliyor.

Yerli ömür Santralleri Konuşulacak

Img.aspxTürkiye Enerji Vakfı’nın hazırladığı “Elektrik Piyasalarında Risk Yönetimi” başlıklı rapor serisinin 2. bölümü olan “Yerli Kömür Santralleri ve Teşvikler” Raporu, 2 Haziran Perşembe günü Ankara’da düzenlenecek Çalıştay’da tartışılacak.

TENVA Direktörleri Kenan Sitti, Dr. Fehmi Tanrısever, Dr. Kürşad Derinkuyu ve Muhammed Külfetoğlu tarafından kaleme alınan rapor, kömür santrallerinde risk yönetimi ile yerli kömür santralleri için verilebilecek farklı teşvik mekanizmaları ve bunların etkilerini detaylı olarak inceliyor.

Çalıştay’da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, ETKB Müsteşarı Fatih Dönmez, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, TENVA Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Köktaş ve özel sektörden yönetim kurulu üyeleri konuşmacı olarak yer alacak.

Ankara Rixos Grand’da gerçekleşecek Çalıştay’ın ücretli olduğu ve LCV yaptırma zorunluluğu bulunduğu bildirildi.

Milas’taki mermer atıkları TBMM gündeminde

akin-2CHP Muğla Milletvekili Akın Üstündağ, Milas’a bağlı Korucuk mahallesindeki mermer atıklarını TBMM gündemine taşıdı. Akın Üstündağ, Beypınarı mevkiindeki dağda faaliyet gösteren mermer ocakları tarafından çıkan atıkların, ormanlık alana atılması ve doğayı tahrip etmesi üzerine Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na yazılı soru önergesi verdi. Üstündağ önergesinde; ”Çam ağaçlarıyla kaplı alana kamyonlar eşliğinde bırakılan on binlerce ton mermer atığı, Milas- Yatağan Karayolu da dâhil kilometrelerce uzaktan bile gözle fark edilebilmektedir. Çevre tahribatı için bir önlemin alınmadığı ve sürekli atık transferinin devam ettiği alanın nerdeyse yarısı mermer atıkları ile kaplanmış durumdadır. Bu ve benzeri taş ocakları için Valiliklerce verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ veya ‘ÇED Olumlu’ belgelerinin ne kadar öngörüden uzak olduğu bu gibi olaylarla anlaşılmaktadır.” dedi.
Ülkenin yer altı zenginliklerinin ekonominin hizmetine sunulmasının önemli olduğunu belirten Üstündağ, “Ancak bu zenginliklerden yararlanalım derken bir başka zenginliğimizin yok edilerek çevreyi ve doğayı katletmenin de önüne geçilmesi gerekir. Artık Milas-Yatağan Karayolundan bile rahatlıkla görülebilen bu çevre felaketine basınımızın ve vatandaşımızın gösterdiği hassasiyetin biz siyasilerce de gündeme getirilmesi gerektiği açıktır. Bu noktada vahşi kar hırsı ile Muğla’mızın tabiat değerlerinin de yok edilmesinin önüne geçmemiz gerekir.” diye ifade etti.
Üstündağ yazılı soru önergesinde Başbakan Yıldırım’a şu soruları yönetti: “Çevreyi katleden vahşi uygulamaya bir son vererek tahribatı yaratanlar hakkında herhangi bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz? Söz konusu alanlarda faaliyet gösteren firmalar için düzenlenen ‘ÇED Gerekli Değildir’ veya ‘ÇED Olumlu’ belgelerinin tekrar gözden geçirecek misiniz? Ormanlık bir alanda yaratılan bu tahribatın Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından göz ardı edilmesini nasıl açıklıyorsunuz? Ülkenin birçok yerinde olduğu gibi Milas’ta da önemli tahribat yaratan mermer ocaklarının doğaya verdiği bu zararı nasıl tazmin etmeyi düşünüyorsunuz? Yörede yapılan incelemede mermer atıklarının önceleri gözden uzak olsun diye tepenin en üst alanından bırakıldığı, bu alan dolması ile artık tüm atıkların gözle görünecek noktalara kadar atılabildiği gözlemlenmiştir. Bu derece büyük bir doğa katliamı için şu ana kadar hiç tespit veya cezai işlem yapılmış mıdır?”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Dönmez Açıklaması

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, “Söz çok söylenebilir ama önemli olan icraat ve eser ortaya koymak. İstediğiniz kadar kuvvetli olun, yol katetmemişseniz yaptığınız iş sıfırdır.” dedi.

Dönmez, Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’nde, “Kutlu Fethin 717. yıl dönümü” kapsamında düzenlenen Osmanlı Padişahları Tarih Şeridi’nin açılışına katıldı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak‘ın selamlarını ileten Dönmez, “Bugün fethi sadece topraklar ve ülkelerin alınması olarak görürseniz, ‘Dünyada artık fetihler devri kapandı’ diye yorumlayabilirsiniz. Ama fethi insanların kalbini, gönlünü kazanmak olarak yorumlarsanız bugün herkes için bir fetih imkanı vardır.” ifadelerini kullandı.

İnsanların kalbini fethedebilmenin, dualarını alabilmenin önemini vurgulayan Dönmez, “Anadolu insanı duayla mukabelede bulunur. ‘Allah razı olsun’, ‘Tutuğun altın olsun’ der. Normalde o hizmetin bedelini ödemiştir ama eksik kaldığını düşünerek duayla tamamlamaya çalışır. Bazen de ‘Allah ne muradın varsa versin’ der. Onun için duaya muhatap olmak için çok çalışmak gerekiyor. İster yerli sermayeye ister yabancı sermayeye sahip olun, bu millet sizin hizmetinizin karşılığını beğenirse, sadece bedelini ödemez, böyle dua eder.” diye konuştu.

“Elektrik anahtarını çevirdiğinizde lambanız yanıyorsa, gaz ocağını açtığınızda gazınız geliyorsa, kombinizi yaktığınızda doğalgazınız evinizi ısıtıyorsa ve yolda aracınıza akaryakıt bulabiliyorsanız bizim hizmetimiz size gelmiş demektir.” diyen Dönmez, bu amaçla çalıştıklarını söyledi.

Dönmez, “Söz çok söylenebilir ama önemli olan icraat ve eser ortaya koymak. İstediğiniz kadar kuvvetli olun, yol katetmemişseniz yaptığınız iş sıfırdır. Belediye Başkanımız hem kuvvetli, güçlü hem de yol katediyor, hizmetleri ve eserleri ortaya koyuyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Vali Ahmet Hamdi Nayir ise fetih ruhunu canlı tutmanın önemine işaret ederek, “O fetih ruhu en geniş topraklara ulaştığında, 64 ülkenin yer aldığı bir coğrafyada, hakkaniyeti, adaleti, refahı, mutluluğu oralara verebilmiş bir ruhun tesirini bugün bizim de hissetmemiz, anlamamız, yeni yetişen nesillere aktarmamız lazım.” diye konuştu.

Belediye Başkanı Selim Yağcı ise “Osmanlı Padişahları Tarih Şeridi” projesine değinerek, “Bu proje Osmanlı’ya mensubiyet ve aidiyet projesi. Bu, gelecek nesillerimize, geçmişlerinin gurur duyulacak bir tarih olduğunu daha iyi anlatacak bir proje.” ifadelerini kullandı.

Programda, hafız Yavuz Mutlu’nun Kur’an-ı Kerim tilaveti ve fetih ezanı okumasının ardından, Bilecik Belediyesi Mehter Takımı gösteri sundu. Edebali Kültür ve Araştırma Derneğince düzenlenen “kılıç kuşanma” töreninin ardından, “Osmanlı Padişahları Tarih Şeridi”nin açılışı yapıldı.

Enerji Bir-Sen 7. Kez Genel Yetkili Sendika

Enerji Bir-Sen 7. Kez Genel Yetkili Sendika

Enerji Bir-Sen, enerji, sanayi ve madencilik hizmet kolunda 2010 yılında aldığı “Genel Yetkili Sendika” unvanını, 7. kez üst üste en fazla üyeye sahip olarak, 2016 yılında da sürdürdü.

Enerji Bir-Sen, kurulduğu günden bu güne kamu çalışanlarının ve ailelerinin, sosyal, özlük ve kültürel, ücret ve haklarının muhafaza edilmesi, genişletilmesi, olası mağduriyetlerinin önlenebilmesi ve  giderilmesi için var gücüyle çalıştı. Sendikamız, evrensel insan hakları ve Anayasamıza dayanan laik, sosyal ve hukuk devleti anlayışının sürekliliği için gayret gösterdi. Enerji Bir-Sen’in bu ilkeli duruşu hizmet kolu çalışanlarının takdirini kazandı ve tercih edilmesine neden oldu.

Kamu görevlilerinin haklı tercihi ve teşkilatlarımızın özverili çalışmalarıyla kurulduğu günden itibaren üye sayısını arttırmayı başaran Enerji Bir-Sen, bu yılda hizmet kolundaki 22 kurumdan  20’sinde genel yetkili sendika olmayı başardı.

Enerji, sanayi ve madencilik yaşanan özelleştirmelere rağmen, 15 Mayıs 2016 üye tespit tutanaklarına göre üye sayısını 16 bin 153’ten, 17 bin 130’a çıkaran Enerji Bir-Sen, hizmet kolundaki diğer sendikaların toplamından daha fazla üye sayısına ulaşarak; üst üste 7. kez Genel Yetkili Sendika unvanını devam ettirdi.

Enerji Bir-Sen, hizmet kolunun en büyük sivil toplum örgütü olmanın gururunu yaşayarak, 20 bin üye hedefine emin adımlarla ilerlemektedir.

Enerji Bir-Sen, kamu çalışanlarının hakkını aramanın yanı sıra ülke ve dünya meselelerinde her zaman demokrasiden yana, adaletin, eşitliğin savunucusu, insan hak ve özgürlüklerinden yana tavrıyla sendikal mücadelenin vazgeçilmez sivil toplum kuruluşlarından birisi olmuştur.

Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hem kamu çalışanlarının haklarını savunmada hem de Türkiye’nin birlik ve beraberliğinin korunmasında, demokrasisinin yeşertilmesinde, temel hak ve özgürlüklerin daha da genişletilmesi yolundaki mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.

Bu düşüncelerle, Türkiye’nin dört bir yanındaki İşyeri Temsilcilerimizden, İl ve Şube Yönetimlerimize, İl ve Şube Başkanlarımıza kadar tüm teşkilatlarımıza göstermiş oldukları özverili çalışma ve gayretlerinden dolayı teşekkür ederiz.

MEMUR-SEN

Karaman’da da maden işçileri direnişe geçti

 AdsızZonguldak’ta 4 aydır maaşlarını alamayan işçilerin başlattığı açlık grevi 10’uncu gününü geride bırakırken bir başka direniş haberi de Karaman’dan geldi.

İleri’de yer alan habere göre; Karaman’ın Ermenek İlçesi’nde Cenne Linyit Kömür İşletmesi’nde çalışan işçiler 5 aydır ücretlerini alamadıkları için üretimi durdurdu.

Cenne Linyit Kömür İşletmesi Müdürü, Ermenek’te 2014 yılında Has Şekerler Madencilik’e ait ocakta gerçekleşen madenci katliamın ardından tutuklanmış daha sonra ise 4 Mayıs’ta gerçekleşen duruşmada adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.

TTK’nın kömür üretimi azaldı

1883081_720x360Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) maden ocaklarında bu yılın ocak-nisan döneminde 323 bin 867 ton kömür üretimi gerçekleştirildi.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre Kozlu, Armutçuk, Karadon, Amasra ve Üzülmez müessese müdürlüklerinin işlettiği maden ocaklarında üretilen kömür, geçen yılın ocak-nisan dönemine kıyasla 58 bin 646 ton azaldı.

TTK tarafından nisan ayında üretilen kömür ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,1 azalışla 79 bin 477 tona geriledi.

Kurumun 2015 ve 2016 ocak-nisan dönemi üretim rakamları şöyle:

Aylar

2015 Kömür Üretimi (ton)

2016 Kömür Üretimi (ton)

Ocak

99.613

76.441

Şubat

95.754

80.017

Mart

98.694

87.932

Nisan

88.452

79.477

Toplam

382.513

323.867

Cerrattepe’de Yapılması Planlanan Madencilik Faaliyetine Tepki

Bursa‘da yaşayan Artvinli kadınlar, Kafkasör Yaylası Cerattepe bölgesinde yapılması planlanan madencilik faaliyetlerine karşı seslerini duyurmak amacıyla bir araya geldi.

Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) toplantı salonunda top30lanan grup adına açıklamada bulunan Bursa Artvin Çevre Kültür Platformu (BA-ÇEK) Başkanı Aymen Akçay Yazar,Artvin‘de 20 yıldan fazladır bir mücadelenin sürdürüldüğünü, kenti talan etmek isteyen yabancı şirketlere fırsat verilmediğini söyledi.

Yine bir holdingin aynı bölgede bakır ve altın çıkarmak için çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Platform Başkanı Yazar, “Bütün baskılara rağmen Artvin halkı direnmeye devam ediyor. Bizler de, Bursa‘da yaşayan Artvinliler olarak bu direnişe destek olmak için yola çıktık.” diye konuştu.

Yazar, bu süreç boyunca Artvinli kadınlar olarak bir mücadele yürüteceklerini dile getirerek, şunları kaydetti:

“Bugün Artvinli kadınların mücadele meşalesini yaktığı gündür. Artvinli kadınlar ve erkekler hep birlikte bu meşalenin ardından onbinlere ulaşacağız. Bu çalışma, yalnız Bursa ile sınırlı kalmayacak, Türkiye‘nin tüm illerindeki Artvinlilere ulaşacağız.”

Bursa Baro Başkanı Ekrem Demiröz ise, Artvin‘in cennet gibi bir kent olduğunu ifade ederek, “Çocuklarımıza çöl değil, cennet bırakmak istiyoruz.” dedi.

“Doğayı korumak, insanlık onurudur”, “Artvin’in üstü altından değerlidir” pankartları taşıyan Artvinli kadınlar, “Cerrattepe geçilmez, Artvin halkı yenilmez” sloganları attı.

Basın açıklamasının ardından grup, bir toplantı gerçekleştirdi.

Muş İlinin Deprem Gerçeği’ Paneli Düzenlendi

Muş İlinin Deprem Gerçeği' Paneli Düzenlendi_20160529231755Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFETYÖN) ile Jeoloji Mühendisleri Odası Muş İl Temsilciliği tarafından ‘Muş İlinin Deprem Gerçeği’ adlı panel düzenledi.

Prof. Dr. Sabahattin Zaim Konferans Salonu’nda düzenlenen panele Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, Belediye Başkanı Feyat Asya, AFAD İl Müdürü İbrahim Tanış, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Şeyhmus Yentür ile akademik-idari personel ile öğrenciler katıldı. Panelist olarak Jeolog Dr. Fuat Şaroğlu ve Jeofizikçi Yrd. Doç. Dr. Alper Demirci’nin katıldığı panelin moderatörlüğünü ise MŞÜ Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. İskender Dölek üstlendi.

Panelin açılış konuşmasını yaparak depreme karşı olan hassasiyete dikkat çeken RektörProf. Dr. Fethi Ahmet Polat, Türkiye‘de sanayi bölgelerinin ve kalabalık yerleşim birimlerinin deprem bölgelerinde yer aldığını söyledi. Bu doğal afete karşı hassasiyetlerin artırarak teyakkuz halinde bulunulması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Polat, “Bu tür organizasyonlarla bir deprem bilinci oluşturmayı amaçlıyoruz. Depremin sadece fiziki yıkımlar doğurmuyor” dedi.

Depremlerden sonra yaşanan sosyolojik tahribata ve psikolojik travmalara da dikkat çeken Prof. Dr. Polat, “1999 depreminin açtığı yaralar hala kapanmamış” ifadelerini kullandı.

Açılış konuşmasının ardından paneli başlatan Yrd. Doç. Dr. İskender Dölek, 33 tane afet türü olduğunu bunlar içerisinde afet denilince akla ilk olarak deprem geldiğini belirterek, “Deprem, jeolojik bir olay olmasının yanı sıra ciddi etkiler yaratan aynı zamanda sosyo-ekonomik sonuçları gözlenen bir olaydır. Yaşanan 1999 depremi, 2001 ekonomik krizinin bir nedenidir. Deprem, geri kalmış ülkelerde gelişmiş ülkelere göre kalkınmaya olumsuz etki yapan önemli bir afet olduğu için bir farkındalık yaratmaya çalışıyoruz” dedi.

Yrd. Doç. Dr. Dölek’in ardından sözü alan Jeolog Dr. Fuat Şaroğlu ilk olarak, Muş ili ve yakın çevresinin depreme yönelik jeolojik özelliklerini sundu. Depremin, yerin içinde biriken enerjinin kabuğu kırmasıyla ortaya çıkan bir olay olduğunu söyleyen Dr. Şaroğlu toplanan verileri yorumlayarak yerin altı hakkında bilgi sahibi olduklarını belirtti. Muş Ovası’nın deformasyonunu fotoğraflarla anlatan Dr. Şaroğlu, geçmişi doğru okuyarak ve farklı disiplinleri bir araya getirerek olabilecek depremlerin kestirilebileceğini ifade edip önümüzdeki yıllarda Doğu Anadolu’da 7’nin üzerinde bir deprem beklendiğine vurgu yaptı. Şaroğlu, Muş Bindirme zonu ile Van depremine neden olan fayın aynı yapı olabileceğinin altını çizdi.

Bir diğer konuşmacı Jeofizikçi Yrd. Doç. Dr. Alper Demirci’nin tarihte deprem inanışlarından ve geliştirilen ilk deprem ölçerlerden bahsetmesiyle panel son buldu

GENÇ GİRİŞİMCİLERDEN JEOTERMAL KUYULARI İÇİN ÖNEMLİ PROJE

fft261_mf15070842Manisa’nın Salihli ilçesinde, genç girişimciler Ziraat Mühendisi Yakup Uzun ve Mehmet Demirci,Jeotermal kuyularında geri dönüşüm sorununu ortadan kaldıracak bir projeye imza attı.
Genç girişimciler ’Jeotermal Kuyu Kullanarak Reenjeksiyon Kuyusuna Gerek Kalmadan Geri Dönüşümlü Alan Isıtma Yöntemi’ adını verdikleri ve patent başvurusu yaptıkları proje ile jeotermal kuyularında geri dönüşüm için ikinci kuyu derdini ortadan kaldırdı. Projeleri ile yatırım yapmak isteyen işletmeleri, önemli bir maliyet kaleminden kurtardıklarını kaydeden Ziraat Mühendisi Yakup Uzun, “Projemiz, birçok sahada denendi ve başarılı oldu” dedi.
Uzun, “Şirketimizi 2015 yılının Eylül ayında kurduk. Bu tarihten itibaren jeotermal kuyu çalışmaları ve sera yapım alanlarında faaliyette bulunuyoruz. Patent başvurusunda bulunduğumuz ’Jeotermal Kuyu Kullanarak Reenjeksiyon Kuyusuna Gerek Kalmadan Geri Dönüşümlü Alan Isıtma Yöntemi’ ile de çalışmalarımız devam ediyor. Bu yöntem tek kuyu kullanılarak taban sıcaklığını dışarıya taşıyıp sera ve benzeri alanların ısıtılmasını sağlamaktır. Bu yöntem sayesinde jeotermal suları doğaya salınım olmadan ve 2’nci bir kuyuya gerek kalmadan aynı kuyunun sıcaklığını kullanarak sera ve tarımsal alanların ısıtılması amaçlanıyor. bugüne kadar Muğla, Fethiye, Bolu bölgelerinde uyguladığımız proje de başarılı sonuçlar alındı” ifadelerini kaydetti.
“VERİMLİ SONUÇLAR ALINIYOR”
Projede girişimci olarak yer alan Ziraat Mühendisi Mühendis Mehmet Demirci ise “Bu sistemin çalışma sistemi üzerine araştırmalar yapıyorduk. Şirket, jeotermal ısıtma sistemi üzerine 2 yıldan buyana faaliyette bulunuyordu. Patent başvurusunda bulunduğumuz sistemi daha önce yatırım yapmak isteyen firmalar gerçekçi bulmuyordu. Ancak bugün itibariyle 5 farklı sahada bu sistem artık uygulanıyor ve oldukça verimli sonuçlar elde ediliyor” diye konuştu.

Milliyet

Elektrik üretiminde doğalgazın payı düştü

2154Türkiye’de bu yılın ilk çeyreğinde doğalgazdan elektrik üretimi 21 milyar 409 milyon kilovatsaatle önceki yılların aynı dönemlerine göre en düşük seviyeyi gördü.

Elektrik üretiminde yerli ve yenilenebilir kaynakların payını 2023 itibarıyla yüzde 30’a çıkarmayı hedefleyen Türkiye, elektrik üretiminde doğalgazın payını giderek azaltıyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, Türkiye bu yıl mart ayı sonu itibarıyla elektrikte 74 bin 39 megavat kurulu güce ulaştı.

Türkiye’de bu yılın ilk üç ayında önceki yılların aynı dönemine göre, doğalgazdan elektrik üretimi 21 milyar 409 milyon kilovatsaatle en düşük seviyeye indi. Böylece yılın ilk çeyreğinde gerçekleşen 65 milyar 662 milyon kilovatsaatlik elektrik üretiminin yüzde 32,6’sı doğalgazdan sağlandı.

Üretimde hidroelektriğin payı artıyor

Bu yılın ilk çeyreğinde yerli kömürün elektrik üretimindeki payı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2 artarak 20 milyar 442 milyon kilovatsaate çıktı.

İthal kömürün payı ise söz konusu dönemde yüzde 1’e yakın azalma gösterdi. İlk üç aydaki toplam üretimin 10 milyar 263 milyon kilovatsaati ithal kömürden elde edildi.

Elektrik üretiminde hidrolik kaynakların payı da bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3 büyüyerek 26,4’e ulaştı. Bu dönemde üretimin 17 milyar 376 milyon kilovatsaati hidroelektrik kaynaklardan elde edildi.

Söz konusu dönemde elektrik üretiminde rüzgar enerjisinin payı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,1 artarak, 3 milyar 644 milyon kilovatsaat olarak hesaplandı.

Kurulu gücün yüzde 30’u EÜAŞ’ta

Elektrikteki kurulu gücün yaklaşık yüzde 30’u Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) ve bağlı ortaklık santrallerinden oluşuyor. Kalan yüzde 70’lik kısmını ise işletme hakkı devredilen santraller, lisanssız santraller ve serbest üretim şirketleri oluşturuyor.

Kurulu gücün kaynaklara göre dağılımında yüzde 35,4’le hidroelektrik santralleri ilk sırada yer alırken, yüzde 28,6 ile doğalgaz santralleri ikinci ve yüzde 21,5 ile kömür santralleri üçüncü sırada bulunuyor. Kurulu gücün geriye kalan yüzde 6,2’lik bölümü rüzgar santrallerinden ve yüzde 8,3’lük kısmı da çok yakıtlı santrallerden oluşuyor.

TRT

İnegöl’de devrim gibi uygulama!

inegolde_devrim_gibi_uygulamaİnegöl Belediyesi ve Oylat AŞ. işbirliğiyle bölgede yeşil enerjiye geçiliyor. Bu uygulamayla, ılıca suyunun gücüyle enerji üretilecek.

Mobilyası, Köftesi, Ayçekirdeği gibi markaları olan, Türkiye´de nam yapan İnegöl´ün tabiat harikası olan turizm cenneti diye tabir edilen Oylat’ta sert yakıtın önüne geçmek, ılıca suyunun gücüyle enerji üretmek için düğmeye basıldı.

KATI YAKIT ARTIK KULLANILMAYACAK

İnegöl Belediyesi ve OYLAT AŞ. İşbirliğinde yaşama geçirilecek proje ile Oylat´ta sert yakıt(kömür) kullanılmayacak.

Kullanılmış ılıca suyunun kinetik gücüyle üretilen enerji, Oylat´ın hem ısınma hem de elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayacak.

Belediye Başkanı ve Oylat AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Alinur Aktaş, yaşama geçirecekleri projeyi düzenlediği basın toplantısında kamuoyuna duyurdu. 

Proje hakkında teknik bilgi veren Biytaş Şirketler Grubu Genel Müdürü Suat Gülçimen,proje inşaat çalışmalarının başladığını, 3 ay içerisinde tamamlanacağını aktardı.

OYLAT´TA ARTIK KÖMÜR YAKILMAYACAK!

Proje hakkında basın açıklaması yapan Belediye Başkanı ve Oylat AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Alinur Aktaş, “Her mevsimde farklı güzellikleri ile yeryüzü cenneti olarak bilinen ve şifalı ılıca sularıyla hastalara şifa veren Oylat´ta yapacağımız 1 Milyon liralık yatırımla yeşil enerjiye geçiyoruz. Isı pompası ile ılıca sularının enerjisini geri kazanılacağı bu projede, ısı pompası, elektrik ve doğalgaz beraber kullanılacak. Sistemin bir sıfatı de bölgenin ihtiyacından fazla elektriği üretecek olmasıdır. Projenin en mühim sıfatı ise kömür kullanımın sona ermesi ile hava kirliliğine yol açmayacak olmasıdır“ dedi.

Fuarın tanıtımı artmalı

13. Yapı, inşaat malzemeleri, iş ve inşaat makineleri, ısıtma, soğutma, havalandırma, tesisat ve doğalgaz teknolojileri fuarı TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde devam ediyor. Fuarın ilgi çeken mekanlarında, ürün tanıtımları ve fuar hakkında konuştuk. Fuarda standı olan firmaların yetkilileri fuardaki durgunluktan şikayet ederken, ortak kanı ise fuarın tanıtımının artması yönünde.

yaratici-enerji-projeleri-ile-alem-elektronik.jpg

YARATICI ENERJİ PROJELERİ İLE ALEM ELEKTRONİK

Konya, Karaman, Aksaray, Nevşehir ve Isparta’da hizmet veren Alem Elektronik Teknik Sorumlusu Ahmet Kaplan Alem Elektronik ve fuar hakkında gazetemize konuştu. “Enerji ve güç sistemleri üzerine çalışıyoruz” diyen Kaplan, “Firmamız, enerji kalitesinin yükseltilmesi kritik uygulamaların sorunsuz çalışması için kendi teknolojisi ile UPS sinyalizasyon, regülatör, jeneratör, solar sistemlerini sunmaktadır. Yapısal kablolama ve veri merkezleri yapımına dair kamuda ve özel sektörde birçok referansa sahibiz” dedi. Kendi imalatları olan UPS otobüs durağı aydınlatması projesi ve engelli şarj üniteleri hakkında konuşan Kaplan, “kendi imalatımız olan sinyalizasyon UPS otobüs durağı aydınlatması projemiz var. Elektrikler gittiğinde 4 saat daha trafik lambalarının çalışmasını sağlayacak bir proje. Ayrıca engelli kardeşlerimiz için engelli şarj üniteleri ve daha birçok sosyal belediyeciliğin ihtiyacı olan sistemlerin üretimini yapıyoruz” diye konuştu. Ahmet Kaplan müşterilerini TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’ndeki stantlarına beklediklerini ifade etti.

dogrular-plastik-musterilerini-bekliyor.jpg

DOĞRULAR PLASTİK MÜŞTERİLERİNİ BEKLİYOR

1979 senesinden bu yana plastik alanında Konya’nın bir numarası olan Doğrular Plastik TÜYAP Fuar Merkezi’nde açtığı stantta gazetemize konuştu. Doğrular Plastik adına konuşan İsmail Ay, tamamen Konyalı bir firma olduklarını belirtti. “Şu anda İstanbul, Konya ve Rusya’da üretimi var. 81 ile 54 ülkeye ihracat yapılıyor. Yaklaşık 400-450 personel istihdam ediliyor” diyen Ay, ürettikleri ürünlerin ütü masası, merdiven ve pazar arabası gibi ürünler olduğunu ve ürün çeşitliliği yaşadıklarını söyledi. “Bu konuda Perilla markası ile çalışıyoruz” diyen İsmail Ay, fuara ilginin yeterli seviyede olmadığını da ifade etti. Genellikle İstanbul ve yurt dışı fuarlarına çıktıklarını ve o fuarlara nazaran Konya’daki fuarın çok durgun olduğunu söyleyen Ay, “Beklediğimiz ölçüde bir hareket yok. Bizde buradayız demek için standımızı açtık, müşterilerimizi bekliyoruz” diye konuştu.

“duvar-kagidi-boyadan-daha-avantajli”.jpg

“DUVAR KAĞIDI BOYADAN DAHA AVANTAJLI”

Duvar kağıtlarının, boyaya göre avantajları günden güne artarken Lotus İthal Duvar Kağıtları Sahibi Yunus Çalıkuşu ile TÜYAP’ta fuar ve duvar kağıtları hakkında konuştuk. Güney Kore’den ithal yaptıklarını ve Türkiye’de bayilikler verdiklerini belirten Çalıkuşu, “Güney Korelilere ait 9, İtalyanlara ait 8 katalog var. Her katalogda yüzer tane desen olsa zaten yeterli oluyor” dedi. Duvar kağıdına ilginin son aylarda azaldığını da ifade eden Çalıkuşu, “7-8 ay önce devletin getirdiği vergiler sebebiyle eski ilgi kalmadı. Yurt dışından 10 liraya getirdiğimiz ürün için 10 lira da devlete ödüyoruz, bir de KDV ödüyoruz” diyen Yunus Çalıkuşu duvar kağıdının avantajlarından da bahsetti. Çalıkuşu, “Duvar kağıdında görsellik daha fazla, duvardaki açıkları kapatıyor, ömrü daha uzun, araba fırçası ile silinebiliyor” dedi. Fuara olan düşük ilgiden dert yanan Çalıkuşu, kendilerine vaat edilenin altında ilgi gördüklerini de sözlerine ekledi.

“guvenli-konforlu-ve-sorunsuz-projeler”.jpg

“GÜVENLİ KONFORLU VE SORUNSUZ PROJELER”

Mermer konusunda Konya’nın en nitelikli firmalarından biri olan Tanıroğulları İnşaat ve Mermer sahibi Halil Tanır mermer sektörünün yanında inşaat sektöründe de insanların güvenini kazanan bir marka olarak yeni yaşam alanları ürettiklerini söyledi. Tanır, “İş merkezi, konut, hamam ve otel projeleri gibi çok çeşitli üretim gerektiren alanlarda kendimize özgü mimari tasarımlarla sınırsız taş seçeneği ve uygulama çözümleri ile yaklaşan modern teknik olanaklarımız ile hizmet ediyoruz.. Nitelikli konut projeleri üreterek bu projelerin inşasını üstleniyoruz. Sektörde daha kaliteli ve prestijli ürünler üretmek istiyoruz” dedi. Stantlarına olan ilgiden memnun olan Tanır, “Öncelikli hedefimiz güvenli, konforlu ve sorunsuz konut projeleri üretmek” dedi. Tanıroğulları İnşaat ve Mermer TÜYAP Fuar Merkezi’nde müşterilerini bekliyor.

engelliler-icin-oncu-hizmet.jpg

ENGELLİLER İÇİN ÖNCÜ HİZMET

Engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmak için engelli şarj istasyonları üreten Kiosk Self Servis Engelli Şarj İstasyonu Fabrikası Genel Direktörü Başar Şenel de, “Engelli araçların şarjını yapmak üzere branşımız. Engellilerin evden çıkamama sebepleri akülü araçları yolda biteceği kaygısından.  Bu kaygıdan dolayı çıksalar da geri dönemiyorlar. Belediyeler bizden bu engelli şarj istasyonlarını satın alıyorlar. Engelli kardeşlerimize ücretsiz olarak hizmette bulunuyorlar. Engelliler artık özgürce planlarını yapıp evden çıkabiliyorlar. Şehrin 4-5 noktasına bu makinalar konulduğu zaman engelli kardeşlerimiz yerlerini biliyorlar ve kendilerini ona göre ayarlıyorlar. Yerli yapımı kendimize özgün cihazlarımızda 30-45dakikada yüzde 80 dolduruyor. Üstündeki dokunmatik ekranla aynı zamanda internet erişimi sayesinde gazete okuyabilir, belgesel seyredebilir, müzik dinleyebilir, bölgenin şehrin yatırımlarını seyredebilir” diye konuştu.

amacimiz-hayvanlara-hizmet-etmek.jpg

AMACIMIZ HAYVANLARA HİZMET ETMEK

Sokak hayvanlarına su temini için aparat üreten emekli öğretmen Şükrü Kaya da, “En son yaptığım ürün sokak hayvanlarına su temin etmek için basit ama faydalı bir aparat. Bunu belediyelerin yaygın olarak kullandığı damlama sulamalara iki kelepçe ile basit şekilde bağlanıyor. Daha sonra sisteme su verildiğinde kabın içerisine su soluyor. Dolduktan sonrada taşan suyla bağlanmış olduğu bitkinin sulanması da devam etmektedir. Su israfı söz konusu değildir. 5 litre kadar bir suyu hapsederek etrafta bulunan sokak hayvanları ve kuşların su içmelerini sağlamış olduk. Farkındalık oluşturmanın mücadelesini veriyoruz. Amacımız hayvanlara hizmet etmek” dedi.
MÜCAHİT YAPRAKCI

Madenciler direndiler ve kazandılar

AdsızZonguldak’ta ücretlerini alamadıkları için açlık grevine başlayan işçiler maaşlarını alma sözüyle direnişi sonlandırdı. Kıdem tazminatını alamayan işçiler dava açacak.

Zonguldak’ta Deka Madencilik A.Ş. ve bu şirkete bağlı Balçın Madencilik firmasına kayyum atanmasının ardından ücretlerini alamadıkları için açlık grevine başlayan ve 9’uncu günde kendilerini madene kapatan işçiler, direnişi 11’inci günde sonlandırdı. Madene inen kayyum, emniyet müdürü ve vali ile yaptıkları yarım saat görüşmenin ardından ödenmeyen ücretlerini almak üzere anlaşan işçiler madenden çıktı.

Açlık grevindeki madenciler kendilerini ölüme kapattı

İşçiler yapılan görüşmede sonunda ödenmeyen ücretlerini alma garantisi alsa da kıdem tazminatı konusunda anlaşma sağlanamadı. Maden çıkan işçiler kıdem tazminatlarının gasp edilmesini engellemek için dava yoluna gideceklerini ifade ederken “Vermiş olduğumuz mücadeleyi tüm işçi sınıfına armağan ediyoruz” dedi. Madenden çıkan işçiler çıkar çıkmaz sağlık kontrolünden geçirildi.

Sendika.org

Zonguldak’da madencilerin eyleminde ‘provokasyon’ şüphesi

zonguldakda-madencilerin-eyleminde-provokasyon-suphesi-h1464436116-9b07eaZonguldak’ın Kilimli ilçesinde bulunan ve FETÖ operasyonu kapsamında yönetimine kayyım atanan maden ocağının işçileri, alacaklarının ödenmediği gerekçesiyle açlık grevine başlamıştı.

İŞÇİLER EYLEME OPERASYONDAN BİR GÜN ÖNCE BAŞLADI

Öte yandan, işçilerin eylemlerine kayyım heyetinin atanmasının ardından değil, operasyondan bir gün önce başladıkları ifade edildi. Tamamen masum bir şekilde başlayan eylemin son günlerde belirli gruplar tarafından yönetilmeye çalışıldığı da belirlendi. Zonguldak Emniyet Müdürlüğü ekipleri ise eylemin provokasyona açık olduğunu ve bazı grupların işçiler üzerinden prim yapmaya çalıştıklarını belirleyince, ocak çevresinde tedbirlerini arttırdı.

TAM İKNA OLUYORLARDI

Zonguldak Emniyet Müdürü Osman Ak ise işçileri yalnız bırakmıyor. Ekibi ile birlikte ocağın içine inen Osman Ak, işçiler ile bir görüşme gerçekleştirdi. İçeriye gıda yardımında bulunulurken, işçiler ise ikna edilmeye çalışıldı. İşçilerin ikna olmak üzereyken, dışarıda bulunan bazı kişilere telefon gelmesi üzerine eylemin devam ettiği de emniyet tarafından tespit edildi. 

Akit

Açlık grevindeki madencilerin eylemi 11’inci günde sona erdi

Zonguldak’ta ücretlerini alamadıkları için açlık grevine başlayan işçiler eylemlerini 11’inci günde sonlandırdı. İşçiler maaşlarını alma sözüyle direnişlerini noktalarken, kıdem tazminatı için de dava açacaklar. Zonguldak’ta dört aydır ücretlerini alamadıkları için açlık grevine başlayan maden işçilerinin eylemi 11’inci gününde sona erdi. Gelik beldesinde faaliyet gösteren Deka Madencilik A.Ş. ve bu şirkete ait Balçın Madencilik’te çalışan 120 … Haber Açlık grevindeki madencilerin ey

Açlık grevindeki madencilerin eylemi 11’inci günde sona erdi

Zonguldak’ta ücretlerini alamadıkları için açlık grevine başlayan işçiler eylemlerini 11’inci günde sonlandırdı. İşçiler maaşlarını alma sözüyle direnişlerini noktalarken, kıdem tazminatı için de dava açacaklar.

Zonguldak’ta dört aydır ücretlerini alamadıkları için açlık grevine başlayan maden işçilerinin eylemi 11’inci gününde sona erdi.

Gelik beldesinde faaliyet gösteren Deka Madencilik A.Ş. ve bu şirkete ait Balçın Madencilik’te çalışan 120 maden işçisi, Ocak ayından itibaren ücret alamadıkları için 4 Nisan’da iş bırakmıştı.

Madene kayyum atanması sonrası direnişe başlayan işçiler, eylemlerinin 9’uncu gününde göçük yaratarak kendini madene kapatmıştı.

İşçiler direnişlerinin 11’inci gününde, İl Emniyet Müdürü Osman Ak tarafından ikna edilerek dışarı çıkarıldı.

İşçilerin Ocak önünde sağlık kontrolleri yapıldı.

İşçiler yapılan görüşme sonunda ödenmeyen ücretlerini alma garantisi alsa da kıdem tazminatı konusunda anlaşma sağlanamazken, bunun için de dava açmaya hazırlanıyorlar.

Partisinin Diyarbakır İl Kongresi’nde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Görünen o ki partimize, vekillerimize …

Kaynak : imctv.com.tr

Açlık grevindeki maden işçileri: İş güvencesi istiyoruz!

aclik-grevindeki-maden-iscileri-is-guvencesi-istiyoruz-141380-5Zonguldak’ta Balçınlar Madencilik işçilerinin kömür ocağında başlattığı açlık grevi, bugün 9’uncu gününde. Yerin altında açlık grevi yapan işçiler, yalnızca açlıkla değil; soğuk, biriken gazlar ve farelerle de mücadele ediyor. Çok sayıda işçi rahatsızlanarak hastaneye kaldırılırken, dün itibariyle eylemi sürdüren 40 kadar işçi, kendilerine iş güvencesi sağlanmadan eylemi bitirmeyeceklerini ve ocaktan çıkmayacaklarını söylüyor. Öte yandan, Zonguldak’a gelerek açlık grevindeki işçilerle görüşmek isteyen CHP’li milletvekillerinin ocağa girmesi, Valilik talimatıyla engellendi.

‘Versinler, biz işletelim’

Açık grevindeyken rahatsızlandığı için ocağın önünde bekleyişi sürdüren işçilerden Mehmet Top, içeride dün itibariyle 40 kadar işçinin açlık grevinde olduğunu söyledi. BirGün’e konuşan Top, tek taleplerinin 4-5 aylık ücret alacakları olmadığını, iş güvencesi de istediklerini dile getirdi: “Biz TTK’ya da kayyuma da söyledik, ‘Madeni bize verin, biz işletelim, şirketin borcu varsa onu da ödemeye razıyız, yeter ki burası kapanmasın’ dedik. Biz zaten 200 kişinin çalışması gereken yerde 110 kişi çalışıyorduk, o zorluklarla kömür çıkarıyorduk. 20 yıla kadar hazır işlenecek kömür var içeride, biz hazırlamışız, çıkartmadık. Biz çalışmak istiyoruz, işsiz kalmayalım, tek derdimiz bu. İşletmeyi bize mi verirler, bizi TTK’ya mı alırlar, bilmiyorum. Ama çok kararlıyız, iş verilene dek direnişe devam edeceğiz. Artık söylem değil eylem istiyoruz.”

‘İçeride durum kötü’

İçeride açlık grevi yapan işçilerin durumunun çok kötü olduğunu belirten Top, “Aileler üzülmesin diye dillendirmemeye çalışıyoruz ama arkadaşlarım gazla, soğukla mücadele ediyorlar. Kedi büyüklüğünde fareler cirit atıyor içeride. Bugün iki arkadaşımla hastane dönüşü görüştüm, yemek yiyemiyorlar, katı hiçbir şey alamıyorlar, bir arkadaşın midesinde yırtık oluşmuş. Ruh halleri de iyi değil, ama ‘Sonuna kadar direneceğiz’ diyorlar. Biz de her dakika burada ailelerle birlikte beklemeye devam edeceğiz, onları yalnız bırakmayız” diye konuştu.

Top, tüm Zonguldak halkından destek beklediklerini de ifade etti.

Maden işçisinin fıtratında direniş var: Zonguldak maden işçilerinin açlık grevi sürüyor!

aclik_greviZonguldak’ın Kilimli İlçesi’ndeki Deka ve Balçın Madencilik şirketlerinde çalışan 245 maden işçisi 4 aydır alacaklarını alamadıkları için direniyorlar. Basın açıklaması yaptılar, yürüyüş yaptılar, valiliğin önüne gittiler her türlü yolu denediler. Ancak taleplerine karşılık bulamadılar. 10 gündür ise madenin içindeler ve açlık grevindeler. Açlık grevi boyunca 60’a yakın işçi rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Halen 25 işçi açlık grevini sürdürüyor. Devlet, eylemi sonlandırmak için yoğun çaba sarf ediyor. İşçileri tehdit ediyor. Ailelerini tehdit ediyor. Polisi maden ocağının kapısına dikip aileleriyle görüşmelerine mani oluyor. İşçilere su ve şeker ulaştırılmasını engelliyor. İşçileri cebren madenden çıkartmak için operasyon hazırlığı yapıyor. Devletin yapmadığı tek şey, işçilerin alınteri dökerek çalıştıkları ve ürettikleri 4 ayın ücretinin ödenmesini sağlamak.

Söz konusu madenlerde yaşanan hak gaspları, şirketlerin “paralel yapı” operasyonu kapsamında kayyuma devredilmesiyle başladı. Bu operasyonun sonucunda işçiler 4 aylık ücretlerini alamaz duruma geldi. En son olarak valilik aracılığıyla şirketteki işlemler sırasında ele geçen kömürün satılması sonucunda ücretlerin bir kısmının ödenebileceğini açıkladı. Zonguldak Valiliği Merkez ve İlçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın bin lira yardım yapacağı da açıklandı. Tüm bunları birer oyalama taktiği olarak değerlendiren işçiler, bu sözleri söyleyen valiliğin bir yandan da polislerini saldırı için mevzilendirmesine karşı, devletin samimiyetsiz yüzünü görerek madeni giriş çıkışa kapattılar. Bu barikatı kontrollü bir göçük yaratarak kurdular. Şu anda işçilerin yanına kimse gidemiyor.

Zonguldaklı madenciler, bir onur mücadelesi veriyor. Sadece alacakları için değil, madencilerin değişmeyen makus talihini değiştirmek için savaşıyor. Madenciliğin fıtratında açlık olmadığını göstermek için açlık grevine gidiyorlar. Madenciliğin fıtratında ölüm olmadığını göstermek için ölümü göze alıyorlar. Maden işçisinin mücadeleci geleneğini bugünlere taşıyarak, aslında tüm işçi sınıfı için direniyorlar.

İktidarın medyasında ölümüne mücadele eden maden işçilerini göremiyorsunuz. Ancak bu işçilerin marjinal, terörist, paralelci benzeri karalamalarla bu medya organlarında hedef gösterilmeleri yakındır. Ancak AKP iktidarı gerçeği gizleyemez, çarpıtamaz. Kendisine oy vermiş bile olsa tüm Türkiye işçi sınıfının yüreği Zonguldak madencisiyle birlikte atmaktadır. Maden işçisinin hakkı verilmedikçe bu direniş bitmeyecek tersine büyüyecektir ve büyümelidir de…

Zira bu zorlu mücadelelerden sonra işçiler alacaklarını alsa bile sorunlar asla bitmeyecek. Ancak madenler işçi denetiminde kamulaştırıldığında, açlık, sefalet ve ölümle anılan maden işçisi geleceğe umut ve güvenle bakabilecek! 

Maden müzesine hayran kaldılar…

TBMM eski Başkanı Köksal Topan’ın eşi, Mütevelli Heyeti Başkanı Saime Toptan ve Hacettepe Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhunde Öktem Zonguldak Maden Müzesini ziyaret etti.

http://www.pusula67.com.tr/video_g/5404-maden-muzesine-hayran-kaldilar.html

İliç’te altın madeni işleten Anagold’a yöreden uyarı ve takip

calikin-ortagina-uyari-2705161200_l2İliç’te, ilçe sınırları içinde faaliyet gösteren Anagold altın madeni işletmesiyle hidroelektrik santrallerinin (HES) çevresel etkilerini bilimsel, ekonomik, sosyal ve hukuksal boyutlarıyla ele alan bir panel düzenledi.

İliçlilerin İstanbul’daki köy derneklerinden oluşan Erzincan İliç Dernekler Federasyonu, 21 Mayıs’ta Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde İliç ilçesi Çöpler köyü başta olmak üzere ilçe sınırları içinde faaliyet gösteren Anagold altın madeni işletmesiyle hidroelektrik santrallerinin (HES) çevresel etkilerini bilimsel, ekonomik, sosyal ve hukuksal boyutlarıyla ele alan bir panel düzenledi.

Panelin moderatörlüğünü Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Türkiye Patlayıcı Mühendisliği Derneği Başkanı Prof. Ali Kahriman yaptı. Panelistler ise şu isimlerdi: Musahaddin Çaylak ( İliç Dernekler fed. Çevre Kom. Bşk.), Mustafa Sönmez (Türkiye Madenciler Derneği eski başkanı), Dr. Muhterem Köse (Altın üreticileri derneği genel sekreteri), Prof. Dr. Neşet Acarkan (İTÜ Cevher Hazırlama Mühendisliği Bölümü), Prof. Dr. Yüksel Örgün (Jeoloji Müh. Odası İstanbul Şb. Bşk.), Zeki Kömürcü (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul İş Teftiş Grup Başkanı), İbrahim Toraman (Anagold Şirketi Temsilcisi).

Altın madeni işletmesi, HES ve çevre ilişkisinin masaya yatırılmasının ardından varılan sonuçlar Erzincan İliç Dernekler Federasyonu’nca bir basın bülteniyle kamuoyuna duyuruldu.

Konuyla ilgili Sonuç Bildirgesi şöyle:

“-Doğal kaynakların gerçek sahibinin halk olduğu kavramından hareketle, madenlerimiz toplumsal çıkarlar çerçevesinde oluşturulacak politikalar doğrultusunda işletilmelidir.

-İlçemizdeki meskun mahallerde ve orman-tarım alanlarında bulunan HES ve madenlerin işletilmesi konusunda ulusal çıkarlar kadar yöre halkının en temel insan hakkı olan çevresel duyarlılıkları da dikkate alınarak, ifrat ve tefrite kaçmadan çevre sorunlarını giderecek maliyetlerden kaçınmayacak yöntemlerle üretilmesi sağlanmalıdır.

-İliç ilçemiz ülkemizin tüm bölgeleri gibi insanı, yeşili, doğası ve madeni ile, yani yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla değerlidir. Bu nedenle üretim ve çevre dengesi mutlaka kurulmalıdır.

-Yöredeki enerji ve maden üreticisi kamu ya da özel kuruluşları maden mi çevre mi ikilemi çıkmazına girmeden, daha işin başında halkla ilişkileri esas alan üçüncü bir yolu tercih etmelidirler.

-Bu bağlamda hukuki ve bürokratik işlemleri yerine getirmek, üretim yöntemi olarak da çevre dostu modern teknolojiler kullanmak, her şeyin sona erdiği anlamına gelmemelidir. Yani maden ve HES kuruluşları, yasal süreçleri yerine getirmekle birlikte aynı zamanda yörenin sosyolojik, ekonomik, psikolojik ve kültürel konularını da dikkate almak durumunda olmalıdır.

-Yöremizde faaliyet gösteren şirketlerin üretim faaliyetlerinin çevresel etkilerinin bağımsız kuruluşlarca denetimi hayati önem taşımaktadır. Bunun temini için de acil bir önlem olarak yöremize özgü “HES-maden-çevre risk fonu” mutlaka kurulmalıdır. Bu fonun yönetiminde İliç Dernekler Federasyonu başta olmak üzere, yöre çevre örgütleri, bilim kuruluşlarıyla diğer ilgili denetim kuruluşları yer almalıdır.

-Maden-HES çevresel etkilerinin gözetlendiği ve değerlendirildiği benzer toplantıların yerinde (İliç’te) yılda en az bir kere yapılması sağlanmalıdır.

-Bu amaçlara yönelik olarak sosyal sorumluluk anlayışıyla hareket etmekte olan Federasyonumuz; ilgili sektör temsilcileri, yöresel aktörler ve bilim çevrelerinin birlikteliği ve katılımıyla, ilçemizdeki madencilik ve HES faaliyetini izlemeye, çevre ve doğamıza zarar vermeyecek yöntemlerin bir an önce uygulamaya sokulması yönünde taraf olmaya devam edecektir.”

ANAGOLD’UN İLK ADIMI NEYDİ?

Bilindiği gibi Anagold şirketi İliç’te dünyanın en büyük 2’nci altın madeni rezervlerinin işletme hakkına sahip. Şirket, Çalık Grubunın da ortaklığıyla yaklaşık 10 yıldır İliç’te gittikçe genişleyen altın madeni işletiyor. Madencilik faaliyeti zengin su kaynağı Karasu’nun ve bölgede yapılan iki önemli barajın hemen kıyısında yer alıyor ve siyanürle yapılan maden çıkarma işlemi yöre halkını tedirgin ediyor. Anagold, faaliyete başlamadan önce Erzincan ve İliç’ten siyasetçi, belediye başkanları ve muhtarlardan oluşan yerel yöneticileri ve bazı yerel gazetecileri birkaç grup halinde ABD’ye götürüp ağırlamıştı.

Odatv.com

Cerrattepe’de yapılması planlanan madencilik faaliyetine tepki

e71a538d48Bursa’da yaşayan Artvinli kadınlar, Kafkasör Yaylası Cerattepe bölgesinde yapılması planlanan madencilik faaliyetlerine karşı seslerini duyurmak amacıyla bir araya geldi.

Yine bir holdingin aynı bölgede bakır ve altın çıkarmak için çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Platform Başkanı Yazar, “Bütün baskılara rağmen Artvin halkı direnmeye devam ediyor. Bizler de, Bursa’da yaşayan Artvinliler olarak bu direnişe destek olmak için yola çıktık.” diye konuştu.

Yazar, bu süreç boyunca Artvinli kadınlar olarak bir mücadele yürüteceklerini dile getirerek, şunları kaydetti:

“Bugün Artvinli kadınların mücadele meşalesini yaktığı gündür. Artvinli kadınlar ve erkekler hep birlikte bu meşalenin ardından onbinlere ulaşacağız. Bu çalışma, yalnız Bursa ile sınırlı kalmayacak, Türkiye’nin tüm illerindeki Artvinlilere ulaşacağız.”

Bursa Baro Başkanı Ekrem Demiröz ise, Artvin’in cennet gibi bir kent olduğunu ifade ederek, “Çocuklarımıza çöl değil, cennet bırakmak istiyoruz.” dedi.

“Doğayı korumak, insanlık onurudur”, “Artvin’in üstü altından değerlidir” pankartları taşıyan Artvinli kadınlar, “Cerrattepe geçilmez, Artvin halkı yenilmez” sloganları attı.

Basın açıklamasının ardından grup, bir toplantı gerçekleştirdi.

Kaynak: AA

Paralel Yapı iki madene 30 milyon lira borç yıktı

1464380652004Paralel Yapı’nın ’taki maden şirketinin borç batağına battığı tespit edildi. İşçilerin maaşlarını bile ödemeyen şirketlerin toplam borcu 30 milyona ulaşmış durumda

‘ın Kilimli ilçesinde bulunan Deka Madencilik ve bu şirkete ait Balçınlar Madencilik’te çalışan Paralel mağduru işçilerin maaşlarının ödenmesi için valilik ve kayyum heyeti devreye girerken, şirketlerin borç miktarı dudak uçuklattı. Paralel Yapı’ya destek oldukları gerekçesiyle mahkeme kararıyla el konulan madencilik şirketinin değerinden daha büyük borç batağına girdikleri tespit edildi.

ŞİRKETİ BATAĞA SOKMUŞLAR
Mahkeme kayıtlarına giren bilgilere göre, milyonlarca doları Pensilvanya’ya aktaran Deka Madencilik’in Türkiye Taş Kömürü, Sosyal Güvenlik Kurumu ve piyasaya toplam 17 milyon TL borcu bulunuyor. Piyasaya ödemelerini yapmayan şirketin, sermayesi 7 milyon TL olarak görülüyor. Ancak borç miktarının yüksekliği şirketin değerini 5 milyon TL’ye indiriyor. Sermayesi 2 milyon TL olarak görülen Balçınlar Madencilik’in de 13 milyon TL borcu var. Piyasaya borçlarını ödemeyen, işçilere maaşlarını vermeyen Deka Madencilik, TTK ile rödovans sözleşmesi bitmesine rağmen, mahkeme yolu ile madenin kalmasını sağlamıştı.

KAYYUM ATANMIŞTI
Zonguldak’ta , Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında Zonguldak Sulh Ceza Hakimliği Paralel Yapı’ya finansal destek sağladıkları gerekçesiyle Deka ve Balçınlar Madencilik’e kayyum atamıştı.

MANİPÜLASYON YAPILIYOR
Önceki gün işçilerin maaşlarını alabilmesi için yürütülen çalışmalar tamamlanıp ödemeler yapılmaya başlandı. Zonguldak Valisi Ali Kaban, açlık grevindeki eylemcilere şekerli su ve su takviyesi yapılmadığına yönelik haberlerin manipülasyon olduğunu belirtti. Başbakan Binali Yıldırım da işçilerin sorununun çözülmesi için Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ı aradı.

Sabah

 

Maden Jeologları Derneği, European Federation of Geologists’e Üye Kabul Edildi

Madencilik sektöründe çalışan jeoloji mühendislerinin bir çatı altında toplanması amacıyla faaliyet gösteren Maden Jeologları Derneği (MJD), European Federation of Geologists’e kabul edildiğini duyurdu. 

2016 yılı içerisinde European Federation of Geologists (EFG)’e üye olmak için çalışmalara başlayan MJD, EFG tarafından istenilen kriterlerİ yerine getirmiş ve Nisan ayı içerisinde başvuru işlemleri tamamlanmıştı. EFG, 21-22 Mayıs 2016 tarihlerinde Lizbon’da yapılan konsey toplantısına MJD’yi davet etmiş, Derneği temsilen de yönetim kurulu üyeleri Mesut Soylu ve İbrahim Güney toplantıya katılmıştı. Toplantıda derneği tanıtan bir sunum gerçekleştirilirken sunum sonrası yapılan oylamada MJD, EFG üyeliğine kabul edildi.

Derneğin uzun soluklu hedefleri arasında yer alan EFG üyeliğine kabul edilişi önemli bir kilometre taşı olarak görülüyor.

http://www.madencilik-turkiye.com/haberler/haberdetay/1591

Ocağı göçertip girişi kapattılar

ocagi-gocertip-girisi-kapattilar-7104293Zonguldak’ın Kilimli ilçesindeki Deka Madencilik A.Ş.’ye “Paralel Devlet Yapılanması” soruşturması kapsamında kayyum atanmasının ardından 4 Nisan’dan bu yana maden işçilerinin maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle başlattığı ocaktan çıkmama eylemi ve açlık grevi 9’uncu gününe girdi. Balçın Madencilik’te çalışan 85 işçi, kömür ocağına girerek dışarı çıkmama eylemi başlattı. İşçilerin eylemi bir gün sonra açlık grevine dönüştü. Geçen dokuz günde 60 işçi sağlık sorunları nedeniyle eylemi bırakırken 25 işçi halen eylemini sürdürüyor.  

‘Her an kapanabilir’
Eylemi sürdüren işçiler, önceki gün akşam saatlerinde maden ocağının ağzında çıkışa 20 metre kala göçük oluşturdu. Tavandaki tahkimatı bozan işçiler, düşen taş parçalarıyla barikat yaptı. İşçiler, havalandırma ve acil durumlar için oluşturdukları delikten dışarıyla irtibat sağlayabiliyorlar. Gece rahatsızlanan maden işçisi Emin Gökçe, ocaktan çıkarıldı. Hastaneye kaldırılan Gökçe’nin sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. İşçilerden Hüseyin Cindi (38), tüm alacakları ile kıdem tazminatları ödene kadar eylemi sürdüreceklerini ve devletin kendilerine iş vermesini istedi. Maden ocağında işçilerin yaptığı göçüğün tehlikeli olduğunu söyleyen Cindi, “Belki bir dakika sonra belki 1 ay sonra tamamen göçer orası. Açık bırakılan yer her an kapanabilir. Eğer orası kapanırsa orada rahatsızlanan işçiyi acil şekilde dışarı çıkarma şansları yok” dedi. 

9 işçiye ödeme yapıldı
Maden ocağı önüne gelen Kayyum heyetinde yer alan muhasebeci Polat Sezgün, eylem yapan işçilere maaşlarının bir kısmını ödemek istediklerini ancak kabul etmediklerini söyledi. Sezgün, “750 lira sosyal yardımlaşma vakfından 1000 lira da maaşlarınıza mahsuben şimdilik. Sonra da paranızın bir kısmını daha ödeyeceğiz” dedi. İşçiler ise Sezgün’e sert tepki gösterdi. Taleplerinin tamamını alana kadar eylemin süreceğini ifade eden bir madenci, “Sadaka istemiyoruz. Bu zamana kadar neredeydiniz” dedi. Yuhalanan kayyum heyeti polis eşliğinde geri döndü.  Öte yandan kapatılan havalandırma girişinin akşam saatlerinde yeniden açıldığı öğrenildi. Öte yandan maden ocağında çalışan 9 işçiye kayyum tarafından sosyal yardım ile alacaklarının bir kısmının ödendiği öğrenildi.

Milliyet

Termal tedavi merkezleri

termal-tesis-642x320Termal  suların insan sağlığına şifalı etkisinin bilinmesi aslında çok eski bir konu. Ancak tıp dünyası tarafından da alternatif tıp olarak kabul görmesiyle birlikte popülerliği artmış durumda. Yer altından gelen şifalı maden sularının ( mineralize termal sular ) banyo , içme ya da soluma amacıyla kullanılarak oluşturulan kürler dahil, fizik tedavi, çamur banyosu, masaj, diyet,rehabilitasyon v.b. gibi yan tedavilerle birleştirilerek uzman hekim denetiminde yapılan kürlerin uygulandığı tesislere kaplıca ( termal tedavi merkezi ) denmektedir.

Kaplıca yani termal tedavi merkezi olarak da çok zengin bir yelpazeye sahip olan ülkemizde sıcak ve soğuk kaplıcalar bulunmaktadır. Sıcak kaplıcalar, yani termal tedavi merkezleri ; yer altından çıkan sıcak suların çıktıkları yere kurulmuştur. Termal tedavi son dönemde alternatif tıp alanında  oldukça popüler bir konu haline gelmiş ve  termal turizm gibi bir sektörün doğmasına sebep olmuştur. Termal su kavramından bahsedebilmek için çıkış noktasındaki sıcaklığının 20 derece ve üzerinde olması gerekmektedir. İşte bu yer altından çıkan, şifalı maden sularının kullanılması için kurulan tesislere termal tesis denmektedir.

Kaplıcalarda yerin altından çıkan maden suları ( termal sular )  ya içme amacıyla yada banyo amacıyla kullanılmaktadır. İçme olarak kullanılan yerlere içmece de denilir.

Termal suların iyi geldiği pekçok rahatsızlık bulunmaktadır. Ülkemizdeki kaplıcalarda ( termal tedavi tesisleri ve termal oteller)  astım’dan üst solunum yolu hastalıklarına, kronik bronşite, egzama, akne ve ürtiker gibi cilt rahatsızlıklarına; romatizma ve kireçlenmeye; kalp yetmezliği, varis ve dolaşım bozukluklarına, şeker hastalığı ( diyabet ) , gut, karaciğer- safra kesesi rahatsızlıklarına, sistit ve böbrek taşına, bazı kadın hastalıklarına  varıncaya kadar çeşitli hastalıkların tedavisine yardımcı olarak termal tedavi uygulanmaktadır.

Kömürü “Eren Enerji” alsın, maden işçilerinin sorunu ortadan kalksın…

8486_vaavavavDeka ve Baçlınlar Madencilikte, 4 aydır maaşlarını alamadıkları için, hak arama eylemine çıkan işçilerin sorunlarının çözülmesi amacıyla, Pozitif Medya olarak bir çözüm önerisinde bulunmak istiyoruz.

Kayyumların bulduk dediği 5 bin ton kömürü, Eren Enerji peşin parayla alsın, böylece işçilerin maaşları ödensin.

Çünkü bugüne kadar pek çok çözüm arayışı oldu ama mevcut soruna bir türlü çare bulunamadı. Zonguldak Valisi Ali Kaban, Zonguldak Emniyet Müdürü Osman Ak, İş-Kur gibi bazı kurumlar devreye girdi ancak ortaya net bir çözüm koyamadılar.

Şirketlere atanan Kayyumlar, 5 bin ton çıkarılmış kömür bulduklarını ve bu kömürü satarak işçilerin maaşlarını ödeyeceklerini ifade ettiler. Bu bağlamda bizde diyoruz ki; yaptığı cüzi yardımlarla Zonguldak gündemini meşgul eden, halk üzerinde algı operasyonları yapan Eren Enerji, bu kez de elini cebine atsın, alacağı 5 bin ton kömür karşılığı vereceği parayla çözüme ortak olsun.

Eren Enerji’nin Zonguldak Emniyetine motor alması, Roman vatandaşları Umreye göndermesi ve Valilik kanalıyla yapılan sosyal sorunluluk projelerine destek vermesi için bir şekilde devreye girip, Emir Eren’le poz veren Zonguldak Valisi Ali Kaban ve Zonguldak Emniyet Müdürü Osman Ak, bu sorunun da gerçekten çözülmesini istiyorlarsa, Kayyumun satarak işçilerin maaşlarını ödeyeceğini söylediği kömürü Eren Enerji Elektrik Üretim A.Ş’nin satın almasını sağlamak için, Emir Eren’le görüşsünler ve çözüme hep beraber katkı sağlasınlar. Bizde kendilerini alkışlayalım.

Haber : Pozitif Medya

Doğaltaş fuarında doğa tahribatı uyarısı

antalya-dogaltas-fuarinda-doga-tahribati-uyar-8473573_x_300ANTALYA Valisi Muammer Türker, mermer fuarında taş ve mermer ocaklarına ilişkin hassasiyete dikkat çekti. Vali Türker, Toprağın altındaki zenginlikleri şüphesiz değerlendirmemiz lazım ama bunu yaparken toprağın üstündeki zenginlikler de ihmal edilmemeli dedi.

Antalya’da bu yıl ikincisi düzenlenen Mermer ve Doğaltaş Ürünleri Fuarı’nda (Turkey StoneAntalya) Türk mermer ve doğaltaş sektörüyle Ortadoğu, Körfez ülkeleri ve Afrikaülkelerinden gelen alıcılarla buluşuyor. ANFAŞ Expo Center’daki fuarın açılışı ValiMuammer Türker, eski bakan Kürşad Tüzmen ve ihracatçı birlikleri yöneticilerinin katılımıyla yapıldı.

MİMARİDE DOĞALTAŞIN ÖNEMİ

Bugün Antalya‘nın geçmiş yıllarda doğaltaş kullanılarak yapılan eserler sayesinde büyük önem kazandığını anlatan Vali Muammer Türker, mimaride bugün de yeniden doğaltaş ürünlerinin kullanılması gerektiğini söyledi. Türker, Betonla alakalı geldiğimiz nokta bizi bugün yaptığımız eserlerin bir veya iki nesil sonraki nesillere ulaşmaması gibi bir sonucu beraberinde getiriyor. Yani binlerce yıl önce yaşamış medeniyetin izlerini görüyorsunuz, bunu ekonomik bir değere dönüştürüyorsunuz ve kültürel bir miras olarak sahipleniyorsunuz ama sizin yaptığınız eserler iki nesil sonrasına geçmiyor. Yapıların 50-60, bilemediniz 100 yıl sonra yıkılıp yenilerini yapmak mecburiyetinde kalınıyor. Buradan doğaltaşın ve doğal malzemenin önemini görüyoruz dedi.

DOĞAL TAHRİBATA DİKKAT ÇEKTİ

Taş ve mermer ocaklarının hassasiyet gösterilen bir konu olduğunu da vurgulayan Vali Türker, herkesi doğrudan ilgilendirdiğini söyledi. Turizm, tarım ve çevreyle ilgili endişe duyan herkesi ilgilendiren bir konu ve yeniden ele alınması gerektiğini belirten Türker, Toprağın altındaki zenginlikleri şüphesiz değerlendirmemiz lazım ama bunu yaparken toprağın üstündeki zenginlikleri de ihmal etmeden. Türkiye‘nin her noktasını tek bir bakış açısıyla değerlendirmek galiba yanlışlığın başlangıcını oluşturuyor. Bizim maden mevzuatımızda maalesef yerel inisifiyatife yer veren yapıda maalesef dizayn edilmemiş. Buradaki zorluklarımızı biz değişik vesilelerle kamuoyuyla paylaştığımız için detayına girmeyeceğim ama yerin üstündeki zenginlik ve güzellikleri insanların geçim kapısına dönüştürmüş bir coğrafyada da yerin altındaki zenginliklerin çok daha disiplinli bir şekilde yeryüzüne çıkarılarak kullanılması gereği de açık diye konuştu.

Türkiye’nin 2 milyar dolarlık doğaltaş ihracatıyla dünyada üçüncü sırada olduğunu belirten Batı Akdeniz İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Satıcı ise 872 milyon dolarlık blok mermer ihracatıyla da ilk sırada olduğunu kaydetti. Doğaltaş sektörünün bölgemizin de parlayan yıldızı olduğunu belirten Satıcı, Yaklaşık 280 milyon dolar ihracatla BatıAkdeniz‘de en çok ihracat yapılan ikinci sektör konumunda. Isparta, Burdur ve Antalya,Türkiye‘de en çok doğaltaş ihracatı yapan ilk 10 şehir içinde. Doğaltaş sektörünün bir diğer özelliği de yüzde 100 yerli üretim olması ve katma değer yaratması dedi.

Bursa’daki maden katliamı davası: Yargıtay kasıt, mahkeme taksir dedi

rusya-madenBursa 19 madencinin hayatını kaybettiği maden katliamıyla ilgili davanın karar duruşması Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Davada mahkeme taksit ile öldürme suçundan ceza vermişti ancak Yargıtay bu kararı bozarak olası kastla insan öldürme suçundan ceza verilmesi gerektiğine hükmetmişti.

Soma Davası’nın iddianamesinde de Yargıtay’ın bu kararına atıfla sekiz sanığın kasten insan öldürmek suçundan cezalandırılması istenmişti.

Bugün (26 Mayıs) görülen karar duruşmasında mahkeme, Yaargıtay kararına uyma kararı verse de karara uymayarak iki maden mühendisi ve bir ceza hukukçusundan suç vasfının değerlendirilmesini istedi. Maden mühendisi bilirkişiler hazırladıkları raporda şirket patronlarının cezai sorumluluğunun olmadığını iddia etti.

Şikayetçi ailelerin avukatlarından Av. Sercan Aran ve Av. Denizer Şanlı sanıkların olası kastla cezalandırılmasını talep etti.

Mütalaasını veren savcı da Yargıtay kararına uyularak sanıkların olası kastla insan öldürme suçundan cezalandırılmasını talep etti.

Duruşmada sanıkların ve sanık avukatlarının son savunmaları tamamlandı. Heyet, karar için ara verdi.

Verilen aranın ardından heyet, kararını açıkladı. Yargıtay kararına uymayan heyet, taksirle insan öldürme suçundan 3 sanık hakkında 6 yıl 8 ay ceza verirken diğer 3 sanık hakkında da 5 yıl hapis cezası verildiğini açıkladı. Mahkeme heyeti bu kararla Yargıtay kararına uyma kararı verse de bu karara uymayarak kasten değil taksitle insan öldürme suçunun işlendiğine hükmetti.

Heyet bu kararı oy çokluğu ile verdi, bir üye karara muhalefet şerhi koydu.

Sendika.Org

Bahreyn Türkiye’den mermer talep ediyor

164388Türkiye’de yapılan araştırmalarda, 650’ye varan renk ve dokuda mermer çeşidinin bulunduğu belirlenmiştir. Başlıca doğal taş türlerimiz, çeşitli renk ve desenlerde kristalin kalker (mermer), kalker, traverten oluşumlu kalker (oniks), konglomera, breş ve magmatik kökenli kayaçlardan (granit, siyenit, diyabaz, diyorit, serpantin, vb.) oluşmaktadır.

Rezervlerimizin, mermer çeşitliliği ile birlikte değerlendirildiğinde, sektörün önemli bir istihdam kaynağı oluşturduğu ve dünya pazarlarında önemli bir yere sahip olduğumuz görülmektedir.

Doğal taş ihracatında katma değeri en yüksek ürün, işlenmiş mermer ve işlenmiş travertendir. Sektörün ihracat potansiyeli, yatırımlara paralel olarak hızla gelişmektedir. 2003-2015 arasında doğal taş ihracatımız %333 artışla 1,5 milyon tondan 6,5 milyon tona yükselmiştir.

Türkiye’den düzenli olarak emprador açık mermer ithal etmeyi düşündüklerini belirten Bahreynli firma, tedarikçilerle iletişime geçmek ve nakliye dahil fiyat almak istediğini beyan etmiştir. Firmayla aşağıdaki linkten iletişime geçebilirsiniz.

http://turkishexporter.net/en-US/Leads/326746_emprador-light-marble-import-inquiry-from-bahrain

Dünya

Gümüş Madencilik’in 8 petrol arama başvurusuna red

18541Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (PİGM), Gümüş Madencilik’in Kars, Iğdır, Ağrı, Muş, Bitlis il sınırları içinde 8 adet petrol arama başvurusunu reddetti.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (PİGM), konu ile ilgili kararları Resmi Gazete’de yayımlandı.

Buna göre, Gümüş Madencilik İnşaat Petrol Turizm San. ve Tic. A.Ş.’nin Kars ilinde 25.145 hektarlık H51-a1,a3,a4 paftaları için, Iğdır ilinde 9.929 hektarlık H51-c3,c4 paftaları için, Iğdır ilinde 59.390 hektarlık I52-A paftası için, Ağrı, Muş, Bitlis illerinde 60.290 hektarlık K49-A paftası için, Kars, Iğdır illerinde 47.567 hektarlık H51-D paftası için, Iğdır ilinde 7.648 hektarlık H52-d3,d4 paftaları için, Kars ilinde 58.982 hektarlık H50-B paftası için ve Ağrı ve Iğdır illerinde 59.396 hektarlık I51-B paftası için petrol arama ruhsatı verilmesine ilişkin müracaatı incelenerek reddedildi. 

Enerji Günlüğü

Zonguldak Valisi: Kömürler Satılarak Madencilerin Alacakları Ödenecek

11Zonguldak Valisi Ali Kaban, 4 aydır ücretlerini alamadıkları gerekçesiyle açlık grevi başlatan işçilerin çalıştığı maden ocaklarının kaçak olarak çalıştığıyla ilgili, “Maalesef Türkiye Taşkömürü Kurumu nezdinde bu ocağa müdahale edilmediğini öğrendik. Bunu Enerji Bakanlığımızın üst düzey yetkilileriyle görüştük, sayın bakanımıza da konu aktarıldı. Bu konuda ihmali olanlar hakkında gereken işlem yapılacaktır” dedi.

“İŞÇİLER KENDİNİ OCAĞA KAPATMAKTAN BAŞKA ÇARE BULAMADI”

Vali Ali Kaban, yanında Emniyet Müdürü Osman Ak ve kayyum yöneticileriyle birlikte, Kilimli İlçesi Gelik Beldesi’nde faaliyet gösteren Deka Madencilik A.Ş. ve bu şirkete bağlı Balçın Madencilik firmasına FETÖ/PDY soruşturmasında kayyum atanmasıyla, ücretlerini alamadıkları maden ocağında işçilerin açlık grevi yapmasıyla ilgili açıklama yaptı. Geçençarşamba gününden bu yana eylem yapan işçilerin kendini ocağa kapatmaktan başka çare bulamadıklarını belirten Vali Kaban, bunun hem kendileri, hem de bu taşın altına eline koymuş olan kayyum heyeti için büyük önem taşıdığını söyledi.


“KÖMÜRLER SATILIP İŞCİ ÜCRETLERİ ÖDENECEK”

İşçilerin nasıl çırpındığına şahit olduğunu belirten Vali Kaban, şöyle dedi:

“Tıpkı Rus bebekleri gibi bebeğin içinden bebek çıkıyor. Operasyon geliştikçe içinden sürpriz yeni şirketler çıkıyor. Daha bir kısım mülkler çıkıyor. Bundan da anlıyoruz ki, olay oldukça zahmetli ve uzun sürecek bir hadise. Ama evine ekmek götürmek dışında derdi olmayan bu kardeşlerimizin sorunlarına bu sürecin bir faydası olmaz. Dolayısıyla Başsavcılığımız ve ilgili savcımız tarafından yürütülen bu süreç devam edecektir. Ancak bizim bu kardeşlerimizi rahatlatmamız gerekiyordu. Neticede orada ele geçen bir kömür var. Bu kömürün biran evvel paraya dönüştürülüp bu işçi kardeşlerimizin alacaklarının hiç olmazsa önemli bir kısmının biran evvel kapatılması gerekiyordu. Biz sıkıntıya düştüğümüz anda Eren Enerji‘yle temasa geçtik. Sağolsunlar. Şu an itibariyle oradaki kömürün Eren Enerji‘ye nakledilmesi başlıyor. Öğleden sonra avans alınmak suretiyle işçilerimizin maaşların ödenmesine başlanacaktır. Ben bunun müjdesini vermek istedim.”

“İŞÇİLERİN YERİ O SOĞUK OCAKLAR DEĞİL AİLELERİNİN SICAK YANIDIR”

İşçilere ne kadar büyük haksızlık yapıldığını belgeleri inceledikten sonra anladığını belirten Vali Ali Kaban, şöyle devam etti:

“Onların şu anda emeğini sarf etmiş ve belli bir bedeli, ücreti almaya hak kazanmış insanlar olarak yeri o soğuk ocaklar değil, ailelerinin sıcak yanıdır. Onlara tekrar kendilerini ve bu çektikleri sıkıntıyı ortaya çıkan belgelerin incelenmesinden gördükçe ne kadar büyük bir haksızlığa uğratıldıklarını, el konulmadan önce görmüş birisi olarak, ne kadar büyük bir ızdırap çektiklerini bildiğimi ifade etmek istiyorum. Emniyet müdürlüğünde çalışanlarımız günlerdir bu arkadaşlarımızın güvenliği için başlarında bekliyorlar. Başlarına bir şey gelmemesi için kendi evlatlarına nasıl muamele ediyorlarsa oradaki işçilerimize de öyle muamele ediyorlar. İşçinin emeğinin alın terini vaktinde ve herhangi bir hileye hurdaya fırsat vermeden vaktinde yatıran şirketlerimiz olsun, böyle sahte üç kağıt üzerine kurulmuş yapılar olmasın.”

BU AYRI BİR SORUŞTURMA KONUSUDUR

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Vali Kaban, söz konusu ocağın kaçak işletildiği yönündeki soruya, “O konuyu ben de sonradan haber aldım. Maalesef Türkiye Taşkömürü Kurumu nezdinde bu ocağa müdahale edilmediğini öğrendik. Bu ayrı bir soruşturma konusudur. Bunu Enerji Bakanlığımızın üst düzey yetkilileriyle görüştük, sayın bakanımıza da konu aktarıldı. Bu konuda ihmali olanlar hakkında gereken işlem yapılacaktır” dedi.

“İŞÇİNİN ALACAĞI ÖNCELİKLİDİR”

Vali Ali Kaban, “İşçiler hakkında işlem yapılacak mı?” sorusuna “Buradaki sorunumuz şu, önüne gelen herkes de sıkıştığımızda ocağa saklanmayacağız. Bunlar oturulur, konuşulur, medeni ölçüler içerisinde çözülebilecek sorunlar. Ama vakit alıyor. Dile kolay hemen ‘ha’ deyince de olmuyor. İşçinin alacağı önceliklidir. Önce işçinin alacağı ödenir. Bunun lamı-cimi yok. Gerekirse o mal varlıkları satılacaktır ve bu ödenecektir. Çünkü işçinin alın teri kutsaldır” karşılığını verdi.

“SÜREKLİ GAZ ÖLÇÜMLERİ YAPILMAKTADIR”

Vali Ali Kaban, ocaktan çıkan işçilerin prosedür gereği herhangi bir sıkıntı oluşmaması için hemen sağlık kontrolleri yapılarak evlerine gönderildiğini hatırlatarak, “Sürekli gaz ölçümleri yapılmaktadır, sürekli kendilerinin sağlığını etkilemeyecek tarzda emniyet mensubu arkadaşlarımız tarafından destek verilmektedir” diye konuştu.

http://www.haberler.com/zonguldak-valisi-komurler-satilarak-aclik-8472186-haberi/

5 trilyon dolarlık maden rezervi için düğmeye basıldı

146422382954165. Hükümetin “Güçlü ekonomi” vurgusuna destek olacak en önemli adımlardan birisi madencilik alanında atılacak. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde başta nadir toprak elementleri olmak üzere, Türkiye’de yer alan hammaddelerin aranması ve üretilmesine yönelik arama programı başlatılacak. Bu kapsamda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün yapısı güçlendirilecek. Toryumdan bor elementine kadar birçok rezervi bulunan Türkiye’nin tahmini 5 trilyon dolarlık yer altı zenginliğini hayata geçirecek uygulamalara hız verilecek.

“Güçlü ekonomi” perspektifiyle hazırlanan 65. Hükümet Programı’nda Türkiye’yi 2023’te 2 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe taşıyacak çalışma alanları belirlendi.

90 MADENDEN 77’Sİ TÜRKİYE’DE
Dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77’si Türkiye’de bulunurken, bu madenlerin toplam değerinin 5 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Başbakan Binali Yıldırım başkanlığındaki 65. Hükümet’te bu kapsamda yer altı doğal zenginlikleri ülke ekonomisine kazandırmak için çalışmalarına başladı. Hükümet programında kaya gazı konusunda kapsamlı araştırma faaliyetleri yürütüleceği, demir cevheri, mermer ve bor başta olmak üzere sanayi hammaddelerinin yurtiçinde arama ve üretimine öncelik verileceği ve başta nadir toprak elementleri olmak üzere Türkiye’de yer alan hammaddelerin aranması ve üretilmesine yönelik arama programı başlatılacağı açıklandı.

ENERJİ BAKANLIĞI DEVREDE
Yer altı kaynaklarının ülke ekonomisine kazandırılması için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da daha etkin bir çalışma başlatıyor. Bu kapsamda yeraltı kaynaklarının ülke ekonomisine yüksek katma değer sağlayacak şekilde değerlendirilmesine yönelik çalışmalar hızlandırılırken, tabii kaynakların etkin yönetimi ve ekonomiye katkısını artırmak amacıyla da Türk madencilik işlemleri e-Devlet Projesi kapsamında elektronik ortamda yürütülecek. 2019 sonuna kadar kademeli olarak enerji dışı doğal kaynaklar için kamu tarafından yapılan sondaj miktarının 200 bin metre seviyesine çıkarılması için de çalışmalarını sürdürecek olan bakanlık MTA’yı da daha işlevsel hale dönüştürecek. MTA, sadece Türkiye’de arama faaliyetinde bulunmayacak yurtdışında da madencilik faaliyeti yapabilmesi için gerekli düzenlemeler yapılacak.

TORYUM’UN YÜZDE 11’İ TÜRKİYE’DE
Türkiye’yi gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarabilecek zenginlik toprak altında çıkarılmayı beklerken yer altı kaynakları dünyanın enerji haritasını değiştirmeye de aday. Mevcut teknoloji ile 1 gigavatlık enerji için 3,5 milyon ton kömür veya 200 ton uranyum gerekirken bu enerji 1 ton toryumdan elde edilebiliyor. Dünyada toryum rezervi açısından ise üç ülke başı çekerken Hindistan’ın hemen ardından Türkiye ve daha sonra Brezilya geliyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) ve OECD verilerine göre 880 bin ton ile dünyadaki toryum rezervinin yüzde 11’i Türkiye’de bulunuyor.

3 MİLYAR TON BOR VAR
Yer altı kaynakları yönünden dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında toplam üretim değeri itibariyle 28’inci, maden çeşitliliği itibariyle 10’uncu sırada yer alan Türkiye’nin en stratejik yer altı kaynaklarından biri de bor madeni. MTA verilerine göre Türkiye’de 3 milyar 66 milyon ton bor rezervi bulunuyor. Dünyadaki toplam bor rezervinin yüzde 74’üne sahip olan Türkiye bu madeni de daha işlevsel kullanarak enerjide dışa bağımlılığı azaltmayı hedefliyor.

TOPRAKLARDAN MADEN FIŞKIRIYOR
MTA verilerine göre Türkiye’de bulunan bazı madenlerin miktarı ise şöyle:
Altın: 700 ton
Bakır: 1 milyon 786 bin ton
Demir: 122 milyon ton
Gümüş: 6 bin ton
Krom: 26 milyon ton
Linyit: 13 milyar ton
Taşkömürü: 1.2 milyar ton
Uranyum: 9 bin 129 ton

Sabah

Madencilik Faaliyetleri ve Ünye ile Fatsa’yı Bekleyen Tehlikeler” Konferansı

46343Fatsa Ünye Doğa Koruma Platformunca “Madencilik Faaliyetleri ve Ünye ile Fatsa‘yı Bekleyen Tehlikeler” konulu konferans düzenlendi.

Ünye Ziraat Odasında tertiplenen konferansta, Ünye ve Fatsa çevresindeki Altıntepemevkisinde bulunan altın madenciliğinin çevreye vereceği düşünülen zararlar anlatıldı.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa, burada yaptığı konuşmada, doğanın tahribatını önleyebilmek için altın çıkartıp kullanmaktan vazgeçmek gerektiğini savundu.

Altın çıkartılma işleminin insan sağlığına ve çevreye verdiği zararı ifade eden Karababa, şöyle konuştu:

“Altın çıkartma işleminde toprağa kepçeyi vurup işleme başladığınız zaman doğaya, yani havaya, suya, toprağa zararlı etkileri vermeye başlıyorsunuz. Tam bu aşamada süreç başlıyor. En başta doğayı bozmuş oluyorsunuz. O nedenle bizim çok değer verdiğimiz, içinde yaşadığımız eko sistemi bozuyorsunuz. Asit yağmurlarına neden oluyor, suyu kirletiyor, havayı kirletiyor, doğaya ağır metalleri bol miktarda verip doğayı bu anlamda bol miktarda kirletiyor, hukuku kirletiyor.”

Maden işletmeciliği sürecinde doğada görülen veya görülmeyen tüm canlılara zarar verildiğini dile getiren Karababa, “Ülkemizin bazı bölgelerinde yalnızca o bölgeye ait olan endemik türler var, onlar yok oluyor. Madencilik, tür çeşitliliği açısından da çok zarar veriyor ve bütün bunların hepsinin üstüne üstlük gördüğümüz veya göremediğimiz sağlık etkileri ortaya çıkıyor.” dedi.

Karababa, Karadeniz Bölgesi‘nde madencilik işlerinin başlatılmasının bölgeye olumsuz etkileri olacağını öne sürerek, “Karadeniz Bölgesi’nde madencilik işlerinin başlatılması demek jeolojik yapı nedeniyle çok ciddi göçe, afetlere, sel, toprak kaymasına, bunun üzerine kuraklığa neden olur. Bunlarla birlikte muhtemelen bölgede beslenme bozukluklarına neden olabilecek, su kaynaklı bulaşıcı olan veya olmayan sağlık sorunlarına neden olabilecek bir süreci başlatıyor.” ifadelerini kullandı.

Konferansa CHP Ünye İlçe Başkanı Ali Yalçın, Saadet Partisi Ünye İlçe Başkanı Özgür Şahin, Atatürkçü Düşünce Derneği Ünye Şube Başkanı Ali Rıza Ateş ve çok sayıda davetli katıldı.

Türkiye Çimento Sektörü Bugün 100 Milyon Ton Üretim Kapasitesine Ulaştı

118395

İnşaat sektörünün dünyada hızla gelişmesiyle birlikte çimento, ihracatçı ülkelerde ekonomik kalkınma için önemli bir rol oynamaya başladı. Suudi Arabistan’ın ihracata açılmasıyla birlikte rekabetinin sert geçmesi beklenen Ortadoğu pazarına karşı Türkiye, kentsel dönüşüm, mega projeler ve yeni pazarlar sayesinde çimento sektörde büyüme hedefliyor. 2016 Şubat ayında geçtiğimiz yılın aynı dönemine oranla yüzde 46.35’lik artış gösteren çimento ihracatının yıl sonunda 7 milyon ton, klinker+çimento ihracatının ise 10 milyon ton olması öngörülüyor. Toplam ihracatın ülke ekonomisine katkısının ise 500 milyon dolar olması bekleniyor.

Türkiye çimento sektörü üretimde Avrupa 1.si olurken, dünyada Çin, Hindistan, A.B.D ve İran’la birlikte ilk 5’te yer almaktadır. İhracatta ise Çin ve İran’dan sonra ilk üçte yer alan Türkiye Çimento sektörü, 2015 yılında yaklaşık 3.2 milyar dolar cirosu, 550 milyon dolar ihracatı ve doğrudan 17 bin kişiye ulaşan istihdamı ile Türkiye ekonomisinin lokomotifi konumundadır.

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği(TÇMB) Başkanı M. Şefik Tüzün sektörle iligli olarak; “1911 yılında sadece 20 bin ton kapasite ile başlayan yolculuk bugün 80 milyon tonun üzerinde klinker üretim kapasitesine ulaştı. Çimento üretimi olarak karşılığı ise yaklaşık 100 milyon ton. Devam eden ve başlayacak yeni yatırımlar ile birlikte, 2017 yılı sonuna kadar bu rakama 5 milyon ton daha ilave geleceğini öngörüyoruz. Sektörün ilk 60-70 yılında Cumhuriyet Hükümetleri kalkınmanın anahtarı olarak ülkenin dört yanına çimento fabrikalarının kurulmasını sağladılar. Başlangıçta Kamu imkanları ile kurulan fabrikalar, özelleştirme sonrası tamamen özel sektörün yatırımlarıyla yurt sathına yayıldı; Çimento sektörü Türkiye’de hızla gelişerek bugünkü büyüklüğüne erişti.” şeklinde konuştu.

İlk iki ayda üretim yüzde 34.08 artı

Tüzün; “2015 yılında yaşanan siyasi ve ekonomik belirsizliklerle geçen bir yıl olmasının yanı sıra mevsim koşulları da aynı ölçüde inşaat sektörünü, dolaylı olarak da çimento sektörünü ektilediği bir yıl oldu. 2016 yılı Şubat ayında çimento üretimi geçen yıla oranla yüzde 34.08 oranında artış yaşandı. Üretilen çimentonun yüzde 14.47’si ihraç edildi. Şubat sonu yurt içi çimento satışlarında yüzde 23.84’lük artış yaşanmasının yanı sıra ihracattaki yüzde 46.35’lik artış sektörü olumlu yönde etkiledi. 2015 yılında üretim TÇMB üyeleri bazında yüzde 0.3 artarak 72.8 milyon ton olarak gerçekleşti.

2015 yılında sektörün tamamının iç satışı, üye olmayan fabrikaların satışları da tahmin edilerek, 65 milyon ton olarak gerçekleşti. İç satışlar sektör bazında yüzde 1.3 artış gösterdi. Üretilen çimentonun yaklaşık yüzde 10.7’si ihraç edildi. 2015 yılında sektörün kapasite kullanım oranı yaklaşık yüzde 85 olarak hesaplandı.” dedi.

Türkiye ihracatta dünyada 3’üncü sırada

Tüzün; “2015 yılsonunda Türkiye’nin çimento ihracatı (TÇMB üyesi olmayan tesislerin bilgileri dahil) 7.8 milyon ton, (çimento+klinker) toplam olarak 10.7 milyon ton civarında gerçekleşti. Bu rakamlar, çimento ihracatında yüzde 3.5 küçülme, (çimento+klinker) toplam ihracatta yüzde 2.7 küçülme anlamına geliyor. 2015 yılı Ekonomi Bakanlığı verilerine göre toplam ihracatımızın (çimento+klinker) tutarı yaklaşık 550 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2014 ihracat gelirimiz 640 milyon dolardı. Bu da yaklaşık yüzde 14’lük bir düşüşe işaret etmektedir.” dedi.

Çimento ihracatının yüzde 23’ü Suriye, yüzde 20’si Libya’ya

TÇMB üyelerinin son 10 yılda en çok çimento ihracatı yaptığı ülkeler olan Irak, Rusya ve Libya’yı geçen sene Suriye geride bıraktı. 2015 yılında Suriye’ye 1.7 milyon ton ihracat gerçekleştirildi. 2013 ve 2014 yıllarında en çok ihracat yaptığımız ülke olan Libya pazarı, 1.5 milyon ton ihracat ile ikinci pazar oldu. İsrail ve son yılların şampiyonu Irak’a ise sırasıyla 0.7 ve 0.5 milyon ton ihracat yapıldı. Çimento ihracatının sırasıyla yüzde 23 ve yüzde 20’si Suriye ve Libya’ya yapılırken ihracatta diğer önemli pazarlar İsrail, Irak ve ABD’dir.

İhracatın yüzde 47’si Asya, Orta Doğu ve Körfez Ülkelerine

Çimento ihracatında ağırlık özellikle Suriye’deki artış ile birlikte Orta Doğu yani Asya pazarı olurken, Libya’nın etkisiyle Afrika kıtası ikinci önemli pazar oldu. Klinker ihracatında ağırlık Afrika ülkelerine olurken, Amerika ülkeleri diğer önemli pazar haline geldi. En çok klinker ihracatı Gana, Moritanya ve Fildişi Sahili’ne yapıldı. Klinker ihracatının yüzde 67’si Afrika’ya yapıldı. 2015 yılında çimento ihracatının yüzde 47’si Asya ülkelerine, yüzde 36’sı Afrika ülkelerine, yüzde 7’si Avrupa ülkelerine ve yüzde 10’u Amerika ülkelerine gerçekleştirildi. Son yıllarda Türkiye, Çin ve İran’dan sonra dünyanın üçüncü en büyük ihracatçısı durumundadır.

M. Şefik Tüzün; ”Gelecek yıllarda ihracatta Afrika ve Amerika pazarının payının artacağını buna karşılık Avrupa pazarının payının daha da düşeceğini tahmin ediyoruz.Özellikle; geleneksel ihraç pazarımız olan Orta Doğu ve Akdeniz havzasındaki politik istikrarsızlık, bazı bölgelerde savaş durumunun devam etmesi, Çin’de büyümenin azalması, Rusya ile yaşanan gerginlik, İran ambargosunun kalkması neticesinde İran’ın yüksek kapasite ve düşük enerji maliyeti ile ihracat pazarlarımıza nüfuz etme olasılığının artması gibi olumsuzlukla birlikte ihracatta sıkıntılı bir döneme girmekteyiz. Örnek olarak Suriye ve Irak’a yapılan ihracatları gösterecek olursak, Bu 2 ülkeye 2016 yılı ilk 3 ayında ihracatımız 2015 yılı ilk 3 ayına göre toplamda yaklaşık 225 bin ton azalmıştır. Bu bölgeden gelen düşüşleri telafi olarak Libya pazarında artış görülmüş, Yemen ve Fildişi Sahili pazarları açılmıştır. dedi.

Kömür ve jeotermal gibi yerli kaynaklarda aramalar hızlanacak

madencilik-kömür-maden-3278233-696x196Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltacak hedefler 65. Hükümet Programı’na girdi. Enerjide kaynak çeşitlendirmesine gidilecek. Kömür ve jeotermal gibi yerli kaynaklarda aramalar en üst düzeye çıkartılacak.

Hükümet, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltacak hedefleri yine ön plana aldı. Bu kapsamda, kömür ve jeotermal gibi yerli kaynakları arama faaliyetleri en üst düzeye çıkartılacak. Ayrıca nükleer teknolojinin elektrik üretiminde kullanılması sağlanacak. Başbakan Binali Yıldırım Meclis Genel Kurulu’na 65. Hükümet Programı’nı sundu. Programda sağlık, savunma, enerji gibi sektörlerde milli üretimin ön plana alındığı görüldü. Yıldırım, “Atacağımız adımlarla, üretim yapımızda ve ihracatımızda ileri teknolojiye dayalı yüksek katma değerli ürünlerin payını artıracağız. İş ve yatırım ortamını iyileştireceğiz” dedi. Yıldırım yüksek teknolojiye dayalı yurtiçi üretimi artırmak ve ithalata bağımlılığı azaltmak için imalat sanayiinin GSYH içindeki payının artırılmasının öncelik olacağını belirterek, “Hükümetimiz, bu yapısal dönüşümün sağlanması için verimlilik artışının ve Endüstri 4.0 yaklaşımıyla uyumlu sanayileşmenin hızlandırılması gerektiğinin farkındadır” ifadelerini kullandı.

Enerjinin nihai tüketiciye sürekli, kaliteli, güvenli, asgari maliyetlerle arzını ve enerji temininde kaynak ve bölge çeşitlendirmesini esas alacaklarını vurgulayan Yıldırım, “Nükleer teknolojiyi elektrik üretiminde kullanmayı öngörmekteyiz” dedi.

Afşin-Elbistan gibi büyük linyit havzalarıyla daha düşük kapasiteli diğer rezervlerin değerlendirilmesini sağlayacaklarını ifade eden Yıldırım, “Yurtiçi ve yurtdışı petrol ve doğalgaz aramaları ve üretimini artıracağız. Kömür ve jeotermal gibi yerli kaynakların potansiyelinin tespitine yönelik arama faaliyetlerini azami düzeye çıkaracağız” diye konuştu.

Enerji Enstitüsü

Yerli kömürde aramalar hızlanacak

250520162104393132148_2Hükümet, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltacak hedefleri yine ön plana aldı. Bu kapsamda, kömür ve jeotermal gibi yerli kaynakları arama faaliyetleri en üst düzeye çıkartılacak. Ayrıca nükleer teknolojinin elektrik üretiminde kullanılması sağlanacak. Başbakan Binali Yıldırım Meclis Genel Kurulu’na 65. Hükümet Programı’nı sundu. Programda sağlık, savunma, enerji gibi sektörlerde milli üretimin ön plana alındığı görüldü. Yıldırım, “Atacağımız adımlarla, üretim yapımızda ve ihracatımızda ileri teknolojiye dayalı yüksek katma değerli ürünlerin payını artıracağız. İş ve yatırım ortamını iyileştireceğiz” dedi. Yıldırım yüksek teknolojiye dayalı yurtiçi üretimi artırmak ve ithalata bağımlılığı azaltmak için imalat sanayiinin GSYH içindeki payının artırılmasının öncelik olacağını belirterek, “Hükümetimiz, bu yapısal dönüşümün sağlanması için verimlilik artışının ve Endüstri 4.0 yaklaşımıyla uyumlu sanayileşmenin hızlandırılması gerektiğinin farkındadır” ifadelerini kullandı.

NÜKLEERDEN ELEKTRİK

Enerjinin nihai tüketiciye sürekli, kaliteli, güvenli, asgari maliyetlerle arzını ve enerji temininde kaynak ve bölge çeşitlendirmesini esas alacaklarını vurgulayan Yıldırım, “Nükleer teknolojiyi elektrik üretiminde kullanmayı öngörmekteyiz” dedi.

Azami düzeye çıkacak

Afşin-Elbistan gibi büyük linyit havzalarıyla daha düşük kapasiteli diğer rezervlerin değerlendirilmesini sağlayacaklarını ifade eden Yıldırım, “Yurtiçi ve yurtdışı petrol ve doğalgaz aramaları ve üretimini artıracağız. Kömür ve jeotermal gibi yerli kaynakların potansiyelinin tespitine yönelik arama faaliyetlerini azami düzeye çıkaracağız” diye konuştu. 

İşsizlik düşecek

İstihdam alanındaki temel yaklaşımın daha fazla ve nitelikli iş imkanları oluşturmak olduğunu vurgulayan Yıldırım, “İşgücü piyasasının daha etkin işlediği bir ortamda işsizliği kalıcı şekilde düşük oranlara indirmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.  

Akşam

Antalya Mermer, Doğal Taş ve Teknolojileri Fuarı

antalya-mermer-dogal-tas-ve-teknolojileri-fua-8472163_x_oAntalya Mermer, Doğal Taş ve Teknolojileri Fuarı açıldı. Fuara katılan Dış Ticaret ve Gümrüklerden Sorumlu eski Bakan Kürşad Tüzmen, “Olan oldu bizim artık arakaya bakmadan ileri bakmamız lazım. Komşu ülkelerle ilişkileri düzeltmemiz lazım. Türkiye, ticareti siyasetin önüne almak zorunda” dedi.

2’nci Antalya Mermer ile Doğal Taş Ürünleri Fuarı, Dış Ticaret ve Gümrüklerden Sorumlu Eski Bakanı Kürşad Tüzmen, Antalya Valisi Muammer Türker, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kahyaoğlu, Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği Başkanı Mustafa Satıcı, Pyramids Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mohammed Hashem, Pyramids Grup CEO’su Tolga Tezel ve çok sayıda davetlinin katılımıyla Expo Center Fuar alanında başladı.

Sektörde alıcı heyetler ile firmaları bir araya getiren fuara Türk mermer sektöründen, Ortadoğu, Körfez ülkeleri ve Afrika‘dan çok sayıda firma stant açarak ürünlerini sergiledi. 26- 29 Mayıs tarihleri arasında açık kalacak fuarı yaklaşık 3 bin alım heyetinin ziyaret etmesin beklendiği bildirildi.

“TÜRKİYE, TİCARETİ SİYASETİN ÖNÜNE ALMAK ZORUNDA”

Açılışta konuşan Eski Bakan Kürşad Tüzmen, Türkiye‘nin bugün geldiği noktaya kolay ulaşmadığını belirterek, “Ancak bence bizim artık arkaya bakmadan olan oldu. Hataları ve sevaplarıyla ileri bakmak lazım. İhracat bir gönül işi, kalp işi. Birlikte çalışan, birlikte bir şeyleri paylaşmayı gerektirir. Biz hemen komşu çevre ülkelerle ilişkilerimizi eskisinden daha iyi konuma getirmek zorundayız. Bu bütün sektörler için geçerli. Türkiye, artık ticareti siyasetin önüne almak zorunda. Bütün ihracat artışının esas sırrı budur. Komşu ülkelerle ticareti ön plana alarak çalıştık. O dönemde öyle çalıştık. Şimdi son dönemde dış politika ağır bastı. Yaşanan sıkıntıları arkada bırakıp çalışmalıyız” dedi.

“CARİ AÇIK KAPANIYOR, TÜRKİYE BÜYÜYOR”

Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği Başkanı Mustafa Satıcı ise, rakamlarda Türkiye‘de bir büyümenin olduğunu belirterek şöyle konuştu:

“2015 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 4 büyüdü. 2015 yılında aile harcamaları yüzde 18.8 artarak 17 buçuk milyar dolara ulaştı. Dünya Dış Ticaret Örgütü verilerine göre ihracatımızdaki pay tüm zamanların en yüksek seviyesi olan binde 8.7’ye yükseldi. Cari açığımız giderek daralıyor. 2015 yılında doğrudan yabancı sermaye yatırımı yüzde 34.3 artarak 16.8 milyar dolara ulaştı. Son bir yıldır azalan ihracatımız şubat ayından itibaren de artışa geçti. Uluslararası alandaki aktörlerin artması pazarda rekabeti güçleştiriyor. Bu nedenle yenilik şart. Markalaşmalar geliştirilmelidir. Bu aşamada fuarlar ön plana çıkıyor. Doğal taş ihracatında ilk sırayı 7.3 milyar dolar ile Çin alıyor. Çin‘i 2.1 milyar dolar ileİtalya, 2 milyar dolar ile Türkiye üçüncü sırada yer alıyor” dedi.

“BIRAKILAN MİRASIN EKMEĞİNİ YİYORUZ”

Antalya Valisi Muammer Türker, Anadolu’da bir çok medeniyetin özellikle mermer ve doğal taş kullanıp eserlerini ve yapılarını binlerce yıl sonraya bu şekilde ulaştırdığına dikkat çekti. Bugünkü betonlaşmayla inşa edilen yapıların iki nesil sonraya kadar dayanamadığını da belirten Türker, “Anadolu da birçok medeniyet taş, mermer kullanıp bunları da bize miras olarak bıraktı. Biz de şimdi bu mirasın bir nebze olsun ekmeğini yiyoruz. Taş, mermer kullanılmasıydı böyle bir mirasa sahip olunmayacaktı. Şehircilikle ilgili en önemli devrim, mimaride yeniden doğal taşı kullanmaktır. Betonla alakalı geldiğimiz nokta bugün yapılan eserlerin birkaç nesil sonraya aktarılamaması sorunudur. Binlerce yıl önce yaşayan medeniyeti şimdi görüyorsunuz ancak sizin yaptığınız eserleri 2 nesil sonrası göremiyor. Burada doğal taşın önemi ortaya çıkıyor” ifadelerini kaydetti.

Kurdele kesimiyle gerçekleştirilen açılışın ardından katılımcılar ve ziyaretçiler fuar alanındaki stantları inceledi.

Kemaliye JES için halk toplantısı yapılacak

18544Enerjeo tarafından Manisa’da yapılması planlanan 100 MW’lık Enerjeo Kemaliye JES Kapasite Artışı Projesi ile ilgili halkı bilgilendirmek için 14 Haziran 2016’da toplantı yapılacak.

Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’nün konu ile ilgili yaptığı açıklamada, Enerjeo Kemaliye Enerji Üretim A.Ş. tarafından Manisa ili, Alaşehir ilçesi, Kemaliye, Toygar ve Gürsu Mahalleleri Mevkiinde yapılması planlanan 100 MWe (24,9 MWe’den 100 MWe’ye) Enerjeo Kemaliye JES Kapasite Artışı Projesi ile ilgili ÇED sürecinin başladığı bildirildi. 

Yatırım bedeli 900.000.000 TL olarak belirlenen proje ile ilgili halkı bilgilendirmek, görüş ve önerilerini almak amacıyla 14/06/2016 tarihinde Halkın Katılım Toplantısı düzenlenecek.

ÇED Başvuru Dosyasını İncelemek isteyenler, Bakanlık Merkezinde veya Manisa Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinde duyuru tarihinden itibaren raporu inceleyerek, zamanlama takvimi içerisinde proje hakkında Bakanlığa veya Valiliğe görüş bildirebilecekler.

Halkın Katılımı Toplantısı yeri ve saati ile ilgili ÇED İzin Denetim Genel Müdürlüğü ve Manisa Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden bilgi alınabilecek. 

100 MWe (24,9 MWe’den 100 MWe’ye) Enerjeo Kemaliye JES Kapasite Artışı projesi kapsamında mevcut santral teknolojisi (binary sistem) ile aynı teknoloji kullanılacak ve yılda 800 GWh enerji üretilecek.

100 MWe (24,9 MWe’den 100 MWe’ye) Enerjeo Kemaliye JES Kapasite Artışı projesi kapsamında 42 adet üretim ve 8 adet reenjeksiyon kuyusunun açılması planlanlanıyor. Açılacak kuyuların hangi amaçla (üretim, yedek üretim, gözlem, reenjeksiyon) kullanılacağı kuyu testleri sonrasında neticelendirilecek.

Mart’ta en fazla linyit üretildi

18552Mart ayında linyit toplam 4 milyon 585 bin 306 ton satılabilir üretim miktarı ile en fazla üretilen katı yakıt oldu. 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan açıklamaya göre, Mart ayında en fazla üretim ve teslimat linyitte gerçekleşti. Mart ayında 4 milyon 585 bin 306 ton linyit üretilirken, 4 milyon 181 bin 785 ton linyit teslim edildi.

TAŞKÖMÜRÜ VE TAŞKÖMÜRÜ KOKU

Mart ayında 112 bin 462 ton taşkömürü ve 362 bin 27 ton taşkömürü koku üretildi. 2 milyon 476 bin 267 ton taşkömürü ve 483 bin 439 ton taşkömürü koku teslimatı gerçekleşti. 

Üretilen katı yakıtların teslimatları karşılama oranı % 4,5 ile en düşük taşkömüründe gerçekleşti. Bu oran linyitte % 109,6 3 iken taşkömürü kokunda % 74,9 olarak hesaplandı. 

EN FAZLA TESLİMAT TERMİK SANTRALLERE

Katı yakıtların teslimat yerlerine göre dağılımı incelendiğinde taşkömürü teslimatının % 48,3’ü termik santrallere, %25,2’si kok tesislerine, %7,8’i demir-çelik haricindeki sanayiye yapılırken linyit teslimatının %89’u termik santrallere yapıldı. Taşkömürü kokunun ise %98,1’i demir-çelik sanayine sevk edildi.

Enerji Günlüğü

Madenci yakınından büyük isyan kamerada: Zehir zıkkım yesinler inşallah

madenKilimli İlçesi Gelik Beldesi’nde Deka Madenclik A.Ş. ve bu şirkete bağlı Balçın Madencilik’te çalışan 245 maden işçisi, 4 aydan bu yana ücret gerekçesiyle geçen 4 Nisan’da iş bıraktı. İşçiler, 13 Nisan da şirketlere ‘Paralel Devlet Yapılanması’ soruşturması kapsamında kayyım atanması üzerine ücretlerinin ödenmesi için eylemler yapmaya başladı.

Seslerini duyurmaya çalışan işçilerden 85’i, geçen Çarşamba akşamı maden ocağına girerek dışarıya çıkmama eylemi başlattı. İşçiler, eylemlerini bir gün sonra açlık grevine dönüştürdü. Geçen 7 günde toplam 20 işçi rahatsızlanarak eylemi bırakmak zorunda kaldı. Hastanede tedavi edilen işçilerin sağlık durumu ise iyi olduğu ifade edildi. 65 işçi yer altındaki eylemlerini sürdürüyor. Polis, aileler ve diğer işçilerin maden ocağı önüne yaklaşmalarına izin vermiyor.

Madenci yakını isyan etti: Yazıklar olsun valisine de milletvekiline de

Polis barikatının önünde maden ocağına ulaşmayı bekleyen madenci yakını,  “İnsan olan anlardı. O çizmenin içinde ayakları. Yazıklar olsun oturup karnını doyurana. Oturup rahat edene, onların hakkını yiyene haram olsun.

Bir yetkili yok, sahibi yok Zonguldak’ın, sahipsiz şehir zaten.Yazıklar olsun valisine de kaymakamına da bütün milletvekillerine de.O milletvekilleri zehir zıkkım yesinler inşallah. Millet ne yer ne içer düşünmeyen o milletvekillerine zehir zıkkım olsun.”dedi.

Aileler ile birlikte bekleyişini sürdüren işçi temsilcisi 13 yıllık madenci 41 yaşındaki Cemal Akın, ailelerin dayanacak güçleri kalmadığını sorunun bir an önce çözülmesini istediklerini söyledi. İşten çıkarılmaları durumunda kıdem tazminatlarının da ödenmesini isteyen Akın, şöyle konuştu:

“Aileler de perişan oldu. Çocuklar babalarını görmek istiyor. Dün kayyum heyetiyle görüştüm. 5 bin ton kömürün sahibi olduğunu söyleyen kişiler ortaya çıkmış. Resmi belgeleri yokmuş ama kömürü hemen satamayacaklarını söylediler. Bunun bir süreç olduğunu çalıştıklarını söylediler. Fakat, ‘Şu gün ücretler ödenecek’ demediler.

Bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Biz de süreci yakından takip ediyoruz. Arkadaşlarımız ocakta kötü durumda. Bu kadar uzun süre madende durmaları, sağlık ve psikolojik olarak onları etkiliyor. Bir an önce sorunun çözülüp arkadaşlarımızın dışarı çıkmasını bekliyoruz.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/540057/Madenci_yakinindan_buyuk_isyan_kamerada__Zehir_zikkim_yesinler_insallah.html

Cumhuriyet

Altının kilogram fiyatı geriledi

383214Altın piyasasında, 20 işlemde 39 milyon 114 bin 833,43 liralık, 33 işlemde 28 milyon 830 bin 814,23 dolarlık işlem hacmi kaydedildi. 

Gümüş piyasasında ise 3 işlemde 197 bin 653,67 liralık, 1 işlemde 394 bin 248,53 dolarlık işlem hacmi görüldü. 

Altın borsasında bugün en fazla işlem gerçekleştiren kurumlar Ons Kıymetli Madenler, Garanti Bankası, Uğuras Kıymetli Madenler, El Haldi Kıymetli Maden Ticaret AŞ, Troy Kıymetli Maden şeklinde sıralandı. 

BIST Altın Endeksi önceki kapanışa göre yüzde 1,32 değer kaybetti. 

Bugünkü işlemlere ilişkin veriler şöyle:

 

 

 

 

 

 

TL/KG

DOLAR/ONS 

AVRO/ONS

 

 

 

 

Önceki Kapanış 

118.260,00

1.238,50

1.132,00

En Düşük 

115.330,00

1.220,50

 

En Yüksek

117.800,00

1.239,00

 

Kapanış

115.750,00

1.222,10

 

Ağırlıklı Ortalama 

115.774,74

1.222,07

 

İşlem Miktarı (Kg.)

337,85291

733,78508

 

İşlem Sayısı

20

33

 

İşlem Hacmi (TL-Dolar-Avro)

39.114.833,43

28.830.814,23

 

Toplam İşlem Miktarı (Kg)

1.071,63799

 

 

Toplam İşlem Adedi

53

 

 

Altın Endeksi Önceki Kapanış

2.847,78

 

 

Altın Endeksi Bugünkü Kapanış

2.810,07

 

Yine bir maden ocağında göçük!

madenocagiAyiçi Mahallesi’ndeki özel bir maden ocağında, saat 20.00 sıralarında göçük meydana geldi. Kömür üretimi sırasında tavanın çökmesi sonucu oluşan göçükte, 42 yaşındaki Mustafa Hamaratlı ve 35 yaşındaki Elvan Hamaratlı düşen taş parçalarından yaralandı.

Yaralı 2 işçi, olay yerine çağırılan sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından ambulansla Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’ne kaldırdı. Tedaviye alınan işçilerin sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi.  

Sözcü

Vali haberdarmış: ‘Yeraltı direnişi’ndeki işçilerin çalıştığı maden ocakları kaçak çıktı

zonguldak-maden5Zonguldak’ın Kilimli ilçesinde işçilerinin açlık grevi başlattığı maden ocaklarının aylarca kaçak çalıştırıldığı ortaya çıktı.

Gelik beldesinde faaliyet gösteren Deka Madencilik A.Ş. ve bu şirkete ait Balçın Madencilik’te çalışan 120 maden işçisi, ocak ayından itibaren ücret alamadıkları için 4 Nisan’da iş bırakmıştı.

Bu tarihten sonra Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen‘FETÖ/PDY’ soruşturması kapsamında maden şirketine kayyum  atanması işçilerin durumunu daha da çaresiz bir hale getirmişti.

zonguldak maden4

Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’ın haberine göre grevdeki işçilere desek vermek için Kilimli’ye giden Türkiye Mimarlar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) yetkilileriyle görüşen Zonguldak Valisi Ali Kaban, eylemlerin devam ettiği iki ocaktan birinin 1,5 yıl, diğerininse altı aydır izinsiz çalıştırıldığını söyledi.

Vali, topu TTK’ya attı

Ocakların izinsiz çalıştırılmasıyla ilgili Türkiye Taşkömürü Kurumu’nu (TTK) suçlayan Kaban, 5 bin ton kömürün satılarak en kısa sürede işçilerin alacaklarının ödeneceğini söyledi.

Desteğe gidenlere saldırı

Öte yandan TMMOB’un yanısıra bölgeye giden sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Kilimli Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan araçlarına giderken 15-20 kişilik bir grubun demir sopalı saldırısına uğradı. Saldırıda iki kişi yaralandı.

Jeoloji Mühendisi Maaşları 2016

jeoloji_muhendisi_maaslari_2016_h11429_17712Ülkemizde üniversiteden mezun olduğu halde iş bulamayan ve bundan dolayı kendini geliştirdiği ve tecrübeli olduğu alanda değil de, iş bulabildiği farklı bir meslek grubunda çalışma hayatına dahil olan kişilerin sayısı oldukça fazladır. Üniversite mezunu olduğu halde iş bulamayan kişilerin arasında bazı mühendislik gruplarının sayısı oldukça fazladır ve bu mühendisliklere örnek verecek olursak jeoloji mühendisliğini ilk sıralara koyabiliriz.

Jeoloji mühendislerinin ilgi alanları dünyanın yani yerkürenin ilk halinden bugüne kadar geçirdiği değişimleri, yapısal farklılaşmaarı ve yerkabuğunun altında ve yüzeyinde günümüzde ne gibi değişimlerin olduklarını incelemektedirler. Özellikle yerleşim noktalarında ve her türlü mühendis yapılarının inşaası sırasında arası tespiti ve yer seçimi ile ilgili konularda jeoloji mühendislerine görev düşmektedir. Her ne kadar kendilerine iş bulamayan mühendis grubunda yer alsalarda 2000’li yıllardan itibaren ülkemizde oluşan teknolojik gelişimlerle kendilerine daha geniş bir çalışma alanı bulmuşlardır. Her geçen gün inşaatına başlanan binaların olmasından dolayı jeoloji mühendisleri artık daha kolay iş bulabilmektedirler. Sadece inşaat sektöründe değil madenler, endüstrik ve metalik hammaddeler, çevre düzenlemeleri ve afet çalışmaları gibi birçok noktada jeoloji mühendislerine görev düşmektedir. Üniversite zorlu bir eğitim alan jeoloji mühendisleri, kendilerine hem özel hem de kamu sektöründe artık kolayca iş bulabilmektedirler.

Ülkemizde bazı bölgelerde daha kolay iş bulabilen ve daha çok ihtiyaç duyulan jeoloji mühendisi maaşları da merak edilen diğer bir noktadır. Mühendislerin aldıkları ücretlerle neredeyse eşdeğer ücret alan jeoloji mühendisleri, aylık olarak Türk Lirası bazında 4 bin lira ile 5 bin lira arasında başlangıç ücreti almaktadırlar. Tabiki bu maaşları çalışılan kurum ya da çalışma süresi de belirlemektedir. Özel sektörde daha çok ihtiyaç jeoloji mühendisleri gelecek vaat eden mesleklerdendir.

Almanya elektriğinde kömürün payı ilk sırada

18530Elektrik üretiminde kömürün payını giderek azaltan Almanya’da 2015’te elektriğin yüzde 44’ü kömürden üretildi.

Amerikan Enerji Bilgi İdaresi (EIA) verilerine göre, Avrupa’nın en fazla enerji tüketen ülkesi Almanya’da 2015’te linyit ve kömür, yüzde 44’lük pay ile elektrik üretiminde hala en büyük paya sahip kaynak oldu. 

Kömür ve linyitin Almanya elektrik üretiminin yüzde 57’sini karşıladığı 1990’dan beri bu oran belirgin şekilde azalmasına rağmen, hala bu oran çok yüksek durumda. Linyit ve kömür, yüzde 44’lük pay ile elektrik üretiminde hala en büyük paya sahip kaynak. 

Verilere göre Almanya’da geçen yıl toplam  yaklaşık 647 milyar kilovatsaatlik elektrik üretildi. 

YENİLENEBİLİR ENERJİNİN PAYI ARTIYOR

Öte yandan Almanya’da 2015’te yenilenebilir enerjiden elektrik üretimi yüzde 19 artarak 32 milyar kWh olarak gerçekleşti. 

NÜKLEERİN PAYI DA DÜŞÜYOR

Almanya elektrik üretiminde nükleerin payı ise 1990’lı yıllardaki yüzde 28 oranından geçen yıl yüzde 4,1’e geriledi. 

Enerji Günlüğü

Madenciler, ocaktan çıkmama eyleminde 7’inci güne girdi

madenciler-ocaktan-cikmama-eyleminde-7-inci-gune-girdi-7089813Zonguldak’ta ücret alamadıklarını öne süren 85 işçinin geçen hafta başlattığı ocaktan çıkmama ve açlık grevi 7’nci günde de sürdürüldü. Eylemde rahatsızlanan 20 işçi hastaneye kaldırılırken, 65 işçi eylemini sürdürüyor.

Kilimli İlçesi Gelik Beldesi’nde Deka Madenclik A.Ş. ve bu şirkete bağlı Balçın Madencilik’te çalışan 245 maden işçisi, 4 aydan bu yana ücret gerekçesiyle geçen 4 Nisan’da iş bıraktı. İşçiler, 13 Nisan da şirketlere ‘Paralel Devlet Yapılanması’ soruşturması kapsamında kayyum atanması üzerine ücretlerinin ödenmesi için eylemler yapmaya başladı. Seslerini duyurmaya çalışan işçilerden 85’i, geçen Çarşamba akşamı maden ocağına girerek dışarıya çıkmama eylemi başlattı. İşçiler, eylemlerini bir gün sonra açlık grevine dönüştürdü. Geçen 7 günde toplam 20 işçi rahatsızlanarak eylemi bırakmak zorunda kaldı. Hastanede tedavi edilen işçilerin sağlık durumu ise iyi olduğu ifade edildi. 65 işçi yer altındaki eylemlerini sürdürüyor. Polis, aileler ve diğer işçilerin maden ocağı önüne yaklaşmalarına izin vermiyor.

Aileler ile birlikte bekleyişini sürdüren işçi temsilcisi 13 yıllık madenci 41 yaşındaki Cemal Akın, ailelerin dayanacak güçleri kalmadığını sorunun bir an önce çözülmesini istediklerini söyledi. İşten çıkarılmaları durumunda kıdem tazminatlarının da ödenmesini isteyen Akın, şöyle konuştu:

“Aileler de perişan oldu. Çocuklar babalarını görmek istiyor. Dün kayyum heyetiyle görüştüm. 5 bin ton kömürün sahibi olduğunu söyleyen kişiler ortaya çıkmış. Resmi belgeleri yokmuş ama kömürü hemen satamayacaklarını söylediler. Bunun bir süreç olduğunu çalıştıklarını söylediler. Fakat, ‘Şu gün ücretler ödenecek’ demediler. Bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Biz de süreci yakından takip ediyoruz. Arkadaşlarımız ocakta kötü durumda. Bu kadar uzun süre madende durmaları, sağlık ve psikolojik olarak onları etkiliyor. Bir an önce sorunun çözülüp arkadaşlarımızın dışarı çıkmasını bekliyoruz.”

Milliyet

MERMERCİLER ANTALYA’DA BULUŞUYOR

2494126- 29 Mayıs tarihlerinde Pyramids Fuarcılık tarafından bu yıl ikincisi düzenlenecek olan Turkey Stone Antalya (2. Antalya Mermer Doğaltaş Ürünleri) Fuarında mermerciler bir araya gelecek.

Türkiye’nin ve Göller Bölgesi, Antalya, Isparta, Burdur, Afyonkarahisar, Denizli mermer yatağı olarak bilinen bölgede Antalya’da mermer fuarının yapılmasıyla, mermercilerinin gözünü Antalya’ya dikti. Antalya’nın ulaşım imkânlarıyla hava ve deniz yollarıyla mermer yataklarına en yakın il olması fuara ziyarete gelen alıcıların, işadamlarının, ocakları görme imkânlarına sahip olması dikkatleri bu fuara çekiyor.

Konuyla ilgili bilgi aldığımız Pyramids Fuarcılık Ceosu Tolga Tezel: “İkincisini düzenlediğimiz bu fuarda hedefimiz 40 ülkeden 2500 mermer alıcısını getirebilmektir. Türkiye’nin mermer ocaklarına en yakın yer olarak bilinen Antalya’da, Antalya Stone Fuarının Türkiye’nin gelecekte mermer üzerine yapılan marka fuarı olma yolundayız” dedi.   

Türkiye’deki doğalgaz potansiyeli umut verici

1456396407531Valeura Enerji Üst Yöneticisi McFarland:- “Türkiye’de henüz keşfedilmemiş iyi bir doğalgaz ve petrol potansiyeli var”- “Konvansiyonel olmayan alanlardan birkaçı Türkiye’nin doğalgaz ithalatını azaltmaya çok önemli katkı sağlayacak”- “Türkiye’nin batısına

ANKARA (AA) – MURAT TEMİZER – Trakya’da doğalgaz arama çalışmaları yürüten Kanadalı Valeura Enerji’nin Üst Yöneticisi (CEO) Jim McFarland, “Türkiye, gelecek yıllarda doğalgaz üretimini önemli ölçüde artırabilir. Şirket olarak kesinlikle yerel gaz tedariği için atılan adımların ve sürecin bir parçası olacağız.” dedi.

McFarland, geçen hafta Norveç’in en büyük enerji şirketi Statoil ile Türkiye’de doğalgaz arama çalışmaları için yapılan anlaşmaya ilişkin, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

İki şirketin Trakya’da Tekirdağ il sınırları içindeki Banarlı gaz sahasında keşif çalışmaları yürüteceğini hatırlatan McFarland, “Trakya Havzası’nda yaptığımız keşif çalışmaları için bir süredir ortak arıyorduk. Birçok büyük uluslararası şirketle ortaklık görüşmelerimiz oldu ama Statoil ile anlaştık. Bu anlaşma bizi gerçekten memnun etti.” diye konuştu.

McFarland, bölgede iki büyük kuyuda sondaj yapılacağını ve üç boyutlu sismik araştırma çalışmalarının da yürütüleceğini belirterek, “Bölgeye en az 36 milyon dolarlık bir yatırım söz konusu. Sondaj yapılacak kuyuların derinlikleri 4 ila 5 bin metre arasında değişiyor. Kuyu başına en az 10 milyon dolar harcama yapılacak ve sismik araştırmanın da 10 milyon dolara mal olması bekleniyor.” ifadelerini kullandı.

– “Statoil anlaşması pozitif gösterge”

Statoil ile yapılan anlaşmanın bölgedeki doğalgaz potansiyeli için pozitif bir gösterge olduğunu ve yeni yatırımcıları Türkiye’ye çekeceğini vurgulayan McFarland, şöyle devam etti:

“Türkiye’de henüz keşfedilmemiş iyi bir doğalgaz ve petrol potansiyeli var. Şu anda doğalgaz ihtiyacının yüzde 90’dan fazlasını ithal eden bir Türkiye var. Kısa zamanda yüzde 100 kendi gazını üretip kullanacak demek gerçekçi olmaz ancak bu konvansiyonel olmayan alanlardan birkaçı Türkiye’nin doğalgaz ithalatını azaltmaya çok önemli katkı sağlayacak. Ayrıca bunlar Türkiye’nin doğalgaz ve petrolden dolayı yükselen cari açığını da düşürecek ve biz kesinlikle yerel gaz üretimi ve tedariği için atılan adımların bir parçası olacağız.”

– “Doğuda da potansiyel var”

McFarland, 2010’dan beri Türkiye’de bulunduklarını ve çalışmalarını Trakya’ya yoğunlaştıklarını anlatarak, şunları kaydetti.

“Burada konvansiyonel olmayan gaz potansiyelinin gerçekten büyük olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca konvansiyonel gaz için de hala potansiyel olduğuna inanıyoruz. Bu potansiyelin ne kadar büyük olduğunu söylemek zor, ama bu konuda yapılan araştırmalar mevcut. Türkiye’nin batısına yoğunlaşsak da ülkenin doğusunda da potansiyel olduğunu düşünüyoruz. Doğuda da lisanslarımız mevcut. Oradaki kaynağın çoğunlukla petrol olduğunu düşünüyoruz. Ancak bugünlerde petrol fiyatlarının düşmesi nedeniyle oradaki çalışmalara yoğunlaşamıyoruz ama Trakya’daki gaz potansiyelinin gerçekten çok iyi olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca gaz konusunda yaptığımız iş çok masraflı da olmuyor. Biz kendimizce potansiyelin ne kadar olduğu hakkında bir fikre sahibiz. Bu nedenle oraya yoğunlaşmak daha mantıklı geliyor.”

– Banarlı bölgesi ortaklığı

Valeura şirketi ile Statoil 16 Mayıs’ta Trakya’da doğalgaz arama çalışmalarının ortaklaşa yürütülmesi için iki lisans bölgesi üzerinde anlaşmış ve bölgedeki kuyulardan birinde bu yılın sonu veya 2017’nin başında gaz çıkarılmasını planlandıklarını duyurmuştu.

Şirketler, yüzde 50’şer hisseyle ortak olduğu Banarlı bölgesinin derinliklerinde kalan gaz potansiyelini ölçecek. Söz konusu bölgedeki keşif yaklaşık 540 kilometrekarelik alanı kapsıyor.

Madenciler için uyarı: “Tehlikeli bir boyuta ulaştı”……..

madenciler-icin-uyari-tehlikeli-bir-boyuta-ulastiZonguldak’ın Kilimli ilçesinde, özel bir firmaya ait maden ocağında çalışan maden işçileri, geçen hafta Çarşamba günü başlattıkları açlık grevi eylemlerini yedinci gününde de sürdürüyor.

Alınan bilgiye göre, DEKA Madencilik isimli şirkete ait Balçınlar Madencilik Maden Ocağı’nda, 2016 yılı başından bu yana maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle açlık grevine başlayan maden işçileri, eylemlerine devam ediyor. Geçen hafta Çarşamba günü maaşlarını ve haklarını alabilmek için kendilerini çalıştıkları ocağa kapatarak açlık grevine başlayan 87 maden işçisi, maaşları hesaplarına yatana dek mücadeleyi sürdüreceklerini dile getirmişlerdi. Açlık grevi eylemi nedeniyle rahatsızlanan 34 işçi ocaktan çıkarıldı ve tedavi altına alındı.

DEKA Madencilik’e FETÖ-PDY operasyonu kapsamında 13 Nisan’da kayyum atanması ve üretimin durdurulması, atanan kayyum yönetiminin ise işçilerin birikmiş alacakları konusunda net bir açıklama yapmaması üzerine madencilerin başlattıkları ölüm orucu, yedinci gününde devam ediyor. Haklarını alabilmek için çalıştıkları maden ocağında açlık grevi eylemi başlatan maden işçilerinin 53’ünün direnişi sürdürdükleri belirtilirken, ocak çevresindeki polis kordonu nedeniyle eylem yapan işçilerden sağlıklı bilgi alınamıyor.

“TEHLİKELİ BİR BOYUTA ULAŞTI”

TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı Odatv’ye yaptığı açıklamada; Kilimli’de Bölüm olarak adlandırılan bölgede maden işçilerin ocak içerisindeki eylemlerinin sürdüğünü söyledi. İşçilerin haklarını alabilmek için önce firma yöneticileriyle, 6 Mayıs’ta Balçınlar Madencilik’e kayyum atanmasının ardından da atanan yöneticilerle görüşerek çözüm aradıklarını ancak haklarını alamadıklarını anımsatan Kaymakçı, şunları kaydetti:

“Kayyumun atanmasının ardından süreç belirsiz bir hal alınca, haklarını alamayan maden işçileri çocuk-çocuk perişan bir duruma düştüler. Açlık grevi öncesinde kent merkezinde 7 katlı bir binanın çatısına çıkarak seslerini duyurmaya çalıştılar. Ancak ücretlerini alabilmek için başvurdukları bu eylemler çözüm olmadı. Son olarak da çalıştıkları ocağa, yeraltına kendilerini kilitleyerek açlık grevine başladılar. Biliyorsunuz yeraltı kömür madencilik en ağır ve tehlikeli iş kolları arasında başta gelir. Yeraltında sürekli olarak ölçüm ve denetimlerin yapılması gerekir. Ancak burada sanıyorum ocak ağzı da polis barikatı ile kapatılmış. Ocakta mühendisler tarafından teknik denetim yapılması gerekiyor. Ve mutlaka gaz ölçümü yapılması gerekiyor. Bu yapılamıyor. Maden işçilerimizin açlık grevi nedeniyle yaşadıkları sağlık sorunlarının yanı sıra, kendilerini yeraltına kapatmaları nedeniyle de karşı karşıya kaldıkları tehlikeli bir durum var. Bu tehlike büyümüş durumda. Göçük de dahil yaşanabilecek üzücü durumlara karşı, işçilerin hakları verilerek, bir an önce bu durumun sona erdirilmesi gerekiyor. Çünkü durum, can kayıplarına da neden olabilecek tehlikeli bir boyuta ulaştı. İşçilerin mağduriyetlerine bir an önce son verilmelidir.”

Vatandaşlardan Mermer Ocaklarına Tepki

ADIYAMAN'A BAĞLI KÖMÜR BELDESİ KUZEY KISMINDA YAPIMINA YENİ BAŞLANAN MERMER OCAĞININ DURDURULMASI İÇİN BELDE VE KÖY HALKI ÇALIŞMALARIN DURDURULMASINI İSTEDİ. (CİHAN KİZİR/ADIYAMAN-İHA)

Adıyaman merkez Kömür Beldesi girişinde belde halkı ve çevre köyün sakinleri mermer ocaklarının çalışmalarını durdurması için eylem yaptı. Kömür Beldesi yakınlarında daha önceden birkaç tane mermer ocağı olduğu için daha önceden yol kapatma eylemi yapan köylüler bu kez beldenin hemen yanında açılan mermer ocağına tepki gösterdi.Kuzey bölgesinde kısmında yapımına yeni başlanan mermer ocağının durdurulması için belde halkı ile beldeye bağlı köy halkı toplanarak mermer ocağının bulunduğu alana doğru yürüdü. Şantiye alanına gelen köy ve belde halkı şantiye alanı yakınlarında bulunan jandarma ekipleriyle görüştü. Jandarma ekipleriyle görüşen vatandaşlar mermer ocağının beldeye ve civar köylere zarar verdiğini savunarak, mermer ocağı nedeniyle doğal alanların yok edildiğini iddia etti.Vatandaşlar mermer ocağı yapımının durdurulması için ilgili yerlere başvurduklarını ve mermer ocağının kapanması için direneceklerini ifade etti.Kömür Belde Belediye Başkanı Hüseyin Yuka, mermer ocaklarının doğal alanları yok ettiğini ve doğanın dengesini bozduğunu kaydederek, içme suyunun mermer ocakları tarafından kirletildiğini iddia etti.Başkan Yuka, “Mermer havzası oluşturulmaya çalışılıyor. Bölge halkı ciddi anlamda sıkıntı çekiyor. Yer altı kaynakları, kaynak suları, hayvan otlakları zarar görüyor. Mermer yüklü Tır’ların taşıdığı fazla yükler nedeniyle yollar bozuluyor” dedi.AK Parti Kömür Belde Başkanı Rıza Avşin, yapımına yeni başlanılan mermer ocağının kapatılmasını isteyerek, “Mermer ocakları yaşam alanlarına girdiği için karşı çıkıyoruz. Yetkili makamların bize yardımcı olması lazım. Kömür Beldesi’nin doğasını bozdular. Doğamızın bozulmasını istemiyorum. Yaşam alanlarımızdan uzak durmalarını istiyoruz. Halk olarak bu konunun sonuna kadar karşısında olacağız” diye konuştu.

ADIYAMAN/İHA